Defalarca okuduğu kitabı kimseye ödünç olarak bile veremeyenler vardır. Çocukluğunun oyuncaklarını evinin bir köşesinde muhafaza edenler… Ara ara albümleri çıkarıp geçmişteki kendi haline, hayata veda eden yakınlarının sararmış suretlerine takılıp kalanlar vardır. Eski evini, doğduğu mahalleyi, ilk aşkını özleyenler… Bir vakitler içinde yer etmiş bir duyguyu, bir sözü, bir kokuyu, bir bakışı unutulmaktan saklayanlar… Vardır diyorum ama var mı gerçekten hala böyle şeyleri tecrübe eden insanlar, böyle sahiplenmeleri içlerinde yaşatmaya devam edenler? Hayatla da, insanlarla da, mekanlarla da, eşyayla da ilişkimiz çok değişti, halen de değişmeye devam ediyor. Hiçbir duyguda kalıcı olamıyoruz pek artık! Her şeyin bir son kullanma tarihi var; vakit dolduğunda kolayca elimizden bırakıyor, yürüyüp gidiyoruz. Sevgiyle oluyordu bu işler, bir insanın herhangi bir şeye bağlanması, ona içinde bir yer açmayı, onu orada saklamayı istemesi hep kalbî bir mesainin neticesiydi. Şimdilerde hemen her şeyi bize sağlayacağı somut fayda ile ölçer olduk, hiç kimseyle hesapsız bir irtibat, bir yakınlık, bir muhabbet içinde olamıyoruz.
“Sevgiye hesap sormayın! Çünkü sevgi, kendinden başkasına hesap vermez. O ne borç verir ne borç alır! Ne alır ne de satar! Bunun için ne çoğalır ne de azalır. Hep, bugün, yarın ve kıyamete kadar tam olarak kalacaktır. Sevgide daha çok ve daha az kavramı yoktur. Aklımıza onu tartmak veya karşılaştırmak geldiği an, arkasında sadece acı hatıralar bırakarak kalbinizden çeker gider” diyor ‘Mirdad’ın Kitabı’nda Mikhail Naimy.
Sevginin nasıl bir şey olduğunu çok da hatırlayamıyoruz artık. Bizim bugün sevgi dediğimiz şey, kimseleri uzun boylu bir arada tutamıyor artık! Çok sevdiğini söyleyip bu yolda yürüyenlerin birkaç adım sonra ortaya küçük ya da büyük bir çatışma çıktığında bütün fayda hesapları ortalığa dökülüyor, çok güçlü olduğu sanılan duygular menfaat çatışmasının orta yerinde kalıp alınlarından vuruluyor. Bizim hayatımızı yaşamaya mecbur ettiğimiz hayvanları kendimize köle kılıyor, kendi yalnızlığımıza oyuncak ediyoruz. Eşyayı bir yenisiyle değiştirmekse hayatın temel faaliyetlerinden biri haline geldi; sürekli bir şeyleri elden çıkarıyor, yenisini koyuyoruz yerine. Bu değiş tokuşun hiçbir duygusal boyutu olmuyor. Bir şeylere kalbimizle, gönlümüzle yönelmiyoruz. Hiç kimseyi kendimize yurt edinmiyoruz. Hiçbir şeyi sımsıkı benimsemiyoruz. Hiçbir yere kök salmıyoruz. Oradan oraya savrulmayı, her yeni rüzgarla bir yerlere sürüklenmeyi heyecan verici buluyoruz. Artık sevemiyoruz. Dolayısıyla sevilmiyoruz. Yalnızız ve bu boşluğu örtecek şeylere ihtiyaç duyuyoruz mütemadiyen. Sadece sevginin kapatabileceği bir boşluk bu ve elimizde en olmayan şey de o!
‘Mirdad’ın Kitabı’ndan birkaç derin satır daha okuyalım birlikte: “Kaç kere sizi sevgi kördür derken duydum. Bununla sevgilide hiçbir kusur görmez demek istiyorsunuz. Aslında körlük görme derecelerinin en üstün noktasıdır. Keşke hiçbir şeyde ayıp göremeyecek kadar kör olsaydınız! Ne zaman sevgi gözlerinizi temizlerse o zaman gördüğünüz her şey sevginize layık olacaktır.”
Akıl hesap kitapla meşgul oldukça, bil ki gönül hiç lafa girmez.
“Gözlerin sevdiğinde kusur buluyorsa” dedi meczup, “sen kendinde mahpussun hâlâ!”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.