Af tartışmasına katkı… Cezaların caydırıcı olması için bir adım atalım

04:0030/09/2018, الأحد
G: 30/09/2018, الأحد
Hasan Öztürk

Bir af tartışmasıdır gidiyor. MHP’nin verdiği teklif üzerine siyasi parti temsilcileri konuşuyor. Yakında Meclis’te de konuşacaklar.Bir af tartışmasının ötesine geçebilir miyiz diye düşünüyorum.Şöyle ki:Tamam! Kader mahkumları, mapus damında çürümesin. Tamam, bazı suçlarda indirim yapılsın, filan.Anlıyorum…Anladım da..! Yine de size af tartışmalarının içinde bir cüz olarak yepyeni bir tartışma açmak istiyorum.Cüz: Ceza artırımı..!“Ne yani şimdi, biz af ile tutuklu ve hükümlülerin cezalarında indirime

Bir af tartışmasıdır gidiyor. MHP’nin verdiği teklif üzerine siyasi parti temsilcileri konuşuyor. Yakında Meclis’te de konuşacaklar.

Bir af tartışmasının ötesine geçebilir miyiz diye düşünüyorum.



Şöyle ki:

Tamam! Kader mahkumları, mapus damında çürümesin. Tamam, bazı suçlarda indirim yapılsın, filan.

Anlıyorum…

Anladım da..! Yine de size af tartışmalarının içinde bir cüz olarak yepyeni bir tartışma açmak istiyorum.

Cüz: Ceza artırımı..!

“Ne yani şimdi, biz af ile tutuklu ve hükümlülerin cezalarında indirime gidilsin derken sen nasıl olur da cezalarda artırıma gitmeyi tartışmamızı beklersin” diyenlerinizi duyar gibiyim.

Ama az biraz sabredin ve lütfen sonuna kadar bekleyin.

KAPKAÇ, GASP KAPSAMINA GİRİNCE BIÇAK GİBİ KESİLMEDİ Mİ?

Çok basit bir örneğim var.

İstanbul’da bundan 10-15 yıl önce her gün onlarca kapkaç vakası, her gün o kapkaç sırasında darp edilen kadınlar, gençler, yaşlılar vakası vardı hatırladınız mı?

Öyle bir hal almıştı ki Beşiktaş’taki bir trafik lambasında kırmızı yandığında durmak istemeyen sürücüler…

Dolapdere’den geçmek istemeyen insanlar…

Şehremini’nde dolaşmak istemeyen gençlerden söz ediyorduk.

Çünkü, daha çok Esenler, Bağcılar, Arnavutköy gibi ilçelerin varoşlarında bekar evlerinde öbeklenmiş çoğu Doğu ve Güneydoğu’dan gelmiş çocuk yaştaki gençleri kullanan çeteler, İstanbul’da kapkaç borsası kurmuştu.

Çünkü, yakalanan gençler kapkaç suçu nedeniyle ya tutuksuz yargılanıyorlar ve küçük cezalar alıyorlardı. Suçüstü yakalansalar ve tutuklansalar bile ilk duruşmada tahliye ediliyorlardı.

Onlarca olay onlarca örnek var.

KAPKAÇÇI, GASPÇI SAYILMADAN ÖNCE, “YAPTIM, YİNE YAPARIM” DİYE NARA ATIYORDU!

Birini nakledeyim sadece. O dönemde, kapkaça uğrayan bir genç, karakolda teşhis etti bir kapkaççıyı. Karakoldan savcılığa gidildi. Savcılık sorgusunda yüzleştirildi. Genç yine teşhis etti kapkaççıyı. Kapkaççıyı savcı salıverdi. Mahkeme koridorundan başlayarak, çıkış kapısına kadar kapkaççı, kapkaça uğrayan mağdurun ve ailesinin de duyacağı şekilde şöyle bağırıyordu, “Yaptım ulan yaptım. Yine yapacağım. Kim beni engelleyebilir. İşte çıktım gidiyorum. Siz düşünün!”

Bu ve buna benzer vakalar çok fazlaydı. Sonunda 10 ay gibi komik bir ceza ve 90 günlük yatarı olan kapkaç cezası 36 yıl hüküm ve 12 yıl yatarı olan gasp cezası kapsamına alındı.

Bingo!

Kapkaç bıçak gibi kesildi.

Bakın o yasal boşlukların olduğu dönemde kapkaççılık yapan, daha sonra gasp kapsamına alındıktan sonra bir daha bu işlere bulaşmayan eski bir kapkaççı bakın neler söylemiş cezanın caydırıcılığıyla ilgili:

“(..) Yakalandığımızda ceza almıyoruz. Ben birkaç sefer yakalandım. Karakolda üç tokat geri salıyorlardı. (Kapkaç gaspa dahil edilmeden öncesi için)

(…) (Gasp kapsamına alındıktan sonra) Eskisi gibi iki tokat atıp salmıyorlardı artık. Birçok arkadaşımıza 15 yıl kitlediler. Gasp dediğin zaman orada bi duracaksın zaten, hiç şakası olmaz.” (08.09.2014 Birgün gazetesi)

Yasada yapılan bir küçük değişiklik ile adi bir hırsızlık gibi görünen olay nitelikli bir suça dönüştü gasp kapsamına alındı ve İstanbul’daki kapkaç çeteleri çökertildi.

