Konu ile ilgili yazdıklarımıza cevap olarak eğitimci bir dostumuzun, Ali Kemal Kastan’ın yazdığı mektubu olduğu gibi yayımlıyorum:
Bugünlerde aklı eren, eli kalem tutan, fikir ve bilgi üreten, küçük veya büyük bir makamda bulunan, az ya da çok vatana, millete, ümmete dair derdi olan hemen herkes gençlerimizi kurtarmaya yönelik projeler üretmeye ve uygulamaya çalışıyor.
Hemen her gün gazetelerde konuya dair yazılar, makaleler, araştırmalar yayımlanıyor. Televizyonlarda, sosyal medya kanallarında Gençlik Bakanlığı ve Gençlik Müdürlüğü gibi ilgili devlet kurumlarımızın, sivil toplum kuruluşlarımızın, vakıfların, derneklerin organize ettiği başarılı gençlik çalışmalarının sevinçli, coşkulu haberleri paylaşılıyor.
Akademisyenlerimiz, düşünürlerimiz, fikir adamlarımız bu vadide harıl harıl çalışıyor, fikir üretiyor.
Varlıklı olanlarımız paralar harcıyor, kurumlarımız kaynaklar ayırıyor, beceriklilerimiz emek ve mesai kullanıyor.
Ama bunca düşünülene, yazılana, çizilene, yapılana, uygulanana rağmen gençlerimizin gidişatından umutsuzluk içeren şikâyetler bir türlü bitmek bilmiyor. “Gençlerimiz boş işlerle uğraşıyor, çalışmıyor, üretmiyor, saygısız, uyumsuz, bozguncu, sorumsuz, problemli, telefon bağımlısı, oyun manyağı, internet müdavimi, televizyon delisi” vs. vs. gibi şikâyetlerimizin ardı arkası kesilmiyor.
Bunca çalışmaya ve ilgiye rağmen şikâyet konuları azalmıyorsa bu işte ters giden bir şey var demektir. Bir türlü doğruyu bulamıyorsak, bulduğumuzu zannettiğimiz doğru bizi hedefimize ulaştırmıyor ve derdimize derman olmuyorsa, hastalığın teşhis ve tedavisinde her kafadan bir ses çıkıyorsa, aynı konuda sayısız farklı fikir ve uygulama sergileniyorsa burada ciddi ama pek de görülemeyen çok farklı bir problem var demektir. Problemin etrafında dönülüp dolaşılmasına rağmen künhüne bir türlü vakıf olunamıyor demektir. Bu arayışlarımızdaki temel paradigmalarımızda ciddi problemler var demektir.
Gençlikle alakalı çözüm arayışlarımızın temelinde yatan asıl yanlışın “Gençlik projeleri” veya “Gençlerimizi Kurtarmaya Yönelik Projeler” gibi ayrıştırıcı ve can sıkıcı bakış açımızda yattığını düşünüyorum. Zira Hz. Peygamber (sa)’in sünnet ve sîretinde “çocuklara yönelik çalışmalar”, “gençlik projeleri”, “yetişkinlere ilişkin proje ve çalışmalar” gibi ayrıştırıcı bir söyleme rastlamıyoruz. Onun nazarında, 12 yaşındaki Ali, 16 yaşındaki Habbâb, 17 yaşındaki Erkâm, 21 yaşındaki Tayyâr, 28 yaşındaki Ömer, 38 yaşındaki Ebûbekir ve 70’li yaşlardaki Selman farklı değildi. O büyük peygamber eğitim ve tebliğ işlerini kategorilere göre yapmıyordu. Görevlendirmelerinde yaşa, başa, jenerasyona vs. bakmıyordu. 17 yaşındaki Mus’ab’ı Medine’ye tebliğci olarak, 19 yaşındaki Mu’az’ı Yemen’e vali olarak göndermekte bir beis görmüyor, 20 yaşındaki Üsâme’yi birçok yaşlı ve tecrübeli sahabenin bulunduğu orduya komutan olarak atamayı sakıncalı bulmuyordu.
Önerim şu: Dilimizden ve söylemlerimizden “gençlik” ifadesini atalım, gençleri kurtarmaya (!) yönelik ütopik, ve gerçek yaşamla ilgisi olmayan projeler üretme derdinden vazgeçelim. Partimizin organizasyon şemasından “Gençlik Kolları”, devletimizin yönetim kabinesinden “Gençlik Bakanlığı” ayrımını kaldıralım. 12 yaşından 72 yaşına kadar aklı eren, eli tutan, gözü gören, kafası çalışan herkes el ele, gönül gönüle ve omuz omuza çalışalım. Ülkemizin kalkınması ve gelişmesi için üretilmiş olan gerçek projelerde birlikte çalışalım. Gençlerimizi kurtarma projeleri yerine ülkemizi kurtarma projelerinde yaşına başına bakmadan gençlerimizle birlikte mücadele verelim. Bir yazılım geliştirme, bir silah üretme, bir araç yapma gibi teknik projelerde, bir mahalleyi geliştirme, yaşlılara okuma yazma öğretme, fakirlere yardım etme, yetimlere sahip çıkma gibi sosyal projelerde gençlerimizle hatta çocuklarımızla birlikte çalışalım. Hangi alanda olursa olsun bir projenin başında, bir üretim alanında, bir çalışma sahasında her yaştan insanımız birlikte gayret etsin. Projelerimizin her birine yaşlılarımızın temkin, tedbir ve tecrübesi, yetişkinlerimizin bilgi ve birikimi, gençlerimizin gözü karalığı ve ataklığı, çocuklarımızın uçuk kaçıklığı katkı versin.
Çünkü insanın en güçlü, en üretken, en atak olduğu dönem gençlik dönemidir. Bunu hepimiz çok iyi biliriz. Ama ne yazık ki bu büyük ve etkili gücü doğru yerde ve doğru şekilde kullanmayı düşünmeyiz. Doğru yerde, doğru şekilde kullanılmayan bu büyük güç maalesef gençler tarafından doğal olarak problemler doğuracak ve şikâyetlerimize sebep olacak şekilde kullanılıyor. Şikâyet ve yakınmalarımıza sebep olan problemlerin arkasında gençlerin çok etkili olduğunu vurguladığımız psikolojik ve bedensel gücü olduğundan da o problemlerle yaşlılar olarak bizler de baş edemiyoruz. Yani kendi mantalitemizin doğurduğu problemlere karşı kendimizden kaynaklanan zafiyetlere yuvarlanıyoruz.
Gençlerimizi ciddi memleket işlerinde kullanmaya başladığımızda şikâyet ettiğimiz birçok problemin doğal bir seyir içinde düzeleceğini birlikte görürüz. Böylece biz gençlerimizden yakınma derdinden kurtuluruz, bizim bitmez tükenmez eleştirilerimizden de onlar halâs olur.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.