Bir dokun bin âh işit, Havva’nın kızlarından

04:0015/10/2017, Pazar
G: 18/09/2019, Çarşamba
Faruk Beşer

Bir yazımda bayanlardan gelen ve erkekleri eleştiren mektupları yayımlamıştım. Bu mektuplar gelmeye devam ediyor. Benim bundan çıkardığım sonuç şu: Eğer erkekler de bayanlardan eleştiri alsalar birbirlerini daha iyi tanıyacaklar.İşte bir sağlıkçı kızımızın mektubu:‘Hocam, ‘Kadınların gözüyle erkekler’ yazınızdaki örnekleri okuyunca iyice anladım ki, Müslüman erkekler gerçekten Müslüman kadınlara onların gözüyle bakmaktan çok uzaktalar. Oysa en çok buna ihtiyacımız var… Hoş ben İslam’ın gözüyle bakmalarını

Bir yazımda bayanlardan gelen ve erkekleri eleştiren mektupları yayımlamıştım. Bu mektuplar gelmeye devam ediyor. Benim bundan çıkardığım sonuç şu: Eğer erkekler de bayanlardan eleştiri alsalar birbirlerini daha iyi tanıyacaklar.


İşte bir sağlıkçı kızımızın mektubu:

‘Hocam, ‘Kadınların gözüyle erkekler’ yazınızdaki örnekleri okuyunca iyice anladım ki, Müslüman erkekler gerçekten Müslüman kadınlara onların gözüyle bakmaktan çok uzaktalar. Oysa en çok buna ihtiyacımız var… Hoş ben İslam’ın gözüyle bakmalarını tercih ederim. Çünkü erkeklerin bana, Rabbimin verdiklerinden daha fazlasını veremeyecekleri aşikâr.

Biz Müslüman bayanlar Müslüman erkekler tarafından hep yalnız bırakıldık. Mesela ben örtüm sebebiyle, üniversitede hocalar tarafından engellenirken, aşağılanırken, örtümü açmaya zorlanırken, Müslüman hatta dindar erkeklerimