Anasırı İslam’ın Türkçesi, “Kürtlerin devleti Türkiye’dir”

04:005/06/2018, Salı
G: 5/06/2018, Salı
Hasan Öztürk

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda tebaası ya da milleti veya halkı olarak “Anasırı İslam” kabul edilmişti. Yani Müslüman tebaa Türkiye Cumhuriyeti’nin ana unsuruydu. Diğer dini gruplara mensuplar ise azınlıklar olarak kabul edildi.Bu nedenle örneğin mübadelede Türkçe konuşan binlerce Rum, Yunanistan’a gönderildi. Buna mukabil bir kelime bile Türkçe bilmeyen Kürtler Türkiye Cumhuriyeti’nin asli unsuru olarak kabul gördü.Bugün Anasırı İslam’ın Türkçesi, “Kimse Kürtlere devlet aramasın. Kürtlerin

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda tebaası ya da milleti veya halkı olarak “Anasırı İslam” kabul edilmişti. Yani Müslüman tebaa Türkiye Cumhuriyeti’nin ana unsuruydu. Diğer dini gruplara mensuplar ise azınlıklar olarak kabul edildi.



Bu nedenle örneğin mübadelede Türkçe konuşan binlerce Rum, Yunanistan’a gönderildi. Buna mukabil bir kelime bile Türkçe bilmeyen Kürtler Türkiye Cumhuriyeti’nin asli unsuru olarak kabul gördü.

Bugün Anasırı İslam’ın Türkçesi, “Kimse Kürtlere devlet aramasın. Kürtlerin devleti Türkiye’dir” cümlesidir.

Bu cümle önceki gün Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda ellerinden ay yıldızlı al bayrağı dalgalandıran binlerce Kürt’e, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından söylendi.

Bayrağımız birliğimizin sembolü olduğuna göre, Türk bayrağını dalgalandıran binlerce Kürt, Türkiye’de birlik içinde yaşama konusunda irade beyan etmiştir.

Buna mukabele eden Cumhurbaşkanı Erdoğan da Kürtler üzerinden Türkiye’yi bölüp, parçalamak isteyenlere karşı meydan okumuştur.

“Kimse Kürtlere devlet aramasın. Kürtlerin devleti Türkiye Cumhuriyeti’dir” diyerek.

“Anasırı İslam” yani Müslüman tebaa Türkiye’nin ana unsurudur. Anasırı İslam’ın en güçlü unsurlarından biri de Kürtlerdir.

Türkiyeli Kürtlerin, devlete ve vatana olan aidiyet duygusu ayrılıkçı terör örgütü PKK ile Kemalizm eliyle sistematik olarak dönüştürülmek istenmişti. Bir dönem, Kürtler ötekileştirmişti.

Bir tarafta “Kürt yoktur” diyen ret ve asimilasyon politikaları, öbür tarafta Marksizm ve ateizm ideolojisiyle köklerinden koparılmak istenen Kürtler.

Sonuçta, daha düne kadar, terör belası yüzünden yitirdiğimiz binlerce insanımız, milyarlarca dolarımız.

Ak Parti ile bu süreç tersine çevrilmek istendi. Ret ve asimilasyon politikaları tarih oldu. Açılım üzerine açılım yapıldı. Kürtlerin devlete ve vatana aidiyetleri pekiştirildi. Kürtlerin kazanımları tahkim edildi. Devlet şapkasını önüne koyup, hatalarından ders çıkardı. Her fırsatta bölge insanının aidiyetini pekiştirmek için adımlar attı.

Ancak PKK terör örgütü, her dönemde başka bir ülkenin kontrolüne geçti. Son dönemde Amerika ve Fransa ile olan ilişki biçimi Suriye’nin kuzeyi üzerinden Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit edecek boyuttaydı. Suriye’nin kuzeyindeki kantonlaşmanın benzerini Türkiye’nin güneyinde de yapmak istediler. Çukur savaşları buydu, Kobani bahanesiyle sokaklara dökülmek buydu. “Şemdinli/Çukurca hattında 400 km karelik alan PKK’nın kontrolünde” gibi açıklamalar buydu. Fırat’ın batısına yönelmek buydu. “YPG Fırat’ın batısına geçecek sen de mal mal bakacaksın” sözleri buydu. Afrin’de tahkimat buydu.

