Amerika Türkiye yerine FETÖ’yü tercih etti

04:0010/10/2017, Salı
G: 18/09/2019, Çarşamba
Hasan Öztürk

Farkında mısınız? 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan iç işgal ve darbe girişiminin arkasındakikaranlık alan aydınlandıkça Amerika’nın Türkiye’ye karşı tavrı çirkefleşiyor!15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından bir şehir efsanesi zannedilen ve kulaktan kulağa yayılan cümle şuydu,“Darbeye katılan Amerikan ajanlarının bir kısmı şu anda gözaltında ya da tutuklu!”O gün bir şehir efsanesi zannedilen meselenin bugün gerçek olduğunu ayan beyan görüyoruz. Bakınız, İzmir’de tutuklanan papaz ve geçen hafta

Farkında mısınız? 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan iç işgal ve darbe girişiminin arkasındaki
karanlık alan aydınlandıkça Amerika’nın Türkiye’ye karşı tavrı çirkefleşiyor!
15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından bir şehir efsanesi zannedilen ve kulaktan kulağa yayılan cümle şuydu,
“Darbeye katılan Amerikan ajanlarının bir kısmı şu anda gözaltında ya da tutuklu!”
O gün bir şehir efsanesi zannedilen meselenin bugün gerçek olduğunu ayan beyan görüyoruz. Bakınız, İzmir’de tutuklanan papaz ve geçen hafta Amerikan konsolosluğundaki görevlinin (ajanın) tutuklanması!

Kim bilir daha bilmediğimiz kimler var?

***

15 Temmuz ile Amerika’yı ilişkilendirirken sadece FETÖ elebaşının Pensilvanya’da bulunuyor olması elbette yeterli değildi. Yine birçok FETÖ’cünün Amerika’ya kaçmış olması da izaha yeterli değildi.

“Üst akıl”
kavramının nasıl ortaya çıktığını bilenler de hatırlayacaktır; tevil yoluna gidilmişti...
Amerika müttefikimizdir. Tamam. Ancak Amerikan yönetiminin en azından bir kanadı Türkiye konusunda “dayatmacı”dır..! Türkiye’nin teslim alınması hatta parçalanması konusunda bir çabanın içindedir.

***

Bağımsızlığın bedeli ağır olur. 1923’te cumhuriyeti ilan ettiğimizde Trablusgarp ile başlayan, Balkan Savaşlarıyla devam eden daha sonra Çanakkale ve Birinci Dünya Savaşı ve nihayetinde Kurtuluş Savaşı ile neticelenen bir sürçte ödediğimiz faturayı hatırlamak gerekir.

Yine, oluşturulan “müstemleke kafalı” aydın sınıfı ile “Mücadele etme, teslim ol!” zihniyeti yerleşik hale getirilerek bu millete ağır fatura ödetildi.

En sonuncu ağır fatura ise gelecek neslimiz oldu. FETÖ üzerinden neslimizi çaldılar. O neslimiz ki gelecekte Türkiye’yi yönetecek kadrolardan, en önemli bürokratlardan, bilim adamlarından oluşuyordu. Üst akıl FETÖ eliyle neslimizi çaldı.

Hepsini tasfiye etmek zorundayız ki… Hepsinin boğazına ilmek geçirip boğmalıyız ki (fiziki bir şeyden bahsetmiyorum) bekamızı devam ettirebilelim.

Ne hüzün!

Çok önemli bakanlardan bir tanesinden duymuştum ilk kez. Diyordu ki, “Dünyanın 160 ülkesinde örgütlenmek. Bunca istihbaratçıyı yetiştirmek. Bunca organizasyonun altından kalmak. Salya sümük ilkokul mezunu bir meczubun yapabileceği şeyler değildir.”

FETÖ’nün arkasında mutlaka uluslararası bir güç var ve biz o gücü biliyoruz artık. Bu güç Türkiye İdlip’e girdiği için oyunu bozulan Amerika’dır. Yine bu güç, hem FETÖ’cü hem Amerikan konsolosluğu çalışanı olan ajanın tutuklanmasını bahane edip Türkiye’yi
“vize sopası”
yla vurmak isteyendir.

Türkiye, müttefiki Amerika tarafından tehdit edilmektedir. Bu tehdidin boyutu, Türkiye’nin bütünlüğüne uzanmıştır. Amerika Türkiye Cumhuriyeti yerine bir terör örgütü olan FETÖ’yü kendisine partner seçmiştir.

Türkiye’nin tehdidi bertaraf etmek için yaptığı hamlelerin tamamı meşrudur. Bu hamleleri salt Rusyacılıkla, Avrasyacılıkla tanımlamak doğru değildir.

  • İdlib’de Amerikan oyunu bozuluyor
  • İdlib operasyonu ile Türkiye’nin neyi amaçladığını tartışmaya devam edelim. İdlib’e bir şekliyle mutlaka müdahale edilecekti. Ancak müdahaleyi kimin yapacağı ve müdahale sonrasında kimin zarar kimin fayda sağlayacağı konusunda Türkiye’nin 2016’dan bu yana düşüncesi netti.
  • El Kaide uzantısı terör grupları bahane edilerek Amerika’nın İdlib’e havadan müdahalesi ve ardından kara gücü olarak gördüğü PKK/PYD unsurlarını devreye sokması Türkiye’nin çıkarlarıyla örtüşmüyordu.
  • Çünkü, Türkiye’nin güneyini tehdit eden koridorun en batısındaki Afrin’de Amerikalılar tarafından silah ve mühimmat ile tahkim edilmiş PKK/PYD unsurları vardı. O unsurların İdlib’e girmesi, Amerika’nın da havadan vurması durumunda 2 milyona yakın insanın sınırımıza yığılması kaçınılmazdı. O insan selinin içinde masumların yanında ne kadar terör örgütü militanının da olabileceğini kestirmek güçtü. Yine hiçbir terör unsurunun sınırımızdan içeriye girmesine müsaade etmesek bile gelenlerin Türkiye’ye nasıl bir yükünün olacağını tahmin etmek zor değil sanırım.
  • Durumun ne olduğunu önceki gün Cumhurbaşkanımız özekle söyledi: “Biz Suriye’ye gitmeyince Suriye bize geliyor!”
  • Suriye’de ne varsa içimize akıyor. Suriye’deki istikrarsızlık eğer biz oraya müdahale etmezsek eninde sonunda bize de musallat olacak. O yüzden son yazının son bölümünde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın “Tüm çabamız şeytanları sınırımızın öbür tarafından tutmak” cümlesini aktardım.
  • Amerika’nın Suriye’nin kuzeyinde kurmak istediği terör koridorunun batıdaki son halkası Afrin.
  • Şayet Türkiye değil de Amerika İdlib’e müdahale etmiş olsaydı, terör koridoru tamamlanmış olacaktı.
  • Türkiye’nin Rusya ve İran ile doğrudan Rusya ve İran üzerinden de dolaylı olarak Suriye ile bir zeminde buluşması “garantörlük” gibi çok stratejik bir misyonu elde etmesini sağladı. Suriye’deki çatışmasızlık alanlarının tahkimi için garantör olan Türkiye, İdlib’e müdahale ederek hem Suriye’deki dramı önleme çabasında hem bekasını tehdit eden terör koridorunu tarihe gömmek üzere.
#Türkiye
#ABD
#FETÖ
#İdlib