Gündüz Vassaf"ın Mostar Köprüsü"nü ve etrafını anlattığı kitabı Mostari kamuoyunun ve basının büyük ilgisini çekti. Mostar"a iki defa yolunu düşürmüş ve ömrünün bundan sonraki günlerinde bu sayıyı artırmaya niyetli biriyim. Bosna-Hersek"e duyduğum aşka eşlik etmeyen ama iki yolculuğumun da yoldaşı olan eşimin hediye olarak aldığı kitabı 24 saate yakın bir süre içinde bir solukta okudum.Bosna-Hersek gibi Türk okurların ilgisini çekebilecek bir konu, Vassaf gibi bir yazarla bir araya gelince iyi bir
Gündüz Vassaf"ın Mostar Köprüsü"nü ve etrafını anlattığı kitabı Mostari kamuoyunun ve basının büyük ilgisini çekti. Mostar"a iki defa yolunu düşürmüş ve ömrünün bundan sonraki günlerinde bu sayıyı artırmaya niyetli biriyim. Bosna-Hersek"e duyduğum aşka eşlik etmeyen ama iki yolculuğumun da yoldaşı olan eşimin hediye olarak aldığı kitabı 24 saate yakın bir süre içinde bir solukta okudum.
Bosna-Hersek gibi Türk okurların ilgisini çekebilecek bir konu, Vassaf gibi bir yazarla bir araya gelince iyi bir çalışma ortaya çıkacağı düşünülmüş. Hemen her gazetede Vassaf"la yapılan röportajlar yer aldı ve genel olarak köprü ve cihanşümul değerler etrafında bazı değerlendirmeler yapıldı. Ancak Türkiye kamuoyunda Bosna-Hersek ezberlerinin ciddi bilgi eksikliklerinin olduğunu da bir defa daha ortaya koydu.
Vassaf, Birleşmiş Milletler"in Mostar"daki misyonunda çalışan kuzeninin bir süre boş kalan evini oradaki günlerinde kullanmış. Bu bana hayli ironik geldi. Boşnaklar kıyıma uğrarken orada olması gereken, köprü Hırvat topçusu tarafından yerle bir edilirken gözlem yapmakla yetinen Birleşmiş Milletler"in bir mensubunun evinde kalıp köprüye bekçilik, mostarilik yapmak tuhaf bir durum.
Mostari kitabı yazarın 1,5 aylık köprü günlüklerinin bir araya gelmesinde müteşekkil. Köprüyü gözleyen, etrafındaki hikayelere kulak kabartan Vassaf tüm bunları 400 sayfaya yakın bir çalışmada bir araya getirmiş. Deneme kategorisindeki kitap, Neretva"nın akıp gitmesinden ilhamla olsa gerek şiir formuna yakın. Savaş ve barış izleğinde ilerleyen kitapta yazar köprüyü geçememe durumu üzerinde de epey kafa yormuş. Gerçekten de köprüyü geçemeyen bir kitap olduğunu söyleyebiliriz. Görsel kalitede gösterilen özen editöryal süreçten esirgenmiş. Hatta kitabın tanırım metninde Hersek bölgesinde yer almasına rağmen Mostar"dan Bosna olarak bahsediliyor.
Tür deneme olan bir kitabın öznel değerlendirmelerde bulunması normaldir. Ancak bu bazı bilgi yanlışlarını da beraberinde getiriyor. Örneğin Vassaf"a göre Bosna Hersek"in yüzde 60"ı Hırvatlar"dan yüzde 35"i Müslümanlardan ve yüzde 5"i Sırplardan oluşuyor. Ciddi bir bilgi yanlışı… Rumeli köklerini kitabın sayfalarının arasında defalarca tekrarlayan Vassaf, Mostar"a gelen Anadolulularla mesafeli olmayı ve yeri geldiğinde eleştirmeyi görev biliyor. Kendi kitaplarını okuduğunu söyleyen kişilere ise sanki iltimas geçiyor.
Mostar"da yaşanan savaşta kurban ve katil arasında denge gözetmeye çalışması ise adaletsizliğin göze çarpan diğer bir boyutu. Ortada insanlık suçunun olduğu ama insanlık suçlularının olmadığı garip bir denklemle karşı karşıyayız. Hırvatların Mostar"a diktikleri dev haçı dengelemek için Boşnakların Kurban ibadetine fanatizm sosu katması anlaşılmaz bir durum. Kurban Bayramı"nın ilk gününün akşamında kendine bayramla alakalı olmayan bir menüyle ziyafet çekmesi tanıklığının oryantalistler kadar bile olamadığını gösteriyor.
Gündüz Vassaf, Türkiye"den Mostar"a gelen turistlerin sergilemesinden yakındığı görgüsüzlüklerin fazlasını emek harcayıp yazdığı bu kitapta sergiliyor. Köprünün yaralarına eğilirken gösterdiği hassasiyeti Boşnaklardan esirgiyor. Bugün Mostar diye sunulan karedeki tüm eserler Osmanlı imzası taşımasına ve Osmanlı kokusu sokaklarda hissedilmesine karşın kitaptaki "Osmanlı terörü" ifadesi yakışıksız ve hoyrat bir ifade olmuş. Yazık.