Ankara’nın 4 gündemi: Güvenli bölge, İdlip, yeni partiler, Ak Parti’de değişim

04:001/09/2019, Pazar
G: 1/09/2019, Pazar
Hasan Öztürk

30Ağustos Zafer Bayramı Resepsiyonuiçin cumartesi akşamı Cumhurbaşkanlığı Beştepe Külliyesi’ndeydim.Resepsiyona ilk gidenlerden biriydim ama şaşırtıcı bir şekilde bizden de önce gelenler yabancı misyon şefleriydi. Büyükelçiler, askeri ataşeler, konsoloslar yerli davetlilerden çok önce Beştepe’deki tören alanındaki yerlerini almışlardı. Saat 19.30 sularındaysa Külliye’ninHavuzlu Bahçesi’ninüst kısmıneredeyse tamamen dolmuştu.Resepsiyon ile ilgili rutini gazetemiz Yeni Şafak’tan takip etmişsinizdir.

30
Ağustos Zafer Bayramı Resepsiyonu
için cumartesi akşamı Cumhurbaşkanlığı Beştepe Külliyesi’ndeydim.
Resepsiyona ilk gidenlerden biriydim ama şaşırtıcı bir şekilde bizden de önce gelenler yabancı misyon şefleriydi. Büyükelçiler, askeri ataşeler, konsoloslar yerli davetlilerden çok önce Beştepe’deki tören alanındaki yerlerini almışlardı. Saat 19.30 sularındaysa Külliye’nin
Havuzlu Bahçesi
’ninüst kısmıneredeyse tamamen dolmuştu.


Resepsiyon ile ilgili rutini gazetemiz Yeni Şafak’tan takip etmişsinizdir. Ben sizlere orada görüştüğüm, konuştuğum, kulak kabarttığım hükümet ve devlet adamlarımızdan aldığım bilgileri aktarmak istiyorum.

AKAR: AMERİKA İLE KARŞILIKLI
PARMAK ISIRIYORUZ
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar
ile görüşme fırsatımız oldu. Sayın Akar’a Suriye’de Fırat’ın doğusunda Amerika ile atılan adımı sorduk.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın bir cümlesi var ki bu konuda daha önce yaptığı eleştiri ve yorumlarımızın haklılığını teyit eder türdendi.

Akar, Amerikalılarla hala masada olunduğunu. Müzakerenin devam ettiğini ve nihai bir kararın söz konusu olmadığını söyledi.
Hatta sözünün bir yerinde,
“Karşılıklı parmak ısırıyoruz. Mümbiç’i her defasında hatırlatıyoruz. Müzakere sürüyor”
dedi.
Parmak ısırma yarışması

*Parmak ısırma yarışmasını hatırlatmak isterim. İki rakip karşılıklı oturursunuz. Ve karşınızdaki kişinin işaret parmağını ısırmaya başlarsınız. Karşılıklı ısırma devam ederken kim acıya dayanıklıysa o, yarışmayı kazanır. Şöyle ki, işaret parmağınız karışınızdaki rakibinizin ağızında dişlerinin arasındayken aynı anda siz de rakibinizin işaret parmağını ısırmayı sürdürürsünüz. Şayet acıya dayanıklıysanız ısırmaya davam edersiniz. Kim acıya dayanamayarak bağırıp feryat ederse rakibinin parmağını bırakmış olur ve yarışmayı kaybeder. Hem de kendi parmağını rakibinin dişleri arasında bırakarak, acı çekmeye devam ederek….

Hulusi Akar’ın parmak ısırma yarışmasını hatırlatması bu anlamda çok değerli. Amerika ile Türkiye şu anda birbirinin parmağını “acıtarak” ısırıyor. Bakalım acıya kim dayanabilecek.

Fırat’ın doğusunda Suriye’nin kuzeyinde YPG-PKK terör koridorunun çökertilmesi ve güvenli bölgenin inşası için Amerika ile atılan adımın aslında nihayete ermiş “tam bir mutabakat” ile değil, devam eden süreç ile takip edilmesi gerektiğini bir kez daha anlamış olduk.

“Çekçi Güç” gibi bir mekanizmanın olmaması içinse Türk tarafının daha dikkatli davrandığını birinci muhatabından duymuş olduk.

İDLİP’İN SONU GROZNİ GİBİ OLMASIN

Suriye’nin kuzeyinde sadece Fırat’ın doğusu yok elbette. İdlip diye devasa trajik, dramatik bir problem alanı da aynı bölgede. İdlip’te rejimin son aylardaki katliamı Sayın Erdoğan’ın Moskova ziyaretinden sonra duraklamış görünüyor. Bir ateşkes süreci yaşanıyor.

