Sevgili kardeşim...
İnsanın içinde bahar dallarının açması gereken bir çağda, dünyanın nereye gittiği sorusuyla mücadele etmek içinde yaşadığımız zamanın imtihanı olsa gerek... Keşke sana dünyanın nereye gittiğini ve bu gidişle nereye varacağını bildiğimi söyleyebilseydim. Ama hayır, senin gibi ben de bilmiyorum.
Asıl meselemiz de bu aslında, nereye gittiğini bilmediğimiz bir dünyada ayakta durmaya çalışıyoruz. Bazen kontrolü kaybediyor iki yana savruluyoruz. Bazen dengemiz bozuluyor, düşecek gibi oluyoruz. Düşeriz de aslında, tutunacak hiçbir şeyimiz olmasa... Ama şükür ki var; şükür ki içimizde kaçıp sığınacak bir hakikatimiz var. Belki sımsıkı sarılmıyoruz ona ama parmaklarımızın ucuyla da olsa tutunuyoruz her dengemiz bozulduğunda. Yanlışımız, günahımız, acziyetimiz, gafletimiz pek çok, eyvallah! Ama her nefeste “hû” diyorsak, umudumuz da çok evvel Allah!
Hakikatle irtibatlı olmak kadar önemli başka bir şey yok şu dünyada. Bu irtibat azala eksile pamuk iplikleriyle sürdürülür hale gelmiş bile olsa, çok önemli. O bizim insan olarak kalmamızı, dünyayı saran şu kocaman yanlışlığın uzay boşluğunda bilinmeyen bir yerlere sürüklenip gitmememizi sağlayan şey... O irtibatı koruyabildiğimiz sürece hakikatin korunaklı gövdesine geri dönmek adına elimizde hep bir hayırlı ihtimal olacak. İnşallah hepimiz, olabilecek en kısa zamanda, dünyanın önümüze çıkardığı hile ve desiselerden yakamızı kurtarır, o ihtimali seçerek bu yangın yerinin hararetinden kaçarak hakikatin serinliğine sığınırız. Böyle bir ihtimal hep vardı, şimdi de var ve hep olacak. Biz hakikatin ucunu tamamen bırakmadıkça...
Bunca yanlışın içinde, bunca yanlışlığı az çok yaşarken ve bunca kötülüğe seyirci yaşamak zorunda kalırken, içimiz tabiatıyla sıkılıyor. Nasıl sıkılmasın; insanın fıtratının bu kadar gurbetine düştüğü, bu kadar uzağında yaşamaya memur ve mecbur kılındığı başka bir zaman oldu mu daha önce şu yeryüzünde? Evet, kellerin alındığı devirler yaşandı, ama göğüs kafeslerinden kalplerin çalınmaya çalışıldığı bir zaman oldu mu? Elbet içimiz sıkılacak ve üzüleceğiz. Ama gerileye gerileye gelebileceği son nokta bu olsa bile; bu keder, bu üzüntü, bu kahır, bizi imanın sınırları içinde tutan, bizi kaybolmaktan, çözülüp gitmekten sakınan buğz değil mi? Hamd edelim o halde, bizi içimizde insan tutan, bırakmayan bir buğz kalmış diye içimizde.
Ne olacak peki, nereye gideceğiz böyle? Cevap hep basitti, şimdi de öyle: Allah’ın dediği olacak! Burada mesele bizim Allah’ın dediğine hâlâ kulak veriyor olup olmadığımızda. Allah’ın dediğiyle kendimizde bir insan inşa etmek değil mi bizim imtihanımız? Bunu yapacağız, yapmaya gayret edeceğiz işte! Hıra dağına nur indiğinde, vahyin ışığı dünyayı aydınlattığında, dünya nereye gidiyor endişesini kalplerinde taşıyan insanlar koşmadı mı ilk, alemlere rahmet olarak gönderilmiş o güzeller güzeli Resul’ün (sav) çağrısına. O halde iyi bakalım derdimize, endişemize, kederimize. O ki, bir sızı olarak hakikatten doğup içimize, kalbimize, gönlümüze akıyor.
İnandıysak, derdimizi seveceğiz, dertsiz olmaktan korkacağız, “Bu da geçer Ya hû” demeyi bileceğiz. Dert büyütür insanı, çoğaltır, derinleştirir, genişletir. Hayırla bir insan bin insan olur. Yanlışa, kötüye, çirkine akan sular, hakikatle alınmış nefeslerin rüzgarıyla vallahi tersine akar. Biz görür müyüz, görmez miyiz, ne gam! Mesele şu fani dünyadan sonsuza giden bir yol bulmak değil mi? Varsın yara bere olsun her yanımız, istikamet tamamsa, hikaye tamam!
Allah dert sahibi senin gibi kardeşlerimin sayısını arttırsın. Çok yaşayıp dünyaya çok bulaşmaktan köhneleşmiş bizim gibileri de sizlerle arıtsın, diriltsin, ziyadeleştirsin inşallah.
Şu zamanda dert sahipleri ki, karanlığın içine aydınlık veren birer çerağdır artık. Niyazımız o ki, bizi hakikatin derdiyle müzeyyen kıldığı gönül sahiplerinden kılsın Allah teâlâ ve son nefeslerimize kadar inayetiyle bir daha ayırmasın derdimizden bizleri.
Zâtına iyi bak sevgili kardeşim, Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketiyle...
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.