2015 yılının Haziran ayının bir perşembe günü hiçbir gerekçe gösterilmeden İsrail’in başkenti Tel Aviv’deki Ben Guryon Havaalanı’nda gözaltına alınıp sonra da sınır dışı edildim. Gözaltı sırasında “Neden buradasın” sorusuna belki 10 kez “Kudüs’e gitmek için. Mescid-i Aksa’da yarın kılınacak cuma namazına katılmak ve akşamında bahçesinde iftar etmek için” diye cevap verdim. Günlerden perşembeydi ve gerçekten sadece bir geceliğine ve sadece bir cuma namazı kılmak, ardından akşam da iftar edip tekrar Türkiye’ye dönmek üzere yola çıkmıştım.
Sonuçta hiçbir gerekçe gösterilmeden 10 yıl süre ile İsrail’e giremez kaydı da düşülerek sınır dışı edildim.
Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya gidemeyecektim. Ama önümüzde iki ay sonra hac vardı. Allah (cc) bana o yıl hac nasip etti. Mescid-i Aksa’da kılamadığım cuma namazını Mekke’de Kâbe’de kıldım. Aksa’nın bahçesinde iftar edemedim ama Hazreti Peygamber’in (as) başucunda hurma ile iftar edenlerin sofrasına oturdum.
***
Pandeminin başladığı günden bu yana cuma namazlarına gidemiyordum. Önce camilerimiz kapanmış, sonra da kademe kademe açılmıştı ancak sağlık nedenleriyle cuma namazlarına iştirak edemiyordum. İçimde bir ukde kalmıştı.
Bu hafta kendimi hem fiziken hem ruhen hazırlayıp cuma namazı için Ayasofya’nın bahçesini gözüme kestirmiştim ki önceki gün Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş’ın Basın Danışmanı sevgili kardeşim Burak Orhan telefonla aradı. “Seni de bekliyoruz. Kovid-19 testini yaptır gel” dedi.
Duygularım karma karışık. Mescid-i Aksa’nın kapısından geri çevrildikten iki ay sonra Rabbim bana Mescid-i Haram’da tavaf edip, secdeye kapanmayı nasip etti. Pandemiden sonra mescitten uzak kalmıştım Ayasofya-i Kebir Camii’nin avlusunun bir köşesine sığınmak için niyetlendiğimde Rabbim bana kubbesinin altına ulaşmak için bir kapı açtı. Ya nasip!
Bugün Türkiye için büyük gün. Kim ne derse desin yıllarca Ayasofya’nın cami olarak yeniden ve tekrar ibadete açılması bir egemenlik meselesiydi. Ve Türkiye egemenlik ve bağımsızlık yolunda büyük bir eşik olan Ayasofya meselesini “usulüne uygun” çözdü.
Bugün Müslümanlar için bayram günü. Hem de çifte bayram. Cuma günleri bizim bayram günümüz. Ve bu bayram günü Ayasoyfa-i Kebir Camii’nde kılınacak cuma namazı aynı zamanda bayram namazı.
***
Nasipse bugün sabah bayram sabahına uyanır gibi uyanacağız. Bayram namazına hazırlanır gibi hazırlanacağız. Yürüyerek Ayasofya Meydanı’na ulaşacağız. Ayosofya-i Kebir’in kubbesinin altında ya da avlusunun bir kıyısında namaza duracağız.
Bizans İmparatoru I.Justinianus’un, Ayasofya’yı inşa ettirdikten sonra ilk gün kapısında ellerini havaya kaldırıp, “Ey Süleyman seni geçtim” diye haykırdığı rivayet edilir. I.Justinianus’un Süleyman’ı “takva” ve Allah’a yakınlık anlamında Süleyman Mabedi’nden daha büyük ve görkemlisini yaptırdığı için bu sözü söylediği de ifade edilir.
Hazreti Süleyman’ın muhteşem mabedinden de muhteşem bir mabed olan Ayasofya’yı Fatih Sultan Mehmet 1453’te yapılış gayesine uygun olarak yine bir ibadet haneye yani camiye çevirmişti. Allah’a adanmış bir mabedin… İçinde Allah’ın yüceliği, birliği, kudreti tespih edilsin diye inşa edilen bir mabedin “zorunluluk”tan müzeye çevrilmesini anlayabiliyorduk.
Şükür ki o “zorunluluk”ların çoğunu geçtik.
Ve bugün Ayasofya, aslına dönmüştür. Allah’a adanmış, Allah’ın yüceliğini ve birliğini tespih edelim diye inşa edilmiş Ayasofya’da kıbleye dönüp kulluğumuzun idrak ve şükretme günüdür.
Bugünü bize nasip eden Rabbimiz’e şükürler olsun.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan olmak üzere emeği geçenlerin cümlesinden Allah razı olsun.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.