Yeni Şafak

Başkalarındaki ben, bendeki başkaları

01:0028/10/2024, Pazartesi
G: 28/10/2024, Pazartesi
Gökhan Özcan

Kendi hakkındaki kanaatlerini başkalarından devşiren biri dışarıdan nasıl göründüğüne dair göreceli verilere sahip olabilir belki ama gerçekten kim olduğuna dair bir fikir edinebilir mi? Hepimiz hayatın içinde temas halinde olduğumuz insanlara dair bazı fikirlere sahibiz. Ancak bu fikirler sözünü ettiğimiz o insanlarla ilgili olduğundan daha çok bizim onlara nereden baktığımızla, bakarken nasıl bir hâlet-i rûhiye içinde olduğumuzla ilgili. Nitekim pek çoğumuz geçen zaman içinde kişilerle ilgili

Kendi hakkındaki kanaatlerini başkalarından devşiren biri dışarıdan nasıl göründüğüne dair göreceli verilere sahip olabilir belki ama gerçekten kim olduğuna dair bir fikir edinebilir mi? Hepimiz hayatın içinde temas halinde olduğumuz insanlara dair bazı fikirlere sahibiz. Ancak bu fikirler sözünü ettiğimiz o insanlarla ilgili olduğundan daha çok bizim onlara nereden baktığımızla, bakarken nasıl bir hâlet-i rûhiye içinde olduğumuzla ilgili. Nitekim pek çoğumuz geçen zaman içinde kişilerle ilgili kanaatlerimizin pek de isabetli olmadığını ve zamanla değiştiğini müşahede ediyoruz. Hayatla ilgili algılarımız gibi, insanlarla ilgili kanaatlerimiz de kişisel ve değişken... Dolayısıyla yanlış görmeye, yanlış bilmeye, yanlış yorumlamaya her zaman sonuna kadar açık olduğumuzu kabul etmek zorundayız. Madem durum böyle; kendimiz hakkında başkalarının kanaatleri doğrultusunda fikirler oluşturmanın, bu minvalde değerlendirmelerde bulunmanın da aslında yanıltıcı tarafları olduğunu bilmemiz gerekiyor. Kişinin başkalarının kanaatleriyle kendi hakkında yanlış kanaatler ediniyor olması, kendine yabancı yaşıyor olması demek aynı zamanda. Bu herhalde günümüz insanlarının duçar olduğu en dramatik yabancılaşma biçimi... Başkalarının yalancısı ve kendinin yabancısı bir insan! Nasıl oldu da bu kadar uzaklaşabildik acaba kendi gerçekliğimizden?

“Kendimize olan bakışımızı belirleyen şey başkalarının bizimle ilgili ne düşündüğüdür. Kimlik bilincimiz bir arada yaşadığımız insanların yargılarına hapsolmuştur. Yaptığımız esprilere gülerlerse eğlenceli bir insan olduğumuza inanmaya başlarız. Bizi överlerse nitelikli biri olduğumuzu düşünürüz. Ve eğer bir odaya girdiğimizde kafalar bize dönmezse ya da ne işle uğraştığımızı açıkladığımızda yüzlerinde sabırsız ve ilgisiz bir ifade belirirse kendimizi değersiz hissetmeye, kendimizden şüphe etmeye başlarız” diyor ‘Statü Endişesi’ kitabında Alain de Botton.

“Üzüm üzüme bakarak kararıyormuş” dedi tabaktaki iki elmadan büyükçe olanı diğerine. “Neyse ki biz pembeyiz” dedi diğer elma hiç oralı olmadan.

Kendi iç değerlerinin, kendine özgü kıymetinin farkında olmayan kimselerin zaman içinde bu kompleksleriyle baş edebilmek için kendine koruma kalkanları edinmesine de sıkça rastlıyoruz. Böyleleri belli statik fikirler ve ezberler üzerinde kişiliklerini sabitliyor, hatta kilitliyorlar. Zihinsel anlamda ulaşılması, nüfuz edilmesi imkânsız karakterler haline geliyorlar. Kendilerini, fikirlerini, duruşlarını kafadan doğru, erdemli, şaşmaz kabul ediyor ve tartışmaya tamamen kapatıyorlar. Bu zihinsel anlamda çevrelerine duvarlar örmeleri ve bu duvarlar sebebiyle dünyayı, hayatı, başka fikirleri, başka açılımları göremez hale gelmeleri demek... Zihinlerinde iskambilden şatolar kurdukları için dışarıdan gelecek her türlü cereyandan endişe ediyorlar. Bu kapalılık zamanla kemikleşiyor ve kendini bir kibir zırhının ardına saklayarak korumaya çalışıyor.

Alain de Botton ‘Statü Endişesi’nin bir başka sayfasında günümüz insanının yaşadığı bu temel çelişkiye ışık tutuyor: “Kendi duruşundan emin olan kişilerin etrafındakileri aşağılamak gibi huyları yoktur. Kendini beğenmişlik ve kibrin nedeni derin bir korkudur.”

Dünyanın karanlık bir yer olduğunu fikrisabit haline getirmeden önce belki de perdeleri açıp dışarıya bir bakmak gerek!

