Miras meselesi ve kadınların mağduriyeti

04:0013/09/2020, Pazar
G: 13/09/2020, Pazar
Faruk Beşer

Sık sık söyleniyor ama bir kez daha söyleyelim; Kuranıkerim’de bazı konular ince detaylarına kadar hükme bağlanmışken, bazıları birkaç temel prensip verilerek bırakılmıştır. Ticaret ve yönetim gibi konularda çok az bağlayıcı hüküm vardır. Çünkü bunlar zamanla değişecek konulardır ve gelişmelere göre bu alanlarda doğru ve olması gereken hükmü işin ehli olanlar bulacaktır.Ama özellikle iki konunun hükmünü Kuranıkerim en ince detaylarına kadar verir. Evlenilmesi caiz olanlar ve bir de miras konusu.

Sık sık söyleniyor ama bir kez daha söyleyelim; Kuranıkerim’de bazı konular ince detaylarına kadar hükme bağlanmışken, bazıları birkaç temel prensip verilerek bırakılmıştır. Ticaret ve yönetim gibi konularda çok az bağlayıcı hüküm vardır. Çünkü bunlar zamanla değişecek konulardır ve gelişmelere göre bu alanlarda doğru ve olması gereken hükmü işin ehli olanlar bulacaktır.

Ama özellikle iki konunun hükmünü Kuranıkerim en ince detaylarına kadar verir. Evlenilmesi caiz olanlar ve bir de miras konusu. Bu iki alanın hemen her meselesini Kuranıkerim hükme bağlamıştır. Çünkü insanların birbirlerine yakınlık ölçüleri hiç değişmeyecektir. Baba, anne, kardeş, eş çocuk olma hep olduğu gibi sürecektir.

Her hukuk sisteminin bir miras taksimi anlayışı vardır. İslam’ın miras taksimi İslam toplumunun ve ailesinin yapılanmasına bağlı olarak farklıdır ve kendi bütünü içerisinde anlamlı ve tutarlıdır. İnanç, kültür, aile ve çalışma hayatı konularında İslam’dan uzaklaştıkça böyle bir miras taksiminin de problemleri olacak ve taraflardan bazıları gadre uğrayacaktır. Ama insanoğlu budur, bazı erkekler başka konularda şeriatın hükümlerini hesaba katmazken miras söz konusu olduğunda onu uygulamakta ısrarlı olurlar. Böyle bir durum elbette şeriat yanlısı olduklarını değil mal düşkünü olduklarını gösterir. Böyleleri için Allah (cc), ‘siz bütün mirası haklı haksız yiyorsunuz, malı, yığmak için seviyorsunuz’ (Fecr 19-20) buyurur.

İşin o yönünü başka bir yazıda ele alacağız ama burada şu kadarını söyleyelim; çokça dile getirildiği gibi İslam miras hukukunda ‘erkek iki, kadın bir alır’ hükmü mutlak anlamda geçerli değildir, sadece belli durumlarda böyledir.

Nisa Suresi 11 ve 12. Ayetlerde Allah mirasın temel taksimini anlattıktan sonra şöyle buyurur: ‘İşte bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse Allah da onu zemininde ırmaklar akan cennetlere kalıcı olarak koyar. Büyük kazanç budur. Kim de Allah’a ve Resulüne itaatsizlik eder ve O’nun koyduğu sınırları aşarsa, Allah da onu kalıcı olarak ateşe ve horlayıcı bir azaba sokar’. Görüldüğü gibi tamamen hukuki sanılan bir konu Allah’a imanla ilişkilendirilir.

Bu ayetler gösteriyor ki, Allah’ın koyduğu miras taksimatını kabul etmeyenler O’na isyan etmiş olurlar. Bu taksimatın tarihsel olduğunu söylemek ise nakle de akla da aykırıdır. Nakle aykırıdır çünkü Allah Kuranıkerim’in pek çok yerinde hükmün sadece kendisine ait olduğunu, sözlerinin değiştirilemeyeceğini, O’nun hükümleriyle hükmetmeyenlerin yerine göre kâfir, zalim, ya da fasık olacağını söyler. Akla da aykırıdır, çünkü böyle bir yorumun İslam’ın uygulanamayacağı bir alanı olmaz ve böyle olması

halinde iki adım sonra İslam diye bir şey kalmaz. İslam kıyamete kadar baki ise Kuranıkerim hükümleri de değişmeden kalmak zorundadır. İslam’ı, yaşadığımız hayata uydurma gayreti yerine hayatı ona uydurmanın yolları aranmalıdır.

Ne var ki, vakıa olarak bizim toplumumuz gibi İslam’ın uygulanmadığı, ailenin ve çalışma hayatının İslam’a göre yapılanmadığı yerlerde bu taksimden çoğu zaman kadınlar, nadiren de erkekler mağdur olmaktadırlar. Bu durumda İslam’ın miras taksimini değiştirelim diyemeyeceğimize göre şimdilik bu mağduriyeti giderme yollarını aramalıyız. İslam aile yapılanmasında annenin babanın, kendilerine yeterli olamamaları halinde, maddi külfetleri tamamen erkek çocuklara aittir. Bakarlar ya da baktırırlar. Oysa bugün bu külfeti büyük oranda kız çocukları yüklenmektedir. İşin ahlaki ve psikolojik yönüyle kızların tamamen devreden çıkmaları da hoş değildir, çünkü anne babanın muhtaç olduğu ilgi ve sevgiyi ancak kızlar gösterebilir ama külfet erkeklere aittir. Erkekler tarafından böyle bir ilgisizlik varsa şu tedbirler alınabilir:

Anne baba daha hayatta iken mallarını kız ve erkek çocuklarına, hibe olarak eşit taksim edebilirler. Ya da anne baba İbn Hazm’ın Bakara 180. Ayeti’nden çıkardığı ‘vacip vasiyet’ formülünü uygulanarak adaletsizliği vasiyetle önleyebilirler. Çünkü öncelikli hedef İslam bütünü içinde kalmak şartıyla adaletin sağlanmasıdır.

En nihayet şöyle olması da İslam’a aykırı değildir: Erkekler anne babalarına bakmıyorlarsa kızlar bu mesai ve harcamalarını hesap edip bunu erkek kardeşlerinden bir şekilde alabilirler. Onlar bunu gönüllü olarak vermiyorlarsa kızlar bugünkü kanunlara yaslanıp hakları olan kadarını zorla alabilirler. Ancak erkeklerin haksızlığı kadınların haksızlığına yol açmamalıdır. Mevcut kanunlar ise bir haksızlığı giderelim derken daha büyük bir haksızlık yapmaktadır.

#Ayet
#İslam
#Miras
#Kadın
#Erkek