CHP’nin arka bahçesinde kurulmak istenen tezgâh

04:005/01/2021, Salı
G: 5/01/2021, Salı
Hasan Öztürk

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Generallerin yüzde 50’si, kurmay subayların yüzde 73’ü görevden uzaklaştırıldı. Bunun ardından bir ay sonra Fırat Kalkanı Harekâtı gerçekleşti. Sonra da 4 büyük başarılı operasyon. Dünyada başka hiçbir ordu bunun altından kalkamazdı” demiş.Akar’ın bu cümlelerini okuyunca, TSK’nın FETÖ ve FETÖ gibi yapılardan arınınca neler yapabileceğini bir kez daha anlamış olduk.15 Temmuz 2016’da FETÖ’cülerdi darbe yapmaya kalkışanlar. Ancak 27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de,

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Generallerin yüzde 50’si, kurmay subayların yüzde 73’ü görevden uzaklaştırıldı. Bunun ardından bir ay sonra Fırat Kalkanı Harekâtı gerçekleşti. Sonra da 4 büyük başarılı operasyon. Dünyada başka hiçbir ordu bunun altından kalkamazdı” demiş.

Akar’ın bu cümlelerini okuyunca, TSK’nın FETÖ ve FETÖ gibi yapılardan arınınca neler yapabileceğini bir kez daha anlamış olduk.

15 Temmuz 2016’da FETÖ’cülerdi darbe yapmaya kalkışanlar. Ancak 27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta TSK içindeki başka başka unsurlar darbe yapmışlardı.

Ve o darbelerle Türkiye hep geriye gitti, siyaset hep vesayet altında tutuldu.

Bugün hâlâ bir kesim var ki 27 Mayıs 1960 darbesini bir “ihtilal”, bir “devrim” gibi görüyor. Milletin oylarıyla seçilmiş iktidarı alaşağı edip ardından Başbakan Menderes ve arkadaşlarını idam eden cuntacılara hâlâ öykünüyor. Hala askerden medet umuyor. Vesayet istiyor.

1960 darbesine giden yola taş döşeyenlerden biri de şu anda Cumhuriyet Vakfı’nın başındaki isimdi. O dönem CHP Gençlik Kolları’nda görevli olan Alev Coşkun, öğrenci olaylarını örgütlediği için İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker’in çıkardığı Akis dergisince taltif edilmişti.

Alev Coşkun’un dün Cumhuriyet’teki yazısının bir bölümünde aynen şu ifadeler vardı:

“Bugün Türkiye’deki siyasal arenada AKP ve MHP hariç tüm siyasal partiler erken seçim istemektedir. Genel kabul gören görüş, 2021 yılının ikinci yarısında erken seçim yapılacağıdır.”

Coşkun’un yazısının bir bölümünde ise seçimleri kaybetse bile “AK Parti’nin iktidarı devretmeyeceği”ne yönelik imaları vardı.

Şu ifadeler Coşkun’un nereye selam çaktığının ipucu niteliğinde:

“İnönü 1954’te bir gün Meclis kürsüsünden tek parti dönemini eleştiren DP’lilere şunları söylemişti:

‘Arkadaşlar aramızdaki farkı bilelim. Biz mutlakiyetten demokrasiye geldik. Siz bugünden mutlakiyete gidiyorsunuz.’

(…) Adil seçimlerle iktidara gelen AKP, seçimi kaybetse bile koltuklara bağlı kalmak mı istiyor?”

Coşkun’un gazetesinde dün başka bir şey daha vardı. O da emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile söyleşi.

Söyleşiyi yapan gazeteci Başbuğ’a şu soruyu soruyor: “Menderes 25 Mayıs 1960 günü Eskişehir’deki konuşmasında ‘Yolumuz serbest seçim yoludur. Memleketimizde demokrasinin yerleştirilmesinin yolu budur. Fakat her şeyden önce düzenin korunması kati bir zorunluluktur’ diyor. Konuşmasının demokrasi açısından bir bedeli oldu mu?”

Cevap tam da istenildiği gibi geliyor.

İlker Başbuğ şöyle diyor:

“23 Mayıs 1960 günü DP Genel İdare Kurulu toplantısında Sıtkı Yırcalı, ‘Derhal seçimleri yapacağımızı açıklayayım’ deyince, Adnan Menderes’in cevabı ‘derhal’ olmuştu. Eğer Menderes, 25 Mayıs 1960 günü Eskişehir’de erken seçim tarihini açıklasaydı, 27 Mayıs askeri darbesi büyük bir olasılıkla önlenebilirdi. Çünkü erken seçim kararı almış bir hükümete karşı bir askeri darbenin gerçekleştirilmesi, açıkça milletin siyasi iradesine de vurulacak bir darbe olurdu.”

Gerçi söyleşide Başbuğ, 27 Mayıs’ın Türk siyasi hayatını olumsuz yönde etkilediğini de anlatmış ama ne fayda. Cumhuriyet’in sosyal medya hesabında başlığa, “Menderes erken seçim tarihini açıklasaydı 27 Mayıs önlenebilirdi” cümlesi çekilmiş.

Alev Coşkun, 2021’de erken seçim olacağından söz ediyor. Seçim sonrası AK Parti’nin iktidarı devretmeyebileceği gibi çok uçuk bir iddiada bulunuyor. Bu iddiası üzerinden İnönü’ye atıf yapıp onun cümleleri üzerinden şu anki iktidarı mutlakiyete gitmekle itham ediyor.

Aynı gazetenin bir başka sayfasında, “Seçim kararı almazsan, darbe gelir” anlamına gelen cümleler kuruluyor. Ve o cümleler sosyal medya hesaplarından paylaşılıyor.

Anlaşılan o ki, birileri “erken seçim” çağrısı yapıyor. Birileri, “erken seçim olmazsa darbe olabilir” diye tehditler savuruyor.

Ama birileri de var ki, postaldan umudunu yitirmiş, yangınlardan, depremlerden medet umar olmuş!

Askeri darbe ihtimalini teknik olarak olasılık dışı gören CHP’li gazeteci Can Ataklı, “Tayyip Erdoğan’ın gitmesi için” yangınlara, sellere, depremlere umut bağlamış. Hatta onlardan da umudunu kesip, “Türkiye’nin askeri bir başarısızlık elde etmesi”ne umudunu bağlamış!

Sivil siyaset işini yapıyor. Darbeci ucu dışarıdaki yapılardan kurtulan TSK Suriye’de, Karabağ’da, Libya’da, Doğu Akdeniz’de destan yazıyor.

Birileri de hâlâ darbe imasında bulunuyor, umudunu felaketlere, askeri başarısızlıklara bağlıyor! Pandemi başladığında da bir “CHP’li vitrin erkeği”, “Bu pandemi biraz daha sürsün Erdoğan değil dünyanın hiçbir iktidarı ayakta kalamaz” demişti!

Ne günlere kaldık!

#İlker Başbuğ
#Darbe
#Can Ataklı