Bugün bayram… Bugünümüzü borçlu olduklarımıza rahmet ile…

04:001/09/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Hasan Öztürk

Bizim köyü bu köşede birkaç kez okumuş olmalısınız. Okuyanlar için tekrar olacak ama olsun.Çünkü bugün bayram…Vebayram denince sıla, köy, gelenek, örf, adet, hasret, anılargelir aklıma. Sizinle de paylaşmaktır dileğim.***Benim köyüm Çankırı’nın Kurşunlu ilçesinin bir küçük Türkmen köyüdür. Adını Oğuz’un Bozokları’nın küçük bir oymağından alır.Babamın gençliğinde 150 haneymiş neredeyse. O zamanlar,“Cıplağın Gave”de akşamları 30’a yakın genç takılırmış, misal. Şimdi ne o “Cıplağın Gave” dedikleri

Bizim köyü bu köşede birkaç kez okumuş olmalısınız. Okuyanlar için tekrar olacak ama olsun.

Çünkü bugün bayram…

Ve
bayram denince sıla, köy, gelenek, örf, adet, hasret, anılar
gelir aklıma. Sizinle de paylaşmaktır dileğim.

***

Benim köyüm Çankırı’nın Kurşunlu ilçesinin bir küçük Türkmen köyüdür. Adını Oğuz’un Bozokları’nın küçük bir oymağından alır.

Babamın gençliğinde 150 haneymiş neredeyse. O zamanlar,
“Cıplağın Gave”
de akşamları 30’a yakın genç takılırmış, misal. Şimdi ne o “Cıplağın Gave” dedikleri damüstü; ne o gençler kaldı geriye…

Kışları üç beş, yazları on beşi geçmez hane sayısı.

Civar köylerde bizim köyden söz ederlerken
“Hocalar Köyü”
derlermiş, eskiden. Çünkü o köylere bile imam gönderen köymüş bizimkisi.

***

Bizim köyün kadim adetleri vardı. Hâlâ da var. Kadim mekânları vardı. Hâlâ var.

Mesela köyün yukarı tarafında,
“Dikmeler”
mevkiini geçer geçmez,
“Dideşmesi”
(Dede Eşmesi) pınarı vardır.
“Bunaldım”
da derler. Rivayete göre bir ermiş (Horasan ereni) o dönem orada bulunan eşmeden bir yudum su içmeden önce dünyanın gayyasından sıtkını sıyırıp
“Bunaldım”
demiş ve ruhunu teslim etmiş!
“Bunaldım Dede”
nin hatırasına eşmenin yerine
“Dideşmesi”
pınarını yapmış bizimkiler. Onun için “Bunaldım” da diyorlar o pınara.
Yine köyün hemen girişinde
İmam Tarlası’
nın güneydoğusunda kocaman üstü açık bir türbe vardır. Neredeyse 100 metre kare.
Rivayet odur ki türbede
“Ramazan Dede”
metfundur. Hâlâ Ramazan Dede’nin ruhaniyetinin geceleri köyün sokaklarında gezdiğine inananlar vardır. Hemen türbenin ayakucundaki ağaçlık alanda eşi ve çocukları yatmaktadır.
Ramazan Dede bizim köyün kurucusudur
. Zaten İmam Tarlası da onun vakfiyesidir. Çocukluğumda hatırlıyorum Üç Ayların başlangıcındaki Regâip kandillerinin gündüzünde -ki biz ona
“İlk namaz”
deriz-
ikindi namazından sonra evde kavrulan helvalarla dolu tepsileri başımızın üzerine koyup ilâhiler ve tekbirler eşliğinde Ramazan Dede’nin türbesine varırdık. Oturur okur, dua eder sonra da o helvaları komşularımıza ikram ederdik.

***

Bir de bizim köyün
“seferberlik bakiyeleri”
vardı. Dedem rahmetli ve akranlarına “seferberlik bakiyesi” denirdi. Çünkü
1912 Balkan Harbi’nden başlayıp 1922 Büyük Taarruz’a kadar neredeyse 20. Yüzyıl'ın başındaki tüm savaşlara katılmışlardı. Osmanlı’yı da Cumhuriyet'i de görenlerdi.

