Siyasi ya da sosyolojik tahlil yapabilecek değilim, ama duygularımı paylaşabilirim.
Mitingi düzenleyenler
. Ama asıl kimlikleri ne Kürt ne de Hüda-Par. Tevhit düşüncesi üzerinde birleşen, ümmet bilincine sahip Müslümanlar. Milli Görüşçülerin biraz daha ümmetçi ve evrenselci olanları. Mitingdeki konuşmacılardan biri ırkçılığı lanetleyen ateşli bir nutuk attı.
Hareketin üst düzey yetkilileriyle ve
üyeleriyle görüşme ve uzun uzadıya sohbet etme fırsatım oldu. Hareketin ilmi kanadını bu birlik oluşturuyor. Ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu olmak üzere bütün Türkiye'de yüzlerce medreseleri ve müderrisleri var. Kızların yetiştirilmesine özellikle önem veriyorlar.
İki bin on ikiye kadar özellikle emniyet güçleri tarafından işkenceye ve tehdide maruz kaldıklarını söylediler. Devlet size bunu niçin yapsın diye sorduğumda, bunun çoğunlukla cemaatin polislerinden kaynaklandığını, onların kendileri dışında bir İslami oluşum istemedikleri için böyle yaptıklarını söylediler.
Doksanlı yılların karanlık ortamlarında da Jitem ve derin devlet tarafından kara propagandaya maruz kaldıklarını ve olduklarından farklı gösterildiklerini anlattılar. Tabii ki bizim de hatalarımız oldu, ama biz onları gördük ve onlardan dersler çıkardık dediler. Başlangıçta kullandıkları '
ismi sebebiyle
ve İran'la bağlantılarının olacağını düşündüğümü ve bu harekete karşı içimde tereddütler taşıdığımı kendilerine açıkça bildirdim. Irkçılık ve mezhepçilik üzerine kurulu İran devriminin asla bir İslam devrimi sayılamayacağını, İran'la işbirliği yapan bir hareketin de bütün bir ümmetin vahdetinden söz edemeyeceğini vurgulayarak söyledim. Böyle bir göbek bağlarının bulunmadığını söylediler. Doğrusu, kendilerini faaliyetlerinde ve söylemlerinde inandırıcı buldum.
Hizbullah, anlamlı bir Kur'an-ı Kerim kavramı, vaktiyle onu isim olarak seçmiş olmamızda bir sakınca olmamalı. Ama İran'ın özellikle Suriye politikasını tasvip etmiyoruz. Başlangıç itibariyle harekette bir İran sempatisinden söz edilebilir. Ama bu, İran Devrimine bir İslam devrimi olarak bakıldığı için o zamanlar Türkiye'deki bütün İslamî hareketlerde var olan ortak bir sempati idi.
Gerçekleştirdikleri miting başlı başına bir başarı.
Diyarbakır'ın nüfusunun 1,5 milyon olduğunu düşünürsek ve katılımcıların ancak onda birinin çevre illerden geldiğini hesaba katarsak Diyarbakır için bunun ne demek olduğu anlaşılmış olur. Katılanların çoğunun genç kadınlar olması da ayrı bir gösterge. Küçük çocuklar dâhil, eğitimle bire bir ilgileniyor ve Müslüman bir gençlik yetiştirmeye çalışıyorlar.
Bizi hoca olarak gören gençler sık sık etrafımızı sardı, dua istediler. Aklıma gelen duaları söyledim, ama ikna olmamışlar ki, gencin birisi,
Bu serdengeçti tavırları sebebiyle miting alanında bomba patlayacak, gitmeyin fısıltı propagandaları bile onları asla yıldırmamış.
Eğer bu kararlı tavır sürdürülmezse sonunun daha kötü olabileceğini ilave ediyorlar. Öldürmeyen her darbe güçlendirir sözü aklıma geldi.
Sonuçta doğuda ve batıdaki dindar kesim arasında da bir kopukluğun, iletişimsizliğin ve yanlış tanımanın bulunduğunu fark ettim. Sadece müminlerin kardeş olabileceğini hesaba kattığımızda bu iletişimin öncelikle Batıdaki âlimler ve kanaat önderleri tarafından kurulup sürdürülmesi gerektiği kanaatine vardım. Buna devletin kemikleşmiş reflekslerini gözden geçirmesi gereğini de eklemeliyiz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.