Diyarbakırlıyı, Bingöllüyü, Batmanlıyı, Amerikalının, Fransız’ın eliyle Suriye’deki koridorun bir parçası yapmayı hayal ediyorlardı.

“Kimse Kürtlere devlet aramasın. Kürtlerin devleti Türkiye Cumhuriyeti’dir” cümlesi işte bu organizasyona meydana okumadır.

Diyarbakır İstasyon Meydanı’ndaki Kürtler ellerine aldıkları Türk bayrağı ile meydan okuyanın yanında saf tuttuklarını ilan etmişlerdir.

PKK terör örgütünün, Kürtler üzerindeki vesayeti geriletilmiştir. Ancak sona ermemiştir. 24 Haziran bu vesayetin daha da geriletilmesi için bir fırsattır.

Umarım bu fırsat iyi değerlendirilir.

Anasırı İslam’ın asli unsuru Kürtler, Türkiye’nin de asli unsurudur. Nokta.

  • UBER’e yeşil ışık yok, taksicilere kırmızı ışık çok
  • Son Başbakan Binali Yıldırım Bey ile hafta sonu Boğaz’ı harikulade bir açı ile görün Vahdettin Köşkü’nde iftar etme şansımız oldu.
  • Vahdettin Köşkü’ndeki iftar yemeğinde Binali Bey’e sorularımızı da sorma fırsatı bulduk. Dün gazetelerde ayrıntılarını okudunuz. Ben size yine de sorduğum sorulara Sayın Başbakan’ın verdiği cevapları özetlemek istiyorum.
  • İlk sorum, UBER ile ilgiliydi. UBER’i güvenlik ve rahatlık için tercih ettiğimi, aynı özenin taksicilerde de olması için bir çalışma yapılıp yapılmayacağını sordum.
  • UBER’in Türkiye’de usulsüzlük yaptığını. Haksız kazanç elde ettiğini Türkiye’nin egemen bir ülke olduğunu anlattı Başbakan. Sonuçta, vatandaşların UBER’i neden seçtiğine dair taksicilerin de düşünmesi gerektiğini anlattı. “Taksicilerin hiç mi eksiği yok? Mutlaka var. Onlar da kendilerine çekidüzen verecekler. Niye UBER’i insanlar tercih ediyor, bunun cevabını arayacaklar” dedi.
  • İkinci sorum Kuzey Irak’ta uzun zamandır devam eden sınır ötesi kara harekatına ilişkindi. “Dağın öbür tarafına indik, düzdeyiz. Bu bize Kandil’i getirir mi” diye sordum.
  • Başbakan Binali Yıldırım, 1990’lı yıllardan itibaren Kuzey Irak’ta unsurlarımızın olduğunu hatırlattı. Ancak bu kez tam 11 üssün kurulduğunu anlattı. Kandil’e hava harekatlarıyla müdahale edildiğini ancak önümüzdeki süreçte başka müdahalelerin de olabileceğini söyledi.
  • Doğrudan “Kandil’e operasyon var” demedi.
  • Demesine de gerek yok zaten. Zira Kandil’in şu anda yaşam damarları kesildi. Yolları kapatıldı. Bir tek İran tarafından sızma ve kaçma olabilir onu da muhataplarımızla konuşuyor olmalıyız diye düşünüyorum.
  • Başbakan Binali Yıldırım ile sohbet etmek oldukça keyifli. Zira en gergin konuları bile esprili üslubuyla, sakin mizacıyla konuşabiliyor.
  • Vahdettin Köşk’ündeki iftardan size aktaracaklarım bu kadar.
  • Kalın sağlıcakla.
#Türkiye
#Kürtler
#UBER