|
Türkiye"nin önü açık

Yapılanı asla küçümsemeyiniz: ''Ergenekon'' adıyla gerçekleştirilen operasyonda polis tarafından gözaltına alınıp mahkemenin tutuklanmalarına karar verdiği kişilerin ''dokunulmaz'' olduğu sanılıyordu. Bunu onlara ve eylemlerine destek verenlerin şu an sergiledikleri şaşkınlıktan anlayabiliyoruz. O şaşkınlıkla ne diyeceklerini, ne yazacaklarını bilemiyorlar.

Dün bir yazıda şu satırlar yer alıyordu: "Gerçi Ergenekon kavramı öteden beri, derin devlet olarak gösteriliyordu. Hatta Türkiye''deki NATO güdümlü komünizmle mücadele operasyonunun genel adı olarak da kullanıldı. Fehmi Koru, bu duruma işaret ettikten sonra, şimdiki Ergenekon''un tasfiyesinin 5 Kasım''da Tayyip Erdoğan-George W. Bush görüşmesinde kararlaştırıldığını söyledi!"

5 Kasım 2007 tarihinde Beyaz Saray''da yapılan Tayyip Erdoğan – George W. Bush görüşmesi ile Ergenekon operasyonu arasında bir irtibat olduğuna inanıyorum. O görüşme PKK terörüne karşı ABD''nin geleneksel tutumunu değiştirdi, biliyorsunuz. Aynı görüşmede, Türkiye''nin demokratikleşmesinin önündeki diğer engellerin de konuşulmadığını bilemiyoruz. Konuşulmuşsa, ''devlet içinde yuvalanmış çeteler'' konusu da masaya getirilmiştir. Bu benim bir tezim.

Ancak, bu tezimden çıkartılacak en şaşkın sonuç, yine aynı yazıda yer alan şu iki cümledir: "Demek ki Ergenekon veya başka bir ad ile olsa bile veya örgüt söz konusu olmasa dahi, söz konusu faaliyetlerden en çok rahatsız olan güç ABD derin devletidir! / ABD Başkanı''nın düğmesine bastığı bir operasyonda polisin Ergenekon adını kullanması manidardır!"

Türkiye ABD ile PKK ve devlet içinde yuvalanmış çeteler konularını görüşmüşse, bunun sebebi, her iki oluşumun da bir biçimde ABD ile ilişkisi olması sebebiyledir. Türkiye''de tasfiyesi bunca sorunlara yol açan çeteleri, Türkiye''de ve başka NATO ülkelerinde ABD -daha doğrusu CIA- oluşturmuştur. 1952 yılında bizdeki ilk yapılanmayla birlikte, oluşumun bütün bilgi ve belgeleri, kurucu ABD (siz bunu ''CIA'' olarak anlayın) ile paylaşılmıştır. Kimlerin bu örgütlenme içerisinde yer aldığından silâhların hangi ilde nerede saklandığına kadar...

Yazarın "Demek ki..." diye başlayan cümlesinin yanlışlığı ortada. Beyaz Saray''da bu konu konuşulmuş ve kararlılık sergilenmişse, bu, ABD''nin kendi örgütlediği bir çeteyi feda etmesi anlamına gelir; ABD''nin kendi oluşturduğu ve her dönemde arzu ettiği sonucu almak için kullandığı bir örgütü feda ederken hayli zorlandığını bile düşünebiliriz.

Kullanılanların ve kendilerini kullandıranların başına bu tür hoş olmayan olaylar gelebiliyor.

Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt''ın önceki gün yaptığı açıklamada en fazla dikkat çeken nokta, ''Ergenekon'' yapılanmasıyla Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK) arasına kalın bir çizgi çekmiş olmasıydı. Gözaltı ve tutuklamalara sebep olan örgüt içerisinde yer alan kişileri, bir anlamda, kendi hallerine bırakmış oldu TSK. Bu gelişme, sadece bir tezden ibaret olan, "ABD de kendi kurduğu örgütün üzerine gidilmesine razı oldu" tespitinden daha da önemlidir.

Türkiye''nin demokratik bir hukuk devleti olarak yoluna devam etmesinin önünde hiçbir engelin kalmayacağı günlere doğru yol alıyoruz. PKK terörü hız kesti ve Kuzey Irak''ta da barınamayacağı anlayan örgüt, belli ki, kendisini dönüştürmeye çabalıyor. Soğuk Savaş yıllarının günümüze kalıntısı olan çetelerin de tasfiyesiyle, kişileri hedef alan terörle ülkeyi istikrarsızlaşmaya yol açan kitle eylemleri tarihe karışabilir.

Ben tezlerimi şu sırada yürütülmekte olan türban/başörtüsü konulu tartışmaların yanlış bir zeminde yapıldığına işaret etmek için de tekrarlıyorum. Aceleye gerek yok. Her şey sırasıyla... Terörden arınmış, çetelerini ve her yere sızmış çete işbirlikçilerini tasfiye etmiş daha demokratik bir ülkede ''türban'' türü doğrudan demokrasiyle ilgili bir konu çok daha rahat çözülebilirdi.

Belki de siyasilerin bir bildiği vardır.

17 yıl önce
Türkiye"nin önü açık
Transfer kaosu
Bu oyun gelişir
Gannuşi’den Gazze’ye giden yolu kim kapatıyorsa?
Dünya bize gebe, biz hakikate…
“Ya kezzabi ya a’milil Amrikani / yallah irhal ya Sisi”