“Bir vakit kulağını aç” dedi meczup, “ama bir vakit de kulağını kapa, can kulağını aç!”

Gazze için hassasiyetimizi korumaya, elden geleni yapmaya, bolca dua etmeye devam ediyoruz. Bunu sadece Gazze için değil, insan kalabilmek için de yapıyoruz.

#Gökhan Özcan
#Alain de Botton
#Felsefe
#Gazze
Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

https://lh3.googleusercontent.com/a/ALm5wu17otjYrBtOtiIpNfwCTKdy-LX4tDMvf8hKh4jgPQ=s96-c
farkini2134

👌👍🙏

7 a önce
https://lh3.googleusercontent.com/a-/ACB-R5TyWi6xJ8BuNQxAMKnxrI1kXN8n7EUq2vG51gUORTWKsdV8HNbG4JDOLFd4Mi9QFZy85AmT9dnJhCq8zTS1xGlXfSaIT_kZeUH5RpKneWThmtwz9zUKIbGbHxA-Djvhd41X8jZSS5VMlSmphVKvJ-mozYSPGnvdlEhcm1opyAmKscaLggJ7n-YFpQkPUKfIhTjOMLcbWxBF2DiXHiZ9ELVKOzbAD3-U-wUy-6-2gzFggfWXEz9KAsm11MGLTSfGevwt0B08HlTADGT0XUwiMWDz3HrvKQAJ67cBRv-h9H7f5G3E7EhLPG4ky3SGzqU2b6qMGN-zRoJXv1T54ubpBQGlITe4aY1abKrNApCAJw_Vb41Zp_cXOOkF0tuTG6VOlj3HuPT4U0OGwoRd2jmQm3WIUNoZ9w1J-wq_2bb9vc78HN9TGw_kWcNhb1p_vMcGAYvugoqzQgUtIY3o_NP8VJfH0zfKpQYsvoxszNF_Kkitf85asW61fIXJP4LC60xwv8rJinzCNWw2qbA9s0vWJPMjb3KFjoryY0wBrSeKVQQ88fXlljbP2w3VDVP_CB4cy9Ax2WN0DCrB5i2eHa0Db4z9bYPnoYWR38YppvS2RkqHgZayc335HsvO86IEkL4OsYiPGb20yTcYXopnAlWNEHEDwDNoNSujqE8WtS-hk8OwANYUJSF7KtsM1bifp3p180EXT_YqBvc9Ta-yVO_JLpwNwUpAZCj0UC68peJHLmuE6eGJO96pqJu9gZ3ntI5qJHHCDBKMHLU9tHNx19VaNxp70e5O8XD02J708k-9kxDV9FdKjiZs2gfSUZIobXVK3kqi4be3kK2V1yuS0urLZzHW07aB5-z1jH58Zl7kx2KylAzhhhZKB7DddwPssgeH0rQc91NOrNYRMeNX3YKZkPgUrGh_U5fHgPeWhwQFDNXClIeLYvEdYgbgQqKN1g=s96-c
fatih17581

Çok ciddi bir çelişki içeriyor bahse geçen konu. İki açık ucu var nereden başlamalı sorusunun. Kendimden başlarsam, bu sefer kendi gerçekliğim gerçek mi sorusu ortaya çıkıyor. Başkalarından başlarsam kendim kimim sorusu ortaya çıkıyor. Bu soruyu da bununla birlikte işlemek gerekir diye düşünüyorum

8 a önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/ACg8ocIbEozlmN534JqeJT8zhR6JlxMRNKlcEaoObiQXIjn2=s96-c
rizahancer86324

Yine çok değerli bı yaz🌿...Oğluma az önce henüz okumadan bu yazıyı"gel beraber dinleyelim kahvaltıda"dedim yazınız için ve ekledim "Gökhan Özcan i ben orta okuldan beri takip ederim ve bugün edindiğim bı çok değer,inandığım 'iyi'ne varsa onun attığı ve atmaya devam ettiği imzalar ile oluştu"...Şimdi okuyunca ,size değişmeyen güvenimizi, bize kattiginiz onca güzel, iyi düşünceyi -duyguyu düşününce tabiki ben yerimi de kimi okuduğumdan da almalıyım,kuru bir alkış için yazmayan,hep hakkı, güzeli,iyiyi yazan, lafı eğip bukmeden duyarlılıklarını en içten haliyle kaleme döken siz gibi yazarlarımıza temas etmeseydik acaba ne olurdu halimiz!?Sizi okumak benim için kendim hakkında bı ölçü,çünkü bı amacı var; iyiyi duymak, yaşamak,hissetmek ... Sizin değeriniz bizim sınırlı takdirimizle mümkün değildir buna ihtiyacıniz da yok, ama Allah' in size bu güzel kelamlar için neler bahşedecegini duşunuyorumda ,çok seviniyorum sizin adınıza.Rabimizin hakkımızdaki kanaati iyi olsun diyelim, başkalarının veya nefsimizin bize fisildadigi gibi olmaz O'nun verdiği değer 🤲

8 a önce
Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.