Ağustos ayı bizim için zafer ayıdır

04:0028/08/2020, Cuma
G: 27/08/2020, Perşembe
Hasan Öztürk

Sıcaktır. Çetindir. Güçtür. Lakin Ağustos ayı bizim için zafer ayıdır. Büyük Taarruz’dan, Malazgirt’e, Kıbrıs’ın fethinden Mohaç’a, Belgrad’ın fethine, Çaldıran’a, Mercidabık’a kadar Türk tarihi Ağustos ayında zaferlerle doludur.1071 Malazgirt Zaferi’nin yıl dönümü olan 26 Ağustos 1922’de Mustafa Kemal’in Büyük Taarruz’u başlatması gibi… 24 Ağustos 2016’da Mercidabık Zaferi’nin yıl dönümünde Türk Silahlı Kuvvetleri DEAŞ belasını bertaraf etmek için Fırat Kalkanı Harekatı’nı başlatmıştır.Kıbrıs’ın

Sıcaktır. Çetindir. Güçtür. Lakin Ağustos ayı bizim için zafer ayıdır. Büyük Taarruz’dan, Malazgirt’e, Kıbrıs’ın fethinden Mohaç’a, Belgrad’ın fethine, Çaldıran’a, Mercidabık’a kadar Türk tarihi Ağustos ayında zaferlerle doludur.

1071 Malazgirt Zaferi’nin yıl dönümü olan 26 Ağustos 1922’de Mustafa Kemal’in Büyük Taarruz’u başlatması gibi… 24 Ağustos 2016’da Mercidabık Zaferi’nin yıl dönümünde Türk Silahlı Kuvvetleri DEAŞ belasını bertaraf etmek için Fırat Kalkanı Harekatı’nı başlatmıştır.

Kıbrıs’ın fethi de Ağustos’ta, Kıbrıs Barış Harekatı da Ağustos’tadır.

Ağustos ayı sıcaktır. Çetindir. Güçtür. Lakin bizim için zafer ayıdır.

Malazgirt ile Bilad-ı Rum’un (Anadolu) kapısını açan ceddimiz, Mercidabık ile Bilad-ı Şam’ın (Suriye) kapılarını açmıştı.

Yine bir Ağustos ayında 1571’de Doğu Akdeniz’in kilidi Gazimagusa düşmüş Kıbrıs fethedilmiştir.

26 Ağustos 1922’de de Anadolu’nun çekilebileceğimiz son sınır, son kale olduğu ve ilelebet Türk vatanı olarak kalacağı cümle aleme ilan edilmiştir. 30 Ağustos’ta zafere ulaşılmıştır.

Bu örnekleri neden verdiğime gelecek olursak.

BİZ MEFKUREMİZDEN VAZGEÇMEDİK

Türkiye şu anda Doğu Akdeniz’de Suriye’nin kuzeyinde, Libya’da çetin bir mücadele veriyor.

Amerika’dan Fransa’ya, Rusya’ya kadar kim varsa karşımıza dikiliyor. Yunanistan piyonunu önümüze atıyorlar. Tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi.

Birleşik Arap Emirlikleri gibi taşeronları üzerimize salıyorlar, tıpkı 100 yıl önce Hicaz’da olduğu gibi..

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki Amerika eliyle oluşturulmak istenen fiili duruma da tepkisi aynı, Libya’daki darbecilerin meşru hükümete karşı giriştiği saldırılara verdiği tepki de.

Doğu Akdeniz’deki haklarımızın gasp edilmeye çalışılmasını “ölüm kalım” meselesi olarak görüyoruz.

Çünkü öyle. Şayet Doğu Akdeniz’deki haklarımızı savunamazsak yarın Anadolu’yu da savunamayız. Emperyalistlerin geçmişte bize dayattıkları Sevr’i tekrar diriltilme gayretleri yeniden neşet etmiş farkında mısınız?

Kaderin cilvesine bakın ki Sevr’in imzalanma ayı da Ağustos’tur. Ama unutmayın, 10 Ağustos’ta 1920’de Sevr’i imzalayanlar 19 Ağustos 1920’de Meclis tarafından vatan haini ilan edilmiştir.

Sevr, büyük direncimizin sonucu tarihin tozlu raflarında uygulanamadan öylece kala kaldı. Anlaşılan bugünlerde denizde ve karada karşımıza çıkanlar Sevr’i bir kez daha masaya indirme derdinde.

Ve biz bu oyunu çoktan gördüğümüz için Libya’dan Kıbrıs’a, Suriye’den Kuzey Irak’a kadar tüm sorunlu alanlarda “caydırıcı”, “zorlayıcı” güç olarak askerimiz ile varız.

Bugün işte Türkiye, Sevr’i tekrar tozlu raftan indirip önümüze koymak isteyenlere karşı “ölümüne” mücadele veriyor.

Malazgirt Zaferi’nin yıl dönümünde Malazgirt Ovası’ndan piyon olarak önümüze atılan Yunanistan’a ve arkasındaki güçlere “Gereği neyse yaparız, bedelini de öderiz” diyerek meydan okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrı kararlılığımızın göstergesidir.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başı olarak Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın dünkü Anadolu Ajansı Editör Masası’nda yaptığı açıklamalar bunun göstergesidir.

Ağustos ayı sıcaktır, meşakkatlidir ne ki bizim için zafer ayıdır.

İnşallah Doğu Akdeniz’de de zafer yakındır.

Binlerce yılı inkar eden köksüzlere inat

Tarih yürüyüşünü 1919’dan başlatanlar var çok ilginç.

Sanki binlerce yıllık Türk tarihi...

1000 yıllık Müslüman Anadolu tarihi...

1200 yıllık Müslüman Türk tarihi yokmuş gibi.

Ve sanki köksüz, yeni yetme, cılız 100 yıllık tarihi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin yegane sahibi gibi bakıyorlar meseleye.

Kendilerini köksüz, tarihsiz, görebilirler.

Lakin gerçek bu değil!

Gerçek şu: 30 Ağustos 1922’deki büyük zaferin ilk emri 26 Ağustos 1922’de verildi. Çünkü o emri o gün veren Gazi Mustafa Kemal, ceddinin izinden yürüdüğünün farkındaydı. Alparslan’ın mirasçısı olduğunun farkındaydı.

851 yıl önce 26 Ağustos 1071 günü Anadolu kapısını bize ardına kadar açan Sultan Alparslan’ın Malazgirt ovasında ordusuna verdiği emir ile 851 yıl sonra Anadolu’yu düşman işgalinden kurtarmak için Mustafa Kemal’in verdiği emir aynıdır.

26 Ağustos 1071 de...

30 Ağustos 1922 de... Bir milletin tarih yürüyüşünde birbirinden ayrılmayacak mihenk taşlarındandır.

İkisi de büyük bir zaferdir.

Bu vesile ile bize zaferler armağan eden cümle ceddimizi hayırla yad ediyorum.

#Malazgirt
#Anadolu
#Türk
#Tarih