Instagram histerisi ve daha önemli şeyler

Gazze’de insanlık dışı zulmün 300. günü de bir hafta önce geride kaldı. Bir yılın dolmasına sadece iki ay kaldı. Değişen hiçbir şey yok. Siyonist israil sınırsız vahşetini, arsızca caniliğini, tarihin gördüğü en acımasız soykırımını ara vermeden sürdürüyor. İnsanlığın kalp sahibi kısmı Müslümanlarla birlikte tepki göstermeye, İslam coğrafyasının yöneticileri kafalarını kuma gömmeye, israil işbirlikçileri katillere destek olmaya devam ediyor. İlk günden 300. güne kadar bu acı tabloda değişiklik olmadı, bir şeyler değişmezse yakın zamanda olacak gibi de durmuyor.

Bir şeyler değişebilir mi peki?

Bunun için “Elimizden bir şey gelmiyor!” diyenlerin değişmesi gerekiyor öncelikle. Dünyada farklı kültürlerden insanlar sadece kalplerinde bu yükü taşıyamaz hale geldikleri için değişiyor. Ya bizim toplumumuzda? İstisnalara selam durarak söyleyeyim ki bu ölçüde derin bir değişim hareketi göremiyorum ben bizim toplumumuzda. Büyük bir ekseriyetimiz henüz ne olduğunu, ne yaşadığımızı idrak etme konusunda dahi gereken gayreti dahi göstermiş değiliz.

Dünya artık başka bir yer… Eskiden yaşadığımız gibi yaşayamayacağımız bir yer… Şartlar değişti, uyanık olmamız, direnç göstermemiz, alışkanlıklarımızı esaslı biçimde gözden geçirmemiz gerekiyor. Yani esastan değişmemiz, dünyanın gittiği yeri görerek anlamaya gayret etmemiz, aleyhimize gelişebilecek yeni durumlar karşısında bizi ayakta tutacak dirayet ve basireti kazanmamız gerekiyor.

Dün haberi medyaya düştü; İsrail kökenli bir internet sitesi İsrail ordusunun bilgi işlem merkezinin başındaki üst düzeydeki katil albaylardan birinin ‘İsrail ordusu için bilişim’ konferansında yaptığı konuşmanın ses kayıtlarını yayınladı. Bu kayıtlarda söz konusu kişi, İsrail ordusunun Amazon’un bulut hizmetini Gazze nüfusu hakkında gözetim bilgilerini depolamak için kullandığını ve 7 Ekim sonrasında askeri saldırıların hedeflerini belirlemek için bu bulutta yer alan verilerden faydalandığını ifade ediyor. Yine aynı pırpırlı katile göre İsrail ayrıca Google ve Microsoft’tan da yapay zeka desteği alıyor.

Nasıl karanlık ve çok kollu bir ağın içinde mahsur ve mahkum olduğumuzu görebiliyor musunuz?

Devam edelim… Günlerdir herkes Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun davranmadığı için yayını engellenen İnstagram’ı konuşuyor. Birileri adeta uyuşturucu bağımlısı gibi histerik krizlere girmiş, “İnstagram’ımı isterim” diye bağırıyor. Hangi İnstagram? Ülkemizin yasalarını takmayan, terör örgütlerinin propagandalarını serbest bırakıp Gazze haberlerini, Haniye’nin şehadetini sansür eden İnstagram! İnstagramsız yaşayamayacağına inanan, inandırılan milyonlarca insan var ülkemizde! Kimi bağımlılığını açıkça itiraf ediyor, kimi sessizce, kendine bile itiraf etmeden içinde bastırıyor. Ama milyonlarca insan için maalesef gerçek bu!

Türkiye’de 57 milyonu aşkın kullanıcısı var İnstagram’ın, dünyada beşinci durumdayız. Meta İnstagram’ın her bir kullanıcısından 7.91 dolar kazanıyor, bunun azımsanmayacak bir kısmı kâr… Yayın engeli bir yıl sürse kaybedeceği para tahmini olarak 450 milyon doların üstünde… Yani Meta yayının engellendiği şu süreçte günde yaklaşık 1.2 milyon dolar kaybediyor.

Güzel, umarım daha fazlasını da kaybeder! Ancak şunu atlamayalım; normal şartlarda, yani engellenmediğinde kullanıcılarından böyle korkunç paralar kazanıyor bu adamlar! Bu parayı bir şekilde bizden almış oluyorlar, biz onlara bağımlı olmasak bu paraları kazanamayacaklar.

Ve daha acısı, bilin bakalım kocaman bir parçasını kime ikram ediyorlar bu pastanın?

Amazon’u boykot listelerinde gördüm ama Google’ı, Microsoft’u, İnstagram’ı, Facebook’u ve benzerlerini görmedim. Kahveyi, kolayı, hamburgeri elbet boykot edelim ama ya bizi çok daha hayati noktalardan kıskıvrak yakalayan diğerlerini ne yapacağız? Onların ihaneti ve kötülüğü diğerlerinden de büyük! Var mı onları terk edebilecek olanımız? Bugün alternatifimiz yok diyelim hadi, peki yarın? Var mı yarınlarda bu işgali ortadan kaldırmak için kolları sıvayanımız? Yoksa, bilin ki yine kaybedeceğiz!