Dışarıdaki Türkiye ile içerideki Türkiye’yi her vesile ile kıyaslamaya çalışıyorum. Türkiye dışarıda bambaşka bir ülke, içerideyse bambaşka.
Daha Haziran’ın son günü Madrid’deki NATO zirvesinde Türkiye, merkez ülkeydi. Devlet başkanları, başbakanlar, cumhurbaş-kanları Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve heyetiyle temas kurmak, görüşmek için olağan üstü çaba sarf etti. Güney Kıbrıs Rum Lideri’nin temas çabası basına yansıdı. Yunanistan Başbakanı’nın Erdoğan ile görüşebilmek için birçok devlet adamını fiyaskoyla sonuçlanan ara bulucu olarak kullanma arzusu da biliyoruz.
Hele bir uluslararası basın toplantısı vardı ki Türkiye’nin dışarıda nasıl öz güvenli ve nasıl büyük bir ülke olduğunu göstermesi açısından çok önemliydi.
NATO Genel Sekreteri’nin, İspanya Başbakanı’nın, Amerika Başkanı’nın ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın basın toplantılarını salondan izledim.
Erdoğan dışındaki bütün liderler soruları önceden aldılar ve sınırlı sayıda soru cevap yaptılar. Erdoğan ise bütün soruları cevaplandırdı ve öncesinde sorular yazılı olarak kendisine ya da İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a verilmedi.
Madrid’den döner dönmez hac ibadeti için gittiğimiz Hicaz’da da durum farklı değil.
Alışveriş merkezinde küçük hediyelikler satanlardan tutun da Harem-i Şerif’te karşılaştığınız insanların çoğuna kadar… Türkiye ilgi odağı. Türkler ilgi odağı.
Sadece Suudlar mı? Hayır.
Batılı Müslümanlardan Afrikalılara, Uzakdoğululardan Türk dünyasından gelenlere kadar.
Gidenler bilirler küçük hediyelik eşya satıcılarının çoğu Suud vatandaşı değildir. Benim tanıştığım Afganistan Özbeklerinden birkaç satıcının Türkiye derken, Erdoğan derken nasıl da heyecanlı, nasıl da özenli olduğunu gördüm. Sadece onlar mı Bangladeşlisi de öyle Yemenlisi de.
Tıpkı Nijerli, tıpkı Kanadalı, tıpkı Endonezyalı, tıpkı Fransız Müslümanları gibi.
Peki içerideki Türkiye nasıl?
İlginçtir, biz Hicaz’a giderken kim hangi pozisyonda vaziyet almışsa değişmemiş. Ama gündem her gün bir tarafa evriliyor.
Aslında Kılıçdaroğlu’nu bunu ilk kez yapmıyor. Haziran 2021’deki Brüksel NATO zirvesinde yine Erdoğan ile Biden bir araya gelmişti ve yine aynı mütercim oradaydı.
O gün de aynı üslupla üstenci bir dil ile Fatma Hanım hedefe konmuştu.
Başörtüsü yasağının çok mağduru oldu. Onlardan biri de Merve Kavakçı’dır. 28 Şubat sürecinde Meclis Genel Kurulu’nda“Bu kadına haddini bildirin”cümleleriyle başlayan linçe maruz kalmıştı.
Merve Kavakçı iki kızını okula götürdüğünde bu kez kızları onursuzca saldırıların muhatabı olmuştu.
Başörtüsü ile NATO zirvelerinde görev aldı. Başörtüsü ile işinin hakkını verdi.
Tıpkı G-20 zirvelerinde olduğu gibi, tıpkı, Erdoğan’ın birçok önemli hükümet ve devlet başkanlarıyla yaptığı görüşmede görev aldığı gibi.
Yurt dışında, ne muhatapları, ne heyettekiler Fatma Hanım’ın başörtülü olmasına takıldı. Ne yadırgadı, ne eleştirdi, ne de sorguladı!
Ama aynı Kılıçdaroğlu, daha önce yaptığının aynısını yine yaptı. Başörtülü ve fakat işinin ehli bir isme üstenci bir dil kullandı.
Dışarıdakilerin umurunda olmayan mesele, Türkiye’de bazı çevrelerin hala korkulu rüyası bunu bir kez daha görmüş olduk!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.