Ancak resepsiyonda görüştüğüm önemli sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden edindiğim izlenim İdlip’teki asıl trajedinin önümüzdeki günlerde yaşanacağı.

Muhataplarımdan biri aynen şöyle bir cümle kurdu.
“İdlip’i tıpkı Çeçenistan’ın başkenti Grozni gibi yapacaklar.”
Hatırlarsanız İkinci Çeçen Savaşı olarak bilinen savaşta
Rusya 199/2003 yılları arasında Grozni’de taş üstünde taş bırakmamıştı
. Çoğu sivil 50 bin Çeçen o savaşta hayatını kaybetmişti. Neticede Çeçenistan Rusya’ya teslim olmuştu.

Suriye rejiminin de İdlip’teki nihai hedefinin Grozni gibi olduğu söyleniyor. Böyle bir müdahalenin çok kanlı, çok dramatik olacağı muhakkak. Aynı zamanda Türkiye’ye ve bölgeye de ağır yansımaları olacak. Zaten önceki gün Suriye-Türkiye sınırındaki nümayişe bakıldığında nelerin olabileceğini az çok tahmin edebiliyoruz.

“PKK KIŞ KONUŞLANMASINA GEÇEMEYECEK”
Resepsiyonda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile de görüşme imkanı bulduk. Soylu’ya terörle mücadeleyle ilgili sorularımız oldu.
Bakan Soylu, kış gelmeden PKK terör örgütünün sınır içindekilerine yönelik çok ağır darbe vuracaklarını söylüyor.
Bir de
, “Kış konuşlanmasına müsaade etmeyeceğiz”
diyor. Hatırlarsanız, “
Terörü kaynağında kurutma
” konsepti kapsamında 15 Temmuz 2016’dan bu yana polis, jandarma, asker ve koruculardan oluşan güvenlik güçlerimiz PKK terör örgütüne ne yazın ne kışın nefes aldırmadı. Bu bağlamda
son bahar bitmeden sınırlarımız içindeki PKK’lı terörist sayısının 500’ler seviyesine ineceğini söylersek abartmış olmayız. Bir de terörle mücadele bu şekliyle sürdürülürse elinde silah bulunan teröristlerin kışın konuşlanabileceği ne bir mağara ne bir mezra kalacak.
YENİ PARTİLER İÇİN İHTİYATLI BEKLEYİŞ

Resepsiyonda eski ve yeni bakanlar, milletvekilleri ve bürokratlarla da görüşme şansım oldu.

Siyasetin son baharda hareketleneceğini biliyoruz. Ak Parti’den kopanların kurması muhtemel 2 partiyle ilgili kim ne düşünüyor sorusunun peşine de düştük.

Ak Parti’de yaşanması muhtemel değişimle ilgili fikirleri dinledik.

Edindiğim izlenim şu:

Sayın Babacan ve Gül’ün kurmayı düşündükleri partilerle ilgili siyasetçiler ihtiyatlı bir yaklaşım içerisinde. Kimilerindeyse “Bu işten bir şey çıkmaz” havası hakim.
AK PARTİ’DE DEĞİŞİM BEKLENTİSİ YA DA ÇEKİNCELER

Ancak iş Ak Parti’deki değişim meselesine gelince durum biraz farklı.

Kime kulak kabarttımsa,
“Bu iş böyle devam etmez”
demeye gelen cümleler kuruyor.
Herkesin gözü kulağı Cumhurbaşkanı Erdoğan’da. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sonbaharın hemen başında atacağı adımlar merakla bekleniyor.
Hem kabinede hem partide değişim beklentisi yüksek.

Ne var ki çok önemli eski bir bakanın söylediği şu cümle de hiç yabana atılır türden değil:

“Ak Parti’nin değişiminden maksat kökü olmayan, geçmişi olmayan kadroların iş başına gelmesiyse bu, ne parti için ne memleket için hayırlı olur!”
Anladığım kadarıyla, “dava” denilen olgunun Ak Parti’nin eski ve yeni kadroları açısından tartışılmaya ihtiyacı var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dava adamlığına” yaptığı vurguyu ve “birlik olma” fikriyatını öne çıkardığı konuşmaları Ak Partililerin tekrar tekrar dinlemesi gerek.

Resepsiyondan bende kalanlar bunlar.

#AK Parti
#Zafer Bayramı
#ABD
#İdlib
#PKK