Dedelerinizden de mi miras kalmadı yoksa

04:0010/04/2020, Cuma
G: 10/04/2020, Cuma
Hasan Öztürk

“Biz bize yeteriz” dedikten sonra şanlı tarihimizden bir örnek vererek “Milli Dayanışma” kampanyası başlatan Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı anlamak istemeyenlere ne söylesek boş. Çünkü karşımızda, “Bu hükümet iyi şeyler yapsa bile alkışlayacak halimiz yok” diyen bir ana muhalefet partisi var. Çok yazık.İyi niyetlilerin ise meseleyi perdeleyenler yüzünden konuya vukufiyet sorunu yaşadığına şahit oluyoruz.Bana göre Mustafa Kemal Atatürk’ün İstiklal Savaşı’nın son safhasında Tekalif-i Milliye emirleri

“Biz bize yeteriz” dedikten sonra şanlı tarihimizden bir örnek vererek “Milli Dayanışma” kampanyası başlatan Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı anlamak istemeyenlere ne söylesek boş. Çünkü karşımızda, “Bu hükümet iyi şeyler yapsa bile alkışlayacak halimiz yok” diyen bir ana muhalefet partisi var. Çok yazık.

İyi niyetlilerin ise meseleyi perdeleyenler yüzünden konuya vukufiyet sorunu yaşadığına şahit oluyoruz.

Bana göre Mustafa Kemal Atatürk’ün İstiklal Savaşı’nın son safhasında Tekalif-i Milliye emirleri ile “sırtını millete yaslaması” ne ise “Biz bize yeteriz Türkiyem” diyen Erdoğan’ın devlet- millet kaynaşması için adım atması aynı şeydir.

İki uygulama da devlet ile milletin kenetlenerek zorlukları aşabileceğine iyi birer örnektir.

YENİ BİR İSTİKLAL MÜCADELESİ VERİRKEN…

Erdoğan’ın milli bilincin oluşmasında önemli bir merhale olan Sakarya Meydan Muharebesi öncesi ilan edilen Tekalif-i Milliye emirlerini hatırlatması iki bakımdan dikkatimi çekiyor.

Birincisi, uzunca zamandır ikinci bir istiklal mücadelesi verirken (Örneğin; 15 Temmuz 2016 darbe ve iç işgal girişimi… Suriye’nin kuzeyinde kurulmak istenen terör koridoru gibi…) dünyanın irili ufaklı bütün ülkelerini derinden sarsan bir pandemi ile karşı karşıya kaldık…

Pandemiden en az zararla çıkan ülkeler gelecekte dünyada söz sahibi olacak. Daha bugünden “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” deniyor.

İşte bu yüzden pandemi ile mücadeleyi de “yeni istiklal mücadelemiz”in bir ayağı olarak görüyorum.

Koronavirüs salgınının sağlıktan ekonomiye, çalışma hayatından toplumsal düzenimize kadar her alanda oluşturacağı olumsuzluğu ancak milli birlik ve dayanışma ile aşabileceğimizi düşünüyorum.

Bu yüzden koronavirüs ile mücadelede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devlet ile milleti kucaklaştıracak Milli Dayanışma çağrısı yapmasını önemsiyorum.

İkincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son birkaç yıldır özenli bir dil ile “kurucu irade”ye atıf yaparak Mustafa Kemal istismarcılarını boşa çıkarmasıdır.

Dikkat ettiniz mi bilmiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her “Gazi Mustafa Kemal Atatürk” demesi birilerini ziyadesiyle rahatsız ediyor. Çünkü “istismar” alanları daralıyor.

Erdoğan’ın Tekalif-i Milliye emirlerini hatırlatması da CHP başta olmak üzere bazı çevreleri oldukça rahatsız etti.

Siz bakmayın “O zamanla bu zaman aynı mı”, “Şartlar birbirine benziyor mu” türünden eleştirmeye çalışmalarına, alttan alta aslında asıl endişeleri, istismar alanlarının ellerinden çıkıyor olması.

Yoksa bütün dünya gıpta ile Türkiye’nin sağlık sisteminden söz ederken bir aklı evvel Amerika’nın bir gazetesine, “Türkiye’nin sağlık sistemi çökmek üzere” der mi(?) diyor işte! Şaşıran ördek misali.

MİLLETİN DEVLETLE KAYNAŞMASINDAN NEDEN RAHATSIZSINIZ?

Tekalif-i Milliye emirlerini burada yeniden yazacak değilim. Ama özetin özeti şu: Savaşın son safhasında, millet elinde neyi varsa bir kısmını devlete vermek zorunda kalıyor. Devlet de savaş sonrası aldıklarını ödüyor.

Peki, bugün ne oluyor?

Milli Dayanışma Kampanyası ile millet zenginiyle, fakiriyle elbirliği yapıyor ve “pandemi ile mücadele” için devletinin yanında olduğunu gösteriyor.

Bunun nesi kötü? Bundan neden rahatsız oluyorsunuz? Dahası bunu neden istemiyorsunuz?

Ne zorla milletin malına el koyma var. (Ki bana göre İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istismarcı bir takım üreticilere “yapmayın yoksa fabrikanıza el koyarız” demesi kadar doğru bir şey yoktu. HÖ)

Ne zorla “Şu kadar para vereceksin” diyen.

Az çok demeden millet gönlünden kopanı kampanyaya bağışlıyor. Niye rahatsız oluyorsunuz?

Tam yeri geldi size çok bilindik kıssayı anlatmak istiyorum.

KARINCA MİSALİ “MAKSAT YÖNÜMÜZ BELLİ OLSUN”

Nemrut, Hazreti İbrahim’i mancınıkla ateşe atmaya hazırlanıyormuş. Ateş harlanmış. Hazreti İbrahim mancınığa bağlanmış. Tam fırlatılacakken bir de bakmışlar ki yerde bir karınca ağızında bir damla su ile ateşe doğru yürüyor. “Ne o; harlı ateşi ağızındaki bir damla su ile mi söndüreceksin” diyenlere karınca, “Maksat yönümüz belli olsun” demiş ve ateşe doğru yürümeye devam etmiş.

Kıssanın sonunu biliyorsunuz, “ateş” İbrahim’i yakmadı.

Bu kıssanın hissesi ise şudur: “Biz birbirimize yeteriz” diyerek yola çıkıldığında kimi milyonlarca lirasını, kimi kırdığı kumbarasındaki bozuk paralarını bağışladı.

Tıpkı Tekalif-i Milliye emirlerinde olduğu gibi devlet ile millet kaynaştı.

Bazıları kumbarasından çıkan 21 TL’nin pandemi yangınına ilaç olmayacağını elbet biliyor… Ama maksat yönümüz belli olsun diyor.

Yapılan iyiliği ve gösterilen olağanüstü başarıyı görmek istemeyenler ise İbrahim’in ateşe atılmasını izlemeye gelenler gibi sanki… Kampanyaya katılmıyorsunuz anladık da İstiklal Savaşı yıllarında Mustafa Kemal’e şeksiz destek verdiğini sandığımız dedelerinizden de mi bir nebze bir şey kalmadı sizde?

Yoksa…

#Tekalif-i Milliye
#Türkiye
#Pandemi
#Recep Tayyip Erdoğan