2007 yılının 27 Nisan’ından bu yana her yaz türlü türlü meşakkatlerle uğraşıyoruz. Dile kolay 11 yıl olmuş. Her yaz bir şey çıkmış. 367 garabeti, referandumlar, erken seçimler, çukur savaşları, Gezi provokasyonu, cumhurbaşkanlığı seçimleri, darbe teşebbüsleri, hepsi ve tamamı 2007’nin yazından bu yana gündemimizde.
Bu yaza da 24 Haziran erken seçimleri ile “merhaba” dedik..! Ardından yeni hükümet ve yeni hükümet sistemi ile uzun yaz günlerini karşıladık.
Bugünlerde biraz nefes alalım diye düşünürken, yine sıcakların bastırdığı bir anda Amerika’nın bir pastörü bahane ederek üzerimize gelmesiyle irkilip, teyakkuza geçtik.
Trump İzmir’de ev hapsinde tutulan Rahip Brunson üzerinden Türkiye’yi doğrudan tehdit etti. Onu önemli adamlarından biri (Pence) takip etti. Düşünün bir kere bir sıradan rahip ve sıradan bir yargılama nedeniyle koskoca Amerika ve yöneticileri Türkiye ile kötü olmayı göze almış görünüyor.
Zaten absürtlük ve tuhaflık burada. Onun için sıradan bir rahip, olağanüstü anlamlar yüklenen bir figüre dönüştü.
Bir de öğreniyoruz ki Rahip Brunson Evangelist kilisesinin bir üyesiymiş. O zaman klasik mantığımız bizi şu sonuca ulaştırıyor. Demek ki Amerikan iç siyasetinde zorda kalan ya da safları daha da sıkılaştırmak isteyen Trump, onu iktidara taşıyan Evangelistlere göz kırpıyor. (Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan yasayı onaylamak da Kudüs’teki Amerikan Büyükelçiliği’nin açılışına kızını ve damadını göndermesi de aynı maksada hizmet içindi.)
Gerçekten de bu yaz günleri geçtiğinde Amerika’da Kasım ayında kısmi seçim var ve bu seçimde Trump Evangelistlerin desteğine ihtiyaç duyuyor.
6 Kasım 2018’de yapılacak Kongre ara seçimleri, hem ABD Kongresi hem de Donald Trump yönetimi açısından hayati önem taşıyor.
Ara seçimlerde 435 sandalyeli Temsilciler Meclisi’nin tamamı, 100 sandalyeli Senato’nun ise üçte biri (33) yenilenecek. Şu anda her iki kanatta da üstünlüğü elinde bulunduran Cumhuriyetçilerin temel amacı bu üstünlüklerini sürdürmek. Dahası Trump, Cumhuriyetçiler arasındaki çatışmadan kendi adına zaferle çıkmak istiyor.
O zaman şunu söylemek gerekiyor. Her siyasetçinin siyasi manevralar yapmasını anlayabiliriz. Destekçilerini ya da desteğine muhtaç olduklarını domine etmek için türlü türlü manevralar yapabilir. Ahlaki olmak kaydıyla...
Ancak bu kadar “bayağı” bir dil ve üslupla egemen bir devleti tehdit etme cüretini gösteren bir Trump ve avanesi var karşımızda.
O halde bize düşen, “hadi oradan” demektir. Ve hakkımızı sonuna kadar savunmaktır.
Burada iktidar kadar muhalefetin de... Burada siyasetçiler kadar bu memleketin her bir evladının da Trump ve güncel Amerikan politikalarına karşı sesini yükseltmesi gerekir.
Dedim ya, yaz günlerimiz hep daha sıcak ve hararetli geçiyor. Ama geçiyor. Hem de her kriz zorluklarla atlatıldığında Türkiye daha güçlü oluyor. Türkiye daha büyüyor.
Amerika’nın dünya ile savaşı bugün çok daha belirginleşti. Amerika sadece Türkiye ile değil dünyanın bir çok ülkesiyle sorunlar yaşıyor. Amerikan hegemonyasının sarsılması onları hayli germiş görünüyor. Bazen iktidarları alaşağı etmek istiyor eline yüzüne bulaştırıyor. Bazen ekonomik ve askeri tehditlerle teslim almaya kalkışıyor. Müdahale ettiği coğrafyaları kan gölüne çeviriyor. İnsanları evlerinden barklarından ediyor.
Türkiye’yi FETÖ eliyle teslim almak istedi, beceremedi. PKK eliyle teslim almak istedi beceremedi. PYD/YPG-PKK eliyle kuşatmak istedi, beceremedi. Ekonomik saldırılarla diz çökertmek istedi beceremedi.
Ak Parti’yi içeriden teslim almak istedi, beceremedi. Muhalefeti dizayn yoluyla siyaseti teslim almak istedi, beceremedi.
Beceriksizliklerinin faturasını da yine bize kesmeye kalkıştı onu da beceremedi. Şu anda Türkiye’de Amerikan karşıtlığının son yılların en üst seviyesinde olmasının nedeni de budur. Milletimiz olup bitenin farkındadır.
Yaz sıcak geçiyor. Geçecek de... İnanıyorum ki Amerika bu kez başka bir bahaneyle tehdit ettiği Türkiye’nin egemenlik hakları konusunda gereken dersi alacaktır.
Tarihimiz bu tür testlerde bu milletin ve devletin nasıl başarıyla geçtiğinin bir çok örneğiyle doludur.
Daha geçtiğimiz hafta Kıbrır Barış Harekatı’nın (1974) yıl dönümüydü mesela... Temmuz’un ortasında onca imkansızlıklara rağmen Mehmetçik Beşparmak Dağları’na paraşütle indiğinde Amerika ve avanesi “ne oluyoruz” şaşkınlığı içindeydi.
Türkiye eskisinden daha güçlü. Daha bağımsız. Daha operasyonal bir güç.
Onun için sıcak yaz günlerinden sonra daha güzel günler bizi bekliyor olacak.
İnancımız tamdır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.