Gençlerin her problemi aslında yaşlıların problemidir

04:0025/11/2018, Pazar
G: 25/11/2018, Pazar
Faruk Beşer

İrademizin eğitilmesinden söz ediyorduk. İlginçtir ki, insandan başka bir varlığın irade eğitimine ihtiyacı yoktur. Hayvanlarda irade benzeri davranışlar görülürse onlar da insanlara ders vermek içindir ve onlar bunu bilinçli olarak yapmazlar. Mesela kedi avını yakalamak için saatlerce bekler, ama o bunu tabii bir insiyakla yapar akıl ve eğitilmiş irade ile değil. Ve onun bu davranışı da insana sabrı ve iradeli olmayı öğretmek içindir. Nitekim bir Allah dostu, beni bir kedi irşad etti demiş. Kedinin

İrademizin eğitilmesinden söz ediyorduk. İlginçtir ki, insandan başka bir varlığın irade eğitimine ihtiyacı yoktur. Hayvanlarda irade benzeri davranışlar görülürse onlar da insanlara ders vermek içindir ve onlar bunu bilinçli olarak yapmazlar. Mesela kedi avını yakalamak için saatlerce bekler, ama o bunu tabii bir insiyakla yapar akıl ve eğitilmiş irade ile değil. Ve onun bu davranışı da insana sabrı ve iradeli olmayı öğretmek içindir. Nitekim bir Allah dostu, beni bir kedi irşad etti demiş. Kedinin bir deliğin önünde beklediğini gördüm, ne beklediğini anlamak için ben de onu bekledim. Beklemesi uzayınca usanıp gittim. Sonra tekrar tekrar dönüp baktım. Nihayet bir fare çıktı ve kedi avını yakalayıverdi. Demek ki, dedim, meramına ulaşmak için kişinin gerekli sabrı göstermesi lazım.



İradeli olabilmek için özgüven dedikleri duyguya da sahip olmak gerekir. Bu da önce kişinin kendini tanıması ile başlar. Sokrat’ın bir sözü vahiy kaynaklı bir hikmetmiş ki, onu Resulüllah da söylemiş ve artık hadisi şerif olmuş: ‘kendini bilen Rabbini bilir’. Hz. Ali’nin şiirleştirilmiş meşhur sözü de bunu anlatır; ‘sen kendini küçük bir cirim mi sanıyorsun, en büyük âlem sende saklıdır’. Şeyh Galib’in şu beyti bunun tercümesidir.

‘Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen

Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen

Kendine iyi bak ki, sen bütün âlemlerin özüsün, kâinatın gözbebeği olan insansın sen.’ Burada güzel de bir sanat vardır; insanu’l-ayn gözbebeği demektir. Avam arasında ‘kendine iyi bak’ denmesini bu şiirde söylendiği anlamda alırsak bu söz avami olmaktan çıkar, bir hikmetin ifadesi olur.

Gel gör ki, kişinin kendini tanımasının, içinde saklı kabiliyetleri ve hazineleri bilmesinin ve onlardan yararlanmasının kişilikle çok yakın ilişkisi vardır ve kişiliğin oluşması da bir gençlik problemi olmaktan çok ebeveyn, yani yaşlılık problemidir. Çünkü zirvesinde özgüven bulunan kişilik, yedi yaşına kadar yüzde doksan oranında tamamlanan bir vasıfmış. Bu doğru ise, insanın kişiliğini kendisi değil, annesi babası oluşturur demektir. Onlardan gördüğü tavır ve davranışlarla ezik, korkak, pısırık, utangaç bir kişilik edinen gencin ondan sonra bu olumsuz huylardan kurtulabilmesi çok zordur. Zordur ama sanırım imkânsız da değildir. Çünkü bizim, yani mükellef olan insanın da bu olumsuzluklardan kurtulması isteniyorsa demek ki, bunun bizim irademizle de alakası vardır.

Kendi çevre tecrübemden hareketle söylüyorum, bizde çocuk hep susması, denileni yapması, hiçbir şeye itiraz etmemesi gereken, hatta içinden geldiği gibi ağlama özgürlüğü dahi bulunmayan bir varlık olarak yetiştirilir. Sonra da biriyle konuştuğunda cesareti ve kendini ifade edebilme gücü kalmaz. Utanır, sıkılır, hatta bu durum bazen onda psikolojik bir maraz olmaya başlar. Belki bugün Batı’da da bunun tam aksi bir ifrat vardır. Çocuk her istediğini yapar, kırar döker ama ona yine de ilişilmez. Bu da ayrı bir psikolojik maraza, otoritesizliğe, Amerika’da ilkokullarda bile görülen vurmaya kırmaya, öldürmeye götürür. O halde İslam terbiyesi/eğitimi bu konuda da ortayol olmalıdır. Çocuk insanoğlunun yapabileceği her şeyi kendinin de yapabileceğine inanmalı, güvenmeli ama yapamayacağı şeylerin olduğunu da, yani haddini de bilmelidir.

Olumlu haset diyebileceğimiz gıpta edebilme de iradeye güç veren hususlardandır. Resulüllah Efendimiz (sa) iki şeyde haset olmayacağını söyler: Faydaya, yani amele dönüşen ilim/bilgi ve harcanması gereken yerde harcanan mal mülk. Zaten hayat bu ikisinden ibarettir. En büyük manevi sermaye bilgi, en büyük maddi sermaye de servettir. Yeter ki, bunların birer araç olduğu ve amacı için kullanılması gerektiği bilinsin. Bu konuda yarış ve gıpta anlamındaki bir haset temel saiktır, olması gereken motivasyondur ve Resulüllah bunu teşvik etmiştir.

Bilgi ile beslenen sağlam bir iman iradenin motorudur. Allah’a inananların ve kime yapılırsa yapılsın zulmü ortadan kaldırmak isteyenlerin galip gelmesi gerektiğine inanan insan bu duygu ile motive olur. Dünyanın neresinde olursa olsun, değil bir insana, hayvana dahi zulmediliyorsa bundan sorumlu olduğunu bilen bir mümin konfor arayamaz. İki gün önce boynuzlarına bağlanan gazlı bezlerin yakılmasıyla ölüme itilen ve seyredenlerin çılgınca zevk alıp eğlendikleri bir boğa videosu izledim, içim sızladı. Bu medeniler arenalarda da boğaları şişleyerek ve işkence ile uzun bir sürede öldürerek zevk almaya devam ediyorlar. Bir başka vahşetleri de şehrin en yüksek mekânından, çılgın alkışlarla keçileri yere atarak parçalayıp öldürmeleri. Bizde de küçük de olsa benzerleri başladı. Tam bir mümin kendi miktarınca bunlardan dahi sorumlu olduğu bilinciyle ve böyle zulümleri durdurabilmek için gerekli bilgiyi, serveti ve gücü elde etmek zorunda olduğunu anlar, sabırla ve yılmaz bir irade ile çalışır. Bunları söyleyince bazı arkadaşlar, peki müslümanların Yemen’de, Suriye’de şu anda yapmakta oldukları daha mı hafif, dediler. Haklılar.

#Yemen
#Suriye