Demiştik ki, Mehdi anlayışında Sünnilik Şia’dan büyük ölçüde etkilenmiştir. Ancak mehdiden söz eden hadislerin çoğu uydurma ya da zayıf olsa bile sahih olanları da vardır. O halde mehdiyi bütünüyle inkâr etmek doğru değildir. Resûlüllah (sa) sözleriyle neyi kastetmişse biz onu aynen kabul ederiz. Ancak ilgili hadisi şerifler incelendiğinde Mehdi'nin olağanüstü bir kişilik değil, ümmetin hidayetine vesile olan örnek insanlar olduğu anlaşılır.
Ümmeti savunma gücüne sahip adil yöneticiler, her asırda var olan müceddidler ve dini yeniden canlandırıp ayağa kaldıran alimler böyle birer Mehdi'dirler.
Hadislerde çoğul olarak “Mehdiler” dendiğine göre mehdi pek çoktur, mesela Râşit Halifelere bizzat Resûlüllah Efendimiz “Mehdiler” demiştir ve böyle adil, gayretli ve ümmete ferahlık getirecek yöneticilerin sonradan da geleceğine işaret buyurmuştur. Kısaca Mehdiler her dönemde gelmiştir ve gelmeye devam edecektir.
Anlaşılan bunun güçlü bir devletin bulunmasıyla da alakası vardır.
Böyle güçlü bir devlet ve onu yönetecek irade olmadan Mehdilik olmaz. Bu sebeple ilginçtir ki, Buhari ve Müslim gibi dikkatli hadis alimleri Mehdi hadislerini kitaplarına almamakla beraber, sonradan Mehdi diye yorumlanan şu hadisi şerifi Müslim rivayet etmiştir:
“Ümmetim Acemler ve Rumlar (acaba doğu batı emperyalizmi mi?) tarafından sıkıntılara boğulduğu bir zamanda bir halife
çıkar ve malı öyle sayarak değil, hesapsız dağıtır” (Müslim). Pek çok alim mehdinin böyle bir yönetici olduğu kanaatindedir. Bu aynı zamanda ümmetin ayağa kakmasının güç, kuvvet ve maddi imkânlar oluşturulmasına bağlı olduğunu da gösterir. O halde mehdiyi güçlü bir İslam devleti ve onun, ümmeti sefaletten ve fakirlikten kurtarıp bolluğa kavuşturacak yöneticisi olarak anlamak yanlış olmaz.
Müminlere düşen de oturup miskin miskin Mehdi beklemek değil böyle bir h
alifenin oluşmasının şartlarını hazırlamaktır. Allah bize bir Mehdi beklememizi emretmiyor ama düşmanlarımıza karşı kuvvet hazırlamamızı ve ilim/bilim, tebliğ ve davet yapmamızı emrediyor. Kesin olan emirlere neden riayet etmiyoruz de hayali güçlere bel bağlıyoruz?