Günümüzün teknolojik imkanları, herkese kendini dahi sanma imkanını tanıdı. Cehaletinizi irili ufaklı cümleler halinde çeşitli tekno-mecralar üzerinden bütün dünyaya yayabiliyorsunuz. Bırakın, söylediklerinizin adam akıllı bir dayanağı olmasını, sözlerinizin kendi içinde tutarlı iyi kötü bir mantığa sahip olması bile gerekmiyor. Tümüyle muhatapsız kalmıyorsunuz, çünkü o mecralarda her saçmalığa sahip çıkacak birileri bulunabiliyor. Cehaletin küçük krallıkları bunlar... Hayatı için anlamlı bir şeyler aramaya gönlü olmayanlar birbirini ağırlıyor o krallıklarda... Durmadan, her konuda gevşek gevşek konuşabiliyor, kanaat üfürebiliyor, yorum üstüne yorum geveleyebiliyorsunuz. Sizi tutan yok. Sizin kendinizi tutmanıza imkan verecek bir ölçünüz de yok. Her şeyin adını koyup geçiyorsunuz. Tek bir dayanağınız var bunu yaparken; kendi güdük aklınız! Görmek için bir çift göz yeterli sanıyorsunuz. Ufkunuzun ayak parmaklarınızın bir adım ötesini görmeye elverişsiz olması ne gam! Bu cahillikle yaşamak için ihtiyaç duyduğunuz tek şey alkış sesi, o da geliyor etraftan iyi kötü. Çünkü cahillik sofrasından beslenen sadece siz değilsiniz; başkaları da var ve yeri geliyor siz de onların alkış efekti oluyorsunuz bazen.
Cahillik derken, çok şey bilip bilmemekle ilgili bir şeyler kastediyor değilim; kendini bilip bilmemekle ilgili söylediklerim... Kişi kendini bilmiyorsa cahildir, sözüm bu, kastım da bu! Çok şey bilip cahil cahil konuşan da çok şu zamanda, bu da bir vakıa maalesef! Belki cahilliğin çeşitli seviyeleri olduğundan söz etmek lazım... Zır cahillik var, edinilmiş cahillik var, bilgili cahillik var, kibirli cahillik var, inat cahilliği var, var oğlu var.
Kabul ediyorum; bu devirde insanı cehaletin herhangi birinde kariyer yapmaya teşvik eden, hatta kışkırtan pek çok havalı etken de var. Başta da ifade ettiğim gibi cahilliğin çeşitli sosyal ortamlarda prim yapmadığını, işe yaramadığını, insanı bir yerlere taşımadığını da iddia edemem. Ama nihayetinde cahillik, akil bir topluluk içinde insanı cascavlak bırakan bir şeydir. Cahilce söylenmiş söz, sahibini idrak sahipleri nezdinde rezil eden sözdür. Kim bu duruma düşmek ister? Hiç kimse istemez aslında ama bir cahil cehaletinin böyle bir maliyeti olduğunu bilmez. Allah muhafaza etsin cümlemizi.
İnsanın kendini bilmesi cehaletin tek ilacı... Ne demek kendini bilmek? Bildiklerinin bilmeye yetmeyeceğini bilmek... Öğrenmenin sonu olmadığını ve bu yolun ilk adımının da bilmediğini bilmek olduğunun idrakinde olmak... Anlamaya çalışmak ve anladığını her düşündüğünde daha anlamadığı ne çok şey olduğunu hatırında tutmak... Olmak vehmine kapılmamak, daima olanların yolunda olmak...
Aklına gelen her şeyi ortalığa boca etmenin önünde edep diye bir engel vardı eskiden cemiyet hayatımızda. Şimdi zincirini koparan tavuklara versen yemeyecekleri herzeleri kanaat diye etrafa saçıyor. Sanıyor ki öyleleri, baktıkları o daracık pencereden gerçeğin tamamı tastamam görünüyor. Acıklı bir şey, bir insanın cehaletinden her gün sergiler açması, numuneler sergilemesi... Ama daha acıklı bir şey söyleyeyim; cehaletin cüretini arttıran şey, bu edep yoksunluğu kendini kurumsallaştırırken, toplumsal idrakin ‘Edep yâ Hû’ diyecek mecali kendinde bulamıyor olmasıdır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.