Baltayı taşa vurarak gündem olmak

04:0012/01/2021, Tuesday
G: 12/01/2021, Tuesday
Hasan Öztürk

Eşine az rastlanır bir siyasi figürle karşı karşıya olduğumuzu fark edeli epeyce zaman oldu, fakat..!Fakat, o siyasi figürün sınırlarını ne kadar zorlayabileceği konusunda kanaat oluşturmamız için bu günleri beklememiz gerekiyormuş!Anladınız sanırım.Mevzumuz CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu!Gerçi baştan hakkını teslim edeyim.Kemal Bey, epeyce bir zamandır yaptıkları ve söylemleriyle “gündem oluşturmayı” bir şekilde başarıyor! Bunu sıklıkla baltayı taşa vurarak yapıyor. Kaset maharetiyle

Eşine az rastlanır bir siyasi figürle karşı karşıya olduğumuzu fark edeli epeyce zaman oldu, fakat..!

Fakat, o siyasi figürün sınırlarını ne kadar zorlayabileceği konusunda kanaat oluşturmamız için bu günleri beklememiz gerekiyormuş!

Anladınız sanırım.
Mevzumuz CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu!
Gerçi baştan hakkını teslim edeyim.
Kemal Bey, epeyce bir zamandır yaptıkları ve söylemleriyle “gündem oluşturmayı” bir şekilde başarıyor! Bunu sıklıkla baltayı taşa vurarak yapıyor. Kaset maharetiyle oturduğu koltuğun hakkını sanırım böyle veriyor.
Kılıçdaroğlu gündem oluşturmayı bazen,
Meclis Grup Toplantısı’nda kürsüden anayasal suç işleyerek yapıyor.
(Bakınız: 17/25 Aralık yargısal darbe sürecindeki montaj telefon tapelerini yayınlaması.)
Bazen, milletin ortak paydasına ateş ederek yapıyor. (Bakınız: 15 Temmuz darbe ve iç işgal girişimine
“Kontrollü darbe”
demesine.)

Bazen, yalan söyleyerek yapıyor. (Bakınız: Erdoğan’ın Baykal’ın kasetini izlediğine ilişkin görüntüler var. Onları bana maskeli adamlar getirdi.)

Bazen, sansasyonel cümleler kurarak yapıyor. (Bakınız:
“Organ mafyasından ve uyuşturucu ticareti yapanlardan vergi alınsın”
dediği açıklaması.)
Bazen, hakaret ederek yapıyor. (Bakınız:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “diktatör bozuntusu” dediği, “diktatör dediği” açıklamalarına.
)
KILIÇDAROĞLU, İFSATTA SINIR TANIMIYOR

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yukarıda örnek verdiğimiz söylem ve davranış biçimine alışmıştık.

Hatta, “yalanları” konusunda bu köşede birkaç yazı da yazmıştık.

Ve
“Kılıçdaroğlu’nun Türk siyasetini ifsat etmek üzere görevlendirildiği”
ni söylemiştik.

Ne var ki bu kez sınırlarını epeyce zorlayan iki şey yaptı!

Bunlardan birincisi,
Erdoğan için “Hayatımda hiç bu kadar yalan söyleyen adam görmedim”
cümlesini kurmasıdır.
İlginç olan bu cümleyi kurduğu günün akşamında,
Kılıçdaroğlu canlı yayında Erdoğan için, “Hayatında hiç kitap okumamış, hiç şiir okumamış” iftirasını bile attı.
Erdoğan’ın şiir okuduğu için hapis cezası aldığını, siyasi yasaklı hale geldiğini, AK Parti kurulduğu günden bu yana meydanlarda şiir okuduğunu görmezden gelerek, hem de…
Gerçi, Elazığ/Malatya depreminde, Kızılay çadırının önünde “Kızılay nerede? Neden yok” cümlesi de aynı siyasi figüre ait de…
Her neyse..!
DEVLET VE CUMHURİYET DEĞERLERİNİ EROZYONA UĞRATIYOR
İkincisi ve daha da vahimi, Kılıçdaroğlu, milletin yüzde 52’sinin oyunu alarak Cumhurbaşkanı seçilen
Erdoğan için, “sözde cumhurbaşkanı”
ifadesini kullandı..!

Burada bir duralım!

Cumhuriyeti kuran bir partinin genel başkanı olduğunu söylüyor…

Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamentosunda milletvekilliği yapıyor…

Devlette uzun yıllar bürokrat olarak görev yapmış…

Ve çıkıyor,
seçilmiş Türkiye Cumhurbaşkanı’na “sözde cumhurbaşkanı” diyor!

Lafı evirip çevirmeye gerek yok.

“Sözde Cumhurbaşkanı” demek, “Sözde Türkiye Cumhuriyeti” demektir!
Kılıçdaroğlu’nun bu cümlesi,
“devlet düşmanlığı”
dır..!
Milletin iradesine, devlet geleneğine saygısızlıktır.
Bu memlekette bizim de fikirlerine, uygulamalarına hiç itibar etmediğimiz, katılmadığımız cumhurbaşkanları, başbakanlar gelip geçmiştir ancak hiçbir zaman onlar için
“sözde”
ifadesini kullanmayı uygun görmedik.
Çünkü, o makamlar “geleneği”, “devamlılığı” ve ciddiyeti de temin eder, temsil eder. Ne Süleyman Demirel için ne Ahmet Necdet Sezer için tutup da “sözde cumhurbaşkanı” ifadesini kullanma hadsizliği içine düşmedik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan için, “sözde cumhurbaşkanı” diyen siyasetin az rastlanır figürü, 2015’teki “diktatör bozuntusu” ifadesinden sonra baltayı bir kez daha taşa vurmuştur.

Peki utanır mı? Sıkılır mı? Özür diler mi? Ya da kastımı aştım der mi?

Hayır!

Çünkü, Kılıçdaroğlu göreve geldiği günden bu yana siyaseti ifsat etmektedir. Ve sınır tanımamaktadır.

***

Bu köşeyi takip edenler
“Kılıçdaroğlu yalancının tekidir, nokta”
başlıklı yazımızı hatırlayacaktır.

O yazı nedeniyle Sayın Kılıçdaroğlu bizi mahkemeye vermişti.

Takipsizlik kararında aynen şöyle yazmaktadır:

“Müşteki vekili tarafından Cumhuriyet Başsavcılığımıza yapılan suç duyurusunda şüphelinin Yeni Şafak gazetesi ve internet sitesinde yayınlanan ‘Kılıçdaroğlu yalancının tekidir, nokta’ başlıklı köşe yazısında müvekkiline hakaret ettiğini, bu nedenle şikayetçi olduklarını beyan etmiş ise de, Bir habere (…) konu olan kişiler bakımından rahatsız edici bulunması suç olarak nitelendirilmesi için tek başına yeterli bir sebep değildir.

(…)

İzah olunan gerekçeyle
unsurları oluşmayan hakaret suçundan şüpheli hakkında kamu adını KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA (…) KARAR VERİLDİ.”
Kılıçdaroğlu yalan, haddi aşan sözler ve fiiller ile Türk siyasetini ifsat ettiğini bir kez daha söyleyelim ve bitirelim.
#CHP
#Kılıçdaroğlu