Bu asrın fetiş kavramının ‘mutluluk’ olduğu konusunda muhtemel ki pek çoğumuz hemfikirizdir. İronik bir şey bu! Hemen her şeyiyle bireyi mutlu etmek üzere şekillendirildiği söylenen bir zamanda mutlu bireyi ara ki bulasın!
“Her fare peynir iştihasına bir çare bulamadığı için kapana yakalanır” dedi profesör, “ama her kapan, farelerin yakalandıkları kadar tek hamleli değildir!”
Dikkatli bakan her göz hepimizi birden mutlu eden şeylerin hızla azaldığını, herkesin kendine özel reçetesiyle mutluluğu aramaya başladığını görebilir. Millî ve insanî mutluluk vesileleri, kitlesel nitelikleri bakımından ilk bakışta bize durum tam da böyle değilmiş hissi verebilir; ama bu yanıltıcı bir şey! Gerçek hiç böyle değil! İşin gerçeğiyle yüzleşmek için, toplumsal hayatta millî ve insanî meselelerin ne kadar büyük (belki de en büyük) ve ateşli çatışmalar doğurduğuna bakmak bile tek başına yeterli olabilir.
William Davies, ‘Mutluluk Endüstrisi’ isimli kitabında bireyleri birbirinden uzaklaştıran, dolayısıyla toplumsal dokuyu gevşeten aslî meseleye işaret ediyor: “Toplumumuz fazlasıyla bireyci. Piyasalar her şeyi bireysel bir hesapçılık ve bencillik meselesine dönüştürüyor. Sosyal ilişkilerimiz ve kendimizi gerçekleştirme olanağımız pahasına parayı ve bir şeyler elde etmeyi saplantı haline getirmiş durumdayız. Kapitalizm birbirimizle bağlantımızı zayıflatıp çoğumuzu ayrık ve yalnız bırakan bir materyalizm hastalığı yayıyor. Paylaşım sanatını yeniden keşfetmezsek toplumumuz hepten paramparça olacak ve güven imkansız hale gelecek. Arkadaşlık ve diğerkâmlıkla ilintili değerleri yeniden inşa etmezsek nihilist bir bıkkınlık bataklığına saplanacağız.”
Artık bireyler kendi bireysel, dolayısıyla kaçınılmaz olarak ayrık ve tek kişilik mutluluk tariflerini geliştiriyor ve arayışlarını toplumsal olandan bağımsız olarak bu doğrultuda sürdürüyorlar. Bu anlayış, daha doğru deyişle bu kopuş kendi kendine ortaya çıkmadı; yeni çağın kurgucuları bencil ve daha çok şeyi daha büyük bir açlıkla isteyen yeni ‘müşteri’ tiplerini ortaya çıkartmak için bu zihinsel/duygusal mühendisliği gerçekleştirdiler. Bugün müşterisi olduğumuz hemen her tür haz, kazanç ve fayda, kendimizde büyümesine izin verdiğimiz bu bencilce yönelişlerin bir eseri olarak bizi güdümlüyor ve tüketim döngüsüne katıyor. Başkalarını gözetmeyen arzuların, herkese birden yetmeyecek kaynakları nasıl da gözü dönmüşçe istediklerini küresel manzarada apaçık görüyoruz. Ancak meselenin vahameti bu kadarla kalmıyor; bu yakışıksız manzaranın bizim bireyselliğimiz içinde de karşılıkları var ne yazık ki! Hepimiz az ya da çok, bu doymak bilmez tüketim çarklarının, bu ihtiraslar ekonomisinin sersemletilmiş kör müşterileriyiz artık! Kendimiz için istediğimiz hemen her şey, asıl getirisini ihtiras tüccarlarına bağışlıyor, bize de can sıkan tatminsizliklerini bırakıyor.
Davies’in kitabından bir çarpıcı alıntı daha yapalım: “Pazarlamanın faydacı anlamdaki püf noktası, mutluluk ile mutsuzluk, haz ile acı arasında özenli bir denge kurmaktır. Piyasa öyle bir yer olarak tasarlanmalıdır ki arzuların peşinden koşmak mümkün olmalı fakat onları tamamen tatmin etmek asla mümkün olmamalıdır; aksi takdirde tüketim açlığı yavaş yavaş yatışır. Pazarlamacılar günümüzde ‘beğenme’ ve ‘mutluluk’ da dahil çeşitli duygulardan bahsetse de bu gibi olumlu duygular hiçbir zaman bir son teşkil edemez. ‘Endişe’ ve ‘korku’ da bu karmanın önemli unsurlarıdır, zira onlar olmazsa alışverişçiler bir noktada daha fazla tatmin aramalarını gerektirmeyecek huzuru ve rahatlığı bulabilirler.”
“Son zamanlarda, canımın, üstünde fiyat etiketi olmayan pek bir şey istemediğini gözlüyorum” diye yakındı beyaz saçlı adam dostlarına, “cüzdanım benimle değilken ne kadar da amaçsızım!”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.