Büyük şehirler belli özellikleriyle vasıflanırlar. Halep de Haleb-i Şehbâ diye bilinir. Şehbâ tatlı beyaz demek. Muhtemelen beyaz taşlarının çok olduğu, ya da daha güneydekilere nispetle daha çok kar aldığı için ona Şehbâ denmiş.
Halep tarihin en eski şehirlerinden biri. Geçmişi binlerce yıl öncesine dayanıyor. Sekiz medeniyete merkezlik yapmış. Osmanlı'nın Kahire ve İstanbul'dan sonra en büyük merkezi. Sanırım Halep İslam'la müşerref olduktan sonra hiç bu kadar zulüm görmedi, beyazı/şehbâsı hiç bu kadar siyaha/sevdaya bulanmadı.
Halep sadece Suriyelilerin değil, bütün Müslümanların kaybı, hepimiz bu suça ortağız. Ve unutmasınlar ki, böyle giderse, ben zarar görmeyim, tahtım sallanmasın diye kılını kıpırdatmayan petrol krallıklarına da sıra gelecek. Aklımızı başımıza almazsak, düşüşler devam edecek.
Ama Uhut'taki gibi şehitler versek de şahsen bendeniz İslam'ın bu ikinci yükselişinin durdurulamayacağı ve ikinci kez İslam hâkimiyetinin gerçekleşeceği kanaatindeyim. Allah nurunu tamamlayacak, kâfirler ve müşrikler istemeseler de. Elbette bu kuru bir temenniden ibaret değil. 1950'lerden sonraki gelişmeler bunu gösteriyor. Ancak bizim okçular tepesini daha candan ve dünyalığı öncelemeden korumamız gerekiyor. Şu ölümsüz beyanları hiç unutmamalıyız:
“
”.
“Eğer seferber olmazsanız Allah size çok acı bir azap verir ve sizin yerinize başka bir kavim getirir, siz de O'na hiçbir zarar vermiş olmazsınız. Allah her şeye kadirdir” (Tevbe 9/38-39).
'
' yani siz yok olup gidersiniz. Ya da elbirliği ile bu dini korumazsanız Allah onu bir başka millete nasip eder ve siz ancak kendinize zarar vermiş olursunuz. Ayet, ümmeti savunmada birlikte cihat etmemenin, ümmetin sonu olacağına da işaret eder.
“
(Tevbe 9/41).
… Kısaca her halükârda ne yapabiliyorsanız cihada katılın demektir. Resulüllah (sa) “
” buyurur.
Malla cihadın önce zikredilmiş olması anlamlıdır. Öncelikle malından vermeyi öğrenemeyen, yeri geldiğinde canını hiç veremez. Şu anda bizim için öncelikli olan budur. Cihadın sadece savaş değil, Allah'ın dininin hâkim olması için bulunduğu şartlarda ne gerekiyorsa onun heyecanı, cehdi ve gayretinde olma demek olduğunu söylemiştik.
Haleb-i Şehbâ'mızla bir kez daha öğrendik ki, küfür tek millettir, hiç birisine yaslanılamaz, Akif'in dediği gibi, Allah'a güvenip sa'ye sarılmaktan başka çaremiz yok. Ne ABD, ne Rusya ne AB bizim için hayır rüya görür. Ne yazık ki, İran'ı da bu kategoriye katmak zorundayız. Hadi Şiilere biz yine kardeş diyelim, ulemamız onların gulât/aşırı olmayanlarını tekfir etmemiş, ama
Ne yazık ki şu anda da
Dünyanın bütün müstekbirlerinin, kendi yemyeşil ülkeleri varken, bir kupkuru Ortadoğu çölünde ne işleri var. Bunu sadece petrolle izah edebilir miyiz? Petrol yokken de bu topraklar dünyanın hep ilgi odağı idi. Peygamberler ve dinler hep bu topraklarda doğup gelişmiş. Dolayısıyla mesele aynı zamanda bir dinler savaşı meselesidir.
Müslümanıyla gayrimüslimiyle dünyanın huzuru ancak İslam ümmetinin yeniden canlanmasına bağlıdır. Rabbimizin şu uyarısını kaçımız düşünüp gereğini yapmanın yollarını arıyoruz.
“
” (Nisa 4/75). Bugün o belde Halep'tir, yarın İstanbul olabilir.
Bu gösteriyor ki, İslam ülkesi hepsinden daha güçlü olmak zorundadır ve dünyanın neresinde olursa olsun, hangi dine mensup bulunursa bulunsun, zulme uğrayanları kurtarmak, zulmü ortadan kaldırmak için savaşmak, insanlığın
ve
olmak zorundadır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.