“Herkes kendi meşrebince‘15 Temmuz gecesi ne olup bittiğini’yazıp çiziyor diye başlayan cümlelerimin sonuna şu soruyu eklemiştimbir önceki yazıda,“Darbeyi bastırmak an meselesi” dendikten sonra Külliye’nin önünde ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde kaç insanımız şehit düştü?“15 Temmuz’da birkaç darbe teşebbüsünün birden yaşandığına inananlardanım.Bu inancımı destekleyecek de epeyce malzeme var sanırım” diye de bitirmiştim yazıyı.Salı gününden bu yana sorduğum sorunun ne kadar yerinde olduğunu gösteren
“Herkes kendi meşrebince
‘15 Temmuz gecesi ne olup bittiğini’
yazıp çiziyor diye başlayan cümlelerimin sonuna şu soruyu eklemiştim
,
“Darbeyi bastırmak an meselesi” dendikten sonra Külliye’nin önünde ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde kaç insanımız şehit düştü?
“15 Temmuz’da birkaç darbe teşebbüsünün birden yaşandığına inananlardanım.
Bu inancımı destekleyecek de epeyce malzeme var sanırım” diye de bitirmiştim yazıyı.
Salı gününden bu yana sorduğum sorunun ne kadar yerinde olduğunu gösteren emarelere şahit oldum. Dahası, sorduğum soruya cevap Çarşamba günü bir Hürriyet yazarından geldi.
“Gelelim MİT Basın Danışmanı Nuh Yılmaz’ın TV’lere bağlanıp darbenin püskürtüldüğünü söylemesine. O gece darbecilerle sadece sokaklarda mücadele edilmiyordu. Aynı zamanda ekranlardan da psikolojik bir savaş veriliyordu. TRT’den darbe bildirisi okunduğunda hükümet kanadında yaşanan moral bozukluğu ile Cumhurbaşkanı’nın CNN Türk’e bağlanmasının darbecilere yaşattığı bozgun havası gibi. Nuh Yılmaz’ın gece 02.31’de yaptığı bu açıklama hâlâ direnmeye çalışan darbecilerde ‘kaybettik’ duygusunun oluşmasında etkili oldu.” (
Abdulkadir Selvi 2 Ağustos 2017 Hürriyet
).
“Acaba 15 Temmuz gecesi kaç darbe teşebbüsü var”
başlıklı yazımın söz konusu bölümü Ankara’da kimilerini rahatsız etmiş. Önce bu konuya bir açıklık getireyim.
Söz konusu yazıda,
“Kim hain, kim kumpasçı, kim neyi ne kadar perdeliyor, kimin ihmali var ya da darbeyi kim önledi”
gibi sorularının peşine düşmekten çok o
gece darbenin “dalgaları”na işaret ettim
. Onun için
“Bildiklerini bizim de bildiğimizi sananlar”
önce bir rahatlasın!
İkinci olarak, darbenin birkaç boyutunun olduğuna işaret etmekti niyetim. Çünkü
bastırıldığı düşünülen darbe
nin çok daha şiddetli dalgalarının geldiğine şahit olmuştuk. Ve sanki bu darbe teşebbüsü yönetime el koyarak sonuçlandırılacak olandan daha çok günlerce kaos yaşanacak şekilde planlanmıştı… Yani iç savaş şeklinde!
Ama benim hiç aklıma gelmeyen bir nedenden dolayı “Darbenin bastırılması an meselesi” şeklinde bir açıklama yapılmış onu da Selvi’nin köşesinden öğrenmiş olduk!
Neymiş, o açıklama, psikolojik savaşın bir enstrümanı olarak yapılmış. Tamam kabul!
Ben bunu hiç düşünmemiştim. Öğrenmiş oldum.
Mehmet Görmez “ilim ehli”
, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan emekli oldu. Olanda hayır vardır. Hayırlı olsun. Mehmet Görmez hocam ile 2016 yılında Hac yapmıştık. Orada bir de program çekmiştik. Bize Haccı “İnsanın iç içe geçmiş 6 yolculuğu” olarak tanımlamış ve anlatmıştı.
Yolculuk… Hepimizin bir yolculuğu var yer yüzünde, Aşık Veysel’in dediği gibi, “Uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece.”
Mehmet Görmez hocam yeryüzü serüveninde bir yol ayrımına geldi. Bana göre
“bürokrasi” ile “ilim” arasındaki bu yol ayrımında “ilim” Görmez hocamın meşrebine çok daha uygun olacak
. Ki o da bu yönü tercih etti.
Hac arkadaşım Mehmet Görmez hocama yeni menzilinde muvaffakiyet dilerim.
Öyle anlarda öyle haklarımız geçti ki birbirimize; benden yana helal olsun hocam…
Hocam, her şey bir yana 15 Temmuz gecesi
“Ezanlar okunsun, selalar okunsun”
çağrımıza ateş hattındayken Ülke tv’ye canlı olarak bağlanıp yüksek sesle destek verdiğiniz için. Ve “Tüm din görevlisi arkadaşlarıma sesleniyorum. Önce Hazreti Peygamber Efendimize (as) selat-ü selamlar getirin, ardından da milletimizin her birinin hukukuna sahip çıkın” diye yaptığınız çağrınız için size teşekkürü bir borç bilirim.
Diğer tartışmalara gelince… Meşrebimiz buna müsait değil!
#15 Temmuz
#FETÖ
#Darbe
#Diyanet
#Mehmet Görmez