Yorulmadan yol alınır mı?

04:0011/09/2023, Pazartesi
G: 11/09/2023, Pazartesi
Gökhan Özcan

Sağda solda insanların birbiriyle ‘Sıkılmadan Okunacak Kitap Listesi’ gibi şeyler paylaştığını görüyorum. Böyle bir ihtiyaç var demek ki... Kitap okuyayım ama beni sıkmasın! Film seçerken de böyle bir kriterden hareket edenler var. Biraz abartarak şunları ekleyelim: Fikir kitapları tavsiye edin ama beni yormasın. Bana bir şeyler anlatın ama canımı sıkmasın. Sizi dinlerim ama bana ters gelecek şeyler söylemeyin. Daha pek çok bu türden cümle kurulabilir. Bütün bu cümlelerin ana fikri şu: “Ben popüler


Sağda solda insanların birbiriyle ‘Sıkılmadan Okunacak Kitap Listesi’ gibi şeyler paylaştığını görüyorum. Böyle bir ihtiyaç var demek ki... Kitap okuyayım ama beni sıkmasın! Film seçerken de böyle bir kriterden hareket edenler var. Biraz abartarak şunları ekleyelim: Fikir kitapları tavsiye edin ama beni yormasın. Bana bir şeyler anlatın ama canımı sıkmasın. Sizi dinlerim ama bana ters gelecek şeyler söylemeyin. Daha pek çok bu türden cümle kurulabilir. Bütün bu cümlelerin ana fikri şu: “Ben popüler kültürel faaliyetler içinde olmak istiyorum ama konforum bozulmadan!

Sıkmayacak kitap, zorlamayacak film, yormayacak fikir, ters gelmeyecek söz... Yani beni yerimden kıpırdatmayacak her şeye varım. İyi ama bunları yapmadan önce olduğumuz yerde sabit kalacaksak neden girişiyoruz bunca işe? Kendimizi, yerimizi, fikrimizi, zihniyetimizi böylesine kutsamışsak, bize kim nasıl dokunacak, cana şifa bir hikmet yanımıza nasıl gelecek, yakınımıza nasıl sokulacak?

İnsanın zihinsel sınırları biraz da sıkılarak, zorlanarak, yorularak, ters de gelse farklı fikirlerle yüzleşerek genişler. Hep aynı yerde kalarak gelişemeyiz, zenginleşemez, derinleşemeyiz. Kendimizi, kafamızı, zihnimizi yormamız gerek; erbabının çile diyerek adını koyduğu bu meşguliyetlerin içine girmemiz gerek... İcabında sarsılmamız, kırılmamız, yanmamız gerek... Ne lazımsa yapayım ama bana bir şey olmasın diyene gerçekten hiç bir şey olmaz. O hep yerinde kalır, yerinde sayar.

Bize bir şey katmayacaksa, bizi olduğumuzdan bir adım ileriye taşımayacaksa, duygularımıza yeni titreşimler, düşüncelerimize yeni ufuklar kazandırmayacaksa neden giriyoruz bunca yükün altına. Eğlenmek ya da hoşça vakit geçirmek için mi? Maksat buysa bunun çok daha kolay yolları var, hem de daha meşakkatsiz... Sağda solda paylaşıp kültür borsasından geri kalacak kadar cahil olmadığımızı ele güne göstermek mi istiyoruz? Ne anlamı var bunun, bu işlerle öylesine ilgilendiğimiz gerçeğini yine de bilmeyecek miyiz? Sosyal ortamlarda herkes konuşurken lafa girebilmek için mi yapıyoruz bunca faaliyeti? İlgilerimizin sahteliği, yönelişlerimizin kofluğu hemen anlaşılmaz, ortaya çıkmaz mı sanıyoruz? Gerçekten bir şey aramıyorsak neden etrafı karıştırıp duruyoruz, bunun ortalığı sürekli dağınıklaştırmak dışında ne faydası var bize?

Yol alabilmek için yolcu olmayı göze almak gerekir. Malum ki yol da meşakkat demektir, yorgunluk demektir. Yorulmayan gözünün önündeki hakikati bir manaya yoramaz. Hiçbir mana talepkâr olmayana, başını bu yola koymayana verilmez. İlim ve irfan, fazilet ve hikmet bedava değildir, bedeli, maliyeti vardır ki akçe ile de ödenmez. Bir şeyi aslıyla görebilmek için insanın ona sadece cismiyle değil, içiyle de yönelmesi gerekir. Yönelmezse ya hiç göremez ya sınırlı ya da şaşı görür. Kişinin bir işi yaparken ne için yaptığını bilmesi lazımdır. Çünkü bu işler bugün sıklıkla sanıldığı gibi performans işleri değildir. Hayat bilgisi, insanlık görgüsü, mana incelikleri yarışmak için, atışmak için, ortama katışmak için, afyon yutmuş gibi yatışmak için aranmaz. Aransa da beyhude aranır. Bellidir bu; hiç yola çıkmadan herhangi bir menzile varan olmuş mu? Bellidir hem; can yorulmadan kozadan çıkmanın ve dahi kelebek olmanın da yolu bulunmaz.

İsteyene istediği verilir. Mana isteyene mana vesile binekleriyle gelir ha gelir. Maddiyat isteyene maddiyat sunulur. Her arayan bulur, aradığı her ne ise. Hakikatten rızık isteyene ama mükellef sofralarla ama ekmek arasında rızkı verilir. Dostlar alışverişte görsün diyeni her gören pazar yerinden bilir. Vakit geçirmek isteyen vaktini bol bol geçirir. Eğlenmek isteyen de nefesi kesilinceye eğlenir durur.

Gel gör ki dünya, bir oyun ve eğlence yeri değildir.


#Kültür
#Sanat
#Aktüel
#Gökhan Özcan