Dedem rahmetliden çok dinlemiştim, sonra babamdan da dinledim seferberlik anılarını.

Dedem Hasan Onbaşı’nın katır pisliğindeki arpayı alıp kavurup yiyerek nasıl hayatta kaldığını…
Edirne’den Erzurum’a katırların çektiği top arabasını nasıl taşıdığını...
Kurtuluş Savaşı’nın finalinde Polatlı’da son topu nasıl attığını dinleyerek geçti çocukluğum.

Dedem de dahil “seferberlik bakiyeleri” camide ilk safın sağında saf tutarlardı namaza dururlarken. En yaşlısı en sağda; yani minberin hemen solunda olurdu. O ahirete göçünce bu kez onun yerini bir sonraki alırdı. Şimdi hepsi göçtü. Onların yerlerinde biz saf tutuyoruz. Yaşlımızdan gencimize yine sıralı halde…

Dün hacıların Arafat’ta Vakfe’ye durduğu saatlerde köyümüzün camiinde saf tuttum. Yine en yaşlımız safın en sağındaydı.

Sonra hep birlikte mezarlıkları ziyarete gittik. Dedem, ebem, babam, amcam hepsi koyun koyuna yatıyor. Bizde adettir sadece kendi mezarlarımızın başında okumayız, mezarlığın girişinde cümle ölmüşlerimize de okuruz. Yine öyle oldu. Bir arafe gününde bir Vakfe zamanında biz de köy mezarlığında sadece burada yatanlar için değil sadece akrabalarımız değil, gelmiş geçmiş bütün ceddimize dualar gönderdik, başına da Efendimiz’i (sav) koyarak...

***

Dedim ya bugün bayram. Anma günü, idrak günü, yâd etme günü.

Ben dedemin kokusunu bilirdim. Salı günleri ilçede kurulan pazara eşeğine binip gelirdi. Okuldan eve döndüğümde dedemin geldiğini tâ avlu kapısından anlardım. Çünkü
etraf dedem kokardı.

Yani işte o kokusu bile kendine özgü olan Seferberlik bakiyelerinin köyünden söz ediyorum, bugün.

Benim köyüm Anadolu’nun Türkleştirilmesi ve Müslümanlaştırılması döneminde 13. Yüzyıl'da anılan
“Anadolu Erenleri
”nin yahut “
Horasan Erenleri”
nin kurduğu köylerden bir tanesi.
Ramazan Dede de o Horasan Erenleri’nden zaten…

Ramazan Dede de benim dedem gibi kokuyor muydu bilmiyorum ama köyde bizim avluya girdiğimde eski evin kapısına vardığımda hâlâ o kokuyu duyarım.

Bugün Kurban Bayramı…

En son 1978 ya da ’79 yılında dedem ve ebem sağken onlarla köyde avluda kurban kestiğimizi hatırlıyorum.

Dedem duasını etmiş, babam kurbanı kesmişti.

Hiç unutmuyorum,
“Hasan efendiye kurbanın yüreğini verin de yürekli adam olsun”
demişti rahmetli dedem.
Bugün bayram. Kurban Bayramı.
İsmail’in (as) adanmışlığı, İbrahim’in (as) itaati bize yol gösterici.

Bugün bayram. Kurban Bayramı.

Bayram biraz da örf… Biraz da adet… Biraz da sıla… Biraz da anı..!

Bugün bayram. Kurban Bayramı.

Ceddimizi rahmetle anmanın günü… Kardeşliği, dostluğu, birliği kuvvetlendirme günü. Şükretme günü.

Bugün bayram…

Sılayı ziyaret günü… Ata yurtlarına gitme günü. Eskileri yâd etme günü. Gelecek nesillere aktarma günü…

Anadolu’nun tüm köylerine… ve gurbet kuşlarına… Selâm ile…

Bayramınız mübarek olsun.

#Bayram
#Kurban