Kurban, Kuranıkerim’in işareti, hadisi şeriflerin beyanı ile zengin müminlerin yerine getirmesi gereken bir ibadettir. Hicret’in ikinci yılında meşru kılınmıştır. Ebu Hanife kurbanı vacip diğerleri güçlü bir sünnet olarak görürler. Ebu Hanife’nin delilleri güçlüdür.
Kurbanın gayesi et yemek değildir. Herkesin en sevdiği İsmail’ini Allah adına feda edebileceğini, böylece en çok Allah’ı sevdiğini fiilen gösterebilmesidir, takvalı olup korunmasıdır, Allah’a yaklaşma niyetidir, şükürdür, İbrahim’le (sa) başlayan bir sünnetin ihyasıdır, sene boyu et yiyemeyenlere bir kez olsun bunu tattırmadır.
Kurban kesmeyi hayvan katliamı gibi görüp İslam’a saldırmaya bahane arayanlar, sene boyu her türlü kebabın alasını yiyebilenlerdir. Oysa o yedikleri kebaplar da yine bir hayvanın etidir. Hayvanları da Allah insanlar için yaratmıştır ve onları gerektiğinde merhametle boğazlayıp yemek hayatın kaçınılmaz bir kanunudur. Yeter ki, Müslümanlar işlerini ihsan ile yapsınlar, hayvanlara eziyet etmesinler, insanlara ve çevreye zarar vermesinler.
Hanefilere göre kurban temel ihtiyaçlarından fazla zekât nisabı değerinde her hangi bir malı olan her fert için vaciptir. Bu malın zekâtta olduğu gibi artma özelliği olması, ya da üzerinden bir yıl geçmesi gerekmez. Hanefiler dışındaki mezheplere göre bir eve bir kurban yeter, kendi özel mülkleri olsa da evin diğer fertlerinin kurban kesmesi gerekmez. Ebu Eyyub el-Ensari der ki, “Resulüllah zamanında bir adam kendisi, eşi ve çoluk çocuğu için tek bir koç keserdi, sonra insanlar kurbanı övünme vesilesi yaptılar”. Yani sayısının çokluğuna ve büyüklüğüne önem verir oldular.
Şeri ölçülerle yolcu/seferi sayılan bir insana kurban kesmek vacip değildir. Ancak keserse, ya da arkada veya gideceği yerde vekil tayin ettiği kişiye kestirirse güzel bir iş yapmış olur. Sevabı da daha eksik olmaz.
Kurban kesmesi gereken birisi kurban yerine sadaka verse kurban görevi üzerinden düşmez. Bunların her biri farklı bir ibadettir. Öyle olsaydı oruç yerine de sadaka vermek caiz olurdu.
Güzel olan, herkesin kurbanını bizzat kendisinin boğazlamasıdır, ama birisine vekâletle kestirilmesi, ya da yine vekâletle hayır kurumlarına bağışlanması da caizdir.
Kurban kesilmesine mani bir durumu olmayan büyük baş hayvanlar, ne kadar az et veriyor olursa olsun, ona yedi kişi ortak olunabilir. Bu sebeple, ‘bu kurban beş kişiliktir, altı kişiliktir’ gibi ifadeler yanlıştır ve hesabın ete göre yapıldığını gösterir. Büyük baş hayvanı bir kişi de, yedi kişi de kesebilir.
Bayram namazı kılındıktan sonra Hanefilere göre bayramın üçüncü günü akşamına, Şafiilere göre ise dördüncü günü akşamına kadar, geceler dâhil, kurban kesilebilir. En güzeli bayram namazından sonra hemen kesilmesidir.
Kurbanın hangi hayvanlardan olacağı bellidir. Ancak kurbanın besili ve gösterişli olması sevabı artırır. Bununla birlikte bu hayvanlardan “belirgin kör, belirgin hasta, belirgin topal ve kemiklerinde iliği kalmamış kadar zayıf hayvanlardan kurban olmaz”. Boynuzu kırık, kuyruğunun ucu kesik, bir memesi kör gibi diğer küçük kusurlar kurbana mani değildir, ancak onu öyle olduğu için özellikle seçip kesmişse sevabı o derece az olur. Gebe hayvanların kurban edilmesi caiz olsa da uygun değildir, bazı âlimlere göre zaten caiz olmaz.
Kurban kesilecek küçükbaş hayvanların kameri ay hesabıyla bir yaşında (355 gün), sığırların iki yaşında olması gerekir. Altı ayı geçmiş bir kuzu sürüde annesi kadar büyük gözüküyorsa ondan da kurban olur. Cumhur/çoğunluk sığır cinsi için bunu caiz görmez, ancak Ebu Hanife’nin yaştaşı, Şam diyarının fakihi Evzaî ve Atâ gibi alimlere göre görünüşte ve ette annesinden geri kalmayan bir yaşını geçmiş büyük baş da kurban edilebilir.
Kurban kesilirken ihsan ile kesmek çok önemlidir. İhsan güzel bir işi Allah için en güzel şekliyle yapmaktır. Keserken hayvana eziyet etmemek, keskin bıçakla kesmek, ortalığı kirletmemek gibi şeyler kurbanın ihsanındandır. Çünkü kurban aynı zamanda bir merhamet eğitimidir.
Kurbanı boğazlayanın boğazlarken, besmeleden sonra ‘innî veccehtü’ ayeti ile başlayan duayı okuması sünnettir. Sadece besmele çekmesi de yeterlidir. Hayvanın boğazından en az üç kanalı kesmelidir, sonra çabuk ölsün diye bıçağın ucuyla omuriliğini (can damarını) kesmek, hayvana acı vereceği için mekruhtur.
Kurbanın bayıltılarak ya da şoklayarak kesilmesi caiz değildir. Şokladıktan sonra canı çıkmadan önce kesilmişse yine de eti yenir ama sevabı azalır. Bazı kasapların ani bir hamle ile kurbanın boynunu kırarak yatırıp kesmeleri de böyledir, bu da caiz değildir. Çünkü hayvan felç olduktan sonra kesilmiş olacaktır ve böyle bir hayvandan artık kurban olmaz.
Borçla taksitle kurban kesmekte bir sakınca yoktur. İnsanın kurban mükellefi olacak mülkü olabilir ama o anda elinde para bulunmayabilir. Ödeme zamanını geciktirip faize düşmedikten sonra kredi kartıyla kurban almakta da bir sakınca yoktur. Yani meşru bir yolla kurbanlığın kişinin mülküne geçmiş olması yeterlidir.
Pazar günü devam
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.