Günümüzde bazı Arap âlimler misyar evliliğinin hoş olmasa da caiz olduğunu söylüyorlar. Çünkü onlarda birden çok evlenmenin hukuku kısmen var. Ayrıca diyorlar, bu her iki tarafın da kabul ettiği bir sözleşmedir. Bizde ise durum farklı. Bu evlilik normal bir taaddüt değil. Böyle bir evlilik yapanların kahir ekseriyeti bunu nefislerinin arzuları için ve çoğunlukla gizli olarak yapıyorlar. Önceki yazımızda gizli nikâhın nikâh olmadığını söylemiştik. Gizli olmasa da şeriatla yönetilmeyen Türkiye gibi bir ülkede misyar nikâhı yapmanın caiz olamayacağını ve bunun kadına bir haksızlık ve kadın istismarı olduğunu söylemeliyiz. Modern insanın lanetlik bir suç olan zinayı flört ile masum arkadaşlıklarla, hakmış gibi görülen kaçamaklarla, birlikte yaşamalarla normalleştirmesine karşılık Müslümanların da ahlakı güya kitabına uydurarak hukukla delme çabalarından başka bir şey değil.
Resulüllah Efendimiz (sa) ‘Allah zevkperest erkekleri ve zevkperest kadınları sevmez’ buyurmuş
ve şekil şartları ve karşılıklı rıza bulunuyor olmasına rağmen
pek çok nikâh çeşidini gayrimeşru saymıştır. Müt’a, şiğar ve hülle nikâhı böyle gayrimeşru nikâhlardandır.
Çünkü bunlar dinin nikâha yüklediği gayeye/makasıda aykırıdır. Tabii ki, kimse Allah’ın meşru kıldığı bir şeyi, O’nun koyduğu şartlar bulunduğu sürece haram sayamaz, biz de böyle yapmıyoruz ama kimse de meşruiyet uydurup zevkleri peşine kadını istismar edemez.