Koronavirüs dünyanın birinci gündem maddesi. Her saat vaka sayısı artıyor. Ölümler peş peşe geliyor. Uzmanların anlattıklarını ezberlemiş olsak da her dakika ekranlardan, gazete sayfalarından koronavirüs ve korunma yollarını dinliyor, okuyor hıfzediyoruz.
Koronavirüs nedeniyle dünyanın resesyona gireceğini tahmin etmek artık zor değil. Üretim kademeli olarak düşüyor. Bazı sektörlerde duruyor. Bazı sektörler her ne pahasına olursa olsun üretime devam etme konusunda irade koyuyor.
Önceki akşam devletin aldığı tedbirleri bir bir anlatan Cumhurbaşkanımız Erdoğan da “temkinli, dikkatli” olunmasını söyledi. Fakat bir noktanın altını özellikle çizdi, “21’inci asır Türkiye asrı olacak.”
Çünkü bu salgına Türkiye çoğu gelişmiş ülkeden çok daha hazırlıklı yakalandı.
“Bu sıkıntılı süreci bırakın tökezlemeyi veya yıkılmayı, daha da güçlenerek atlatacağımıza inanıyorum” diyen Erdoğan, “Hiçbir virüsün Türkiye’den, Türk milletinin birliğinden, beraberliğinden, kardeşliğinden aldığımız ve alacağımız tedbirlerden daha büyük olamayacağını” söyledi.
Koronavirüs üzerinden dünya düzeninin altüst olduğuna şahitlik ediyoruz. Besbelli ki bu pandemi sonrasında yepyeni bir dünya kurulacak. Belki de bazı ülkelere el konulacak, tıpkı dev şirketlere konulacağı gibi.
Bütün bu yaşadıklarımızı atlatmanın ön koşullarından birinin de inanmak ve mücadele etmek olduğunu anlatmak için sizlere Çanakkale 1915’i hatırlatmak istiyorum.
18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıl dönümünden iki gün sonra da olsa geleneğimi bozmayıp bu tarihi destanı bir kez daha hatırlatıyorum.
Çünkü, olağanüstü günleri ancak bir inanç etrafında kenetlenerek aşabilmenin göstergesidir Çanakkale Zaferi.
Yine bir seferberlik günlerinde, seferberlik bakiyesi bir dedenin torunu olarak o günleri hatırlatmayı bir borç biliyorum.
Kurt dedesi Çanakkale’de kalmış olan biri olarak, 11 yıl savaştan savaşa koşan dedem Hasan Onbaşı’dan kıtlık, yokluk içinde verilen o müthiş istiklal mücadelesini bire bir dinlemiş biri olarak, bugünlerimize ışık tutması amacıyla yine yeniden…
Zaferin yıl dönümünde Çanakkale ruhunu hatırlamak istiyorum.
O günleri anmadan ve anlamadan bugün hala verdiğimiz istiklal mücadelesini anlamamız mümkün değildir diye düşünüyorum.
Dedem Hasan Onbaşı anlatmıştı bir keresinde;
“Babam Hüseyin gitti önce köyden, akranlarıyla birlikte…
Sonra beni aldılar askere…
Balkan Harbi’nde perişan olduk. Hemen ardından Çanakkale’ye saldırdı gavur.
Babam Hüseyin Çanakkale’de kaldı!
Topçuydum ben…
Çanakkale Savaşı’ndan hemen sonra Erzurum’a yürüyerek gittik. Top arabalarını katırlar çekiyordu. Ekmek bile bulamıyorduk. Katırların pisliklerinden topladığımız arpaları yiyerek hayatta kaldık…”
Dedem Hasan Onbaşı’nın savaş anılarından en dikkatimi çeken ve içimi yakan bölümü “Katırların pisliklerinden topladığımız arpaları yerdik” ifadesidir.
Yokluğun en dibi sanırım, “Katır pisliğindeki arpayı kavut yapıp (ezip kavurmak) yemek” olanıdır.
Katır pisliğindeki arpaları yiyerek hayatta kalan ve müstevlilere karşı savaşan dedelerimizin sayesinde bugün bu topraklarda yaşamaya devam ediyoruz.
İngiliz tarihçisi Arnold Toynbee, sıradan bir İngiliz kadını olan annesinden naklettiği, “Anadolu, çok güzel bir ülke ama Türkler oraya layık değil” ifadesinin istilacıların ilham kaynağı olduğu muhakkak.
Balkan Harbi ile Türkleri Tuna’nın doğusuna itenlerin, sonraki hedefi Fırat’ın da doğusuna itmek olduğunu unutmuyoruz.
Çanakkale ile yapamadıklarını Anadolu’yu işgal ederek yapmak isteklerini de…
Çanakkale ruhu dendiğinde, hem bir direniş bilinci aklımıza gelir…
Hem, memleketin her bir köyünden, her bir şehrinden, her bir bölgesinden seferberlik çağrısına kulak veren vatan evlatları…
Baba oğul Çanakkale’ye koşan kurt dedem ve dedem gibi binlerce ecdadımızın “hesapsız” hali gelir Çanakkale ruhu dediğimizde.
Bugün o dedelerinin ruhuna sahip çıkanların tümünü selamlıyorum.
Bizim ruhumuz Çanakkale’dir.
Harcımız İstiklal Marşı.
Bugün dünden daha çok ihtiyacımız var o ruha.
Zira, birlik ve beraberlikle atlatabileceğimiz olağanüstü günler geçiriyoruz son koronavirüs salgınıyla.
Hacı emmilerime not: Birkaç gündür vakit namazlarında kebir camilerimizde imamlarımızı bunalttığınız yetmedi mi? N’olursunuz bugün Cuma namazı konusunda ısrar etmeyin, evinizde öğle namazınızı kılın. Yoksa bu koronavirüs yüzünden namaz kılacak halimiz kalmayacak. Cümlenizi Allah’a emanet ediyorum, ellerinizden öperim.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.