Bu örnek bile bize, cezanın caydırıcılığının toplumsal hayatta huzurumuza verdiği katkıya örnektir.

Af tartışmaları sırasında, cezaların caydırıcılığı konusunda da bir tartışma başlatabilmeliyiz

Kabahatler kanunundan tutun da trafik cezalarına kadar caydırıcı cezalar getirmenin yollarını bulmalıyız.

Toplumun her kesimini ilgilendiren, ağır suçlara verilen komik cezalara kadar ceza yasalarımızı güncelleye biliriz.

Caydırıcı cezaların hem milleti, hem çevreyi hem bireyi koruyacağına inanıyorum.

Yoksa, “3 ay yatarım yine yaparım” diyenlerle, cinayet işleyip cezaevine giren sonra çıkıp tekrar cinayet işleyenlerle birlikte yaşamak zorunda kalırız.

Sahi bir de idam meselemiz vardı ne oldu?

Siz ne düşünüyorsunuz?

  • İsyan ediyorum! Ezanları selâları okuyanları darp edenler elini kolunu sallayarak aramızda dolaşacak
  • Yazmasam kendimi inkâr ederim endişesine kapıldım, bir an.
  • 15 Temmuz gecesi sadece elindeki silah ile millete kurşun sıkanlar mı darbecidir? Selâ ve ezan okuyan din görevlilerini darp edenler de darbeci kategorisine girmez mi?
  • Bu soruya cevabımı vermeden önce dün Yeni Şafak’ta “15 Temmuz’da imamları darp edenlere ceza yok” üst başlığı altında “Bir ödül eksik!” başlığıyla yayınlanan haberi hatırlatmak isterim.
  • Haber, FETÖ’cü alçaklar tarafından darbe girişiminde bulunulduğu gece bizim Ülke tv’den yaptığımız çağrılara kulak veren din görevlilerinin ezan ve selâ okumasını hazmedemeyen “alçakların” salıverilmesine ilişkin.
  • Habere göre, İzmir, Bursa ve Tekirdağ’da sonuçlanan davalarda darbe destekçileri bir bir salıverilmiş. Şartlı tahliye, beraat ve para cezası ile serbest kalan darbe yandaşlarına karşın din görevlileri bu duruma isyan var.
  • Bu kararlara, sadece o gün ezan ve selâ okuduğu için darp edilen din görevlileri değil hepimizin isyan etmesi gerekmiyor mu?
  • Zira 15 Temmuz darbe ve iç işgal girişiminin kırılma noktalarından biri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüntülü cep telefonu konuşmasıyla, “Milletimi meydanlara davet ediyorum. Ölümüne ölümüne…” açıklamasıysa bir diğeri bütün camilerden, minarelerden ezan ve selâların okunması hadisesidir.
  • O ezanları, selâları okuyan din görevlileri en az meydanlara, caddelere çıkıp tankları çıplak elleriyle durduran vatan evlatları kadar darbeye direnmişlerdir, onlar gibi kahramandır.
  • Hatırlarsanız şu anda kaçak bir FETÖ’cü darbeden önce çıktığı bir televizyonda, “Ben bu milleti bilirim. Darbe yapıldığında imamlar aynı bahçedeki camiye gidip ezan bile okuyamaz” şeklinde konuşmuştu.
  • Ölümü göze alarak camilerden, minarelerden selâ ve ezan okuyan din görevlilerini darp eden darbe sevicileri bugün aramızda elini kolunu sallayarak dolaşacak. Böyle adalet mi olur, böyle darbe ile mücadele mi olur? Böyle şey mi olur?
  • İsyan ediyorum.
“Etçi”nin o filmde ne işi var

Bir dipnot bırakıp çekileyim:

UEFA 2024 Avrupa Şampiyonası’na talip olduk, Almanya ile birlikte. İpi Almanlar göğüsledi. Açıklamanın yapılacağı gün boyu, “Hele bizim tanıtım filmimizi bi görün” diyenleri de, “Tanıtım filmini göz yaşlarıyla izledik” diyenleri de, o garip, tuhaf, abuk tanıtım filmini de gördüm!

Allah aşkına, Türkiye’nin tanıtım filminde artık mide bulandırıcı hareketleriyle iticiliği tescillenmiş bir “etçi”nin ne işi var?

#Af
#Suç
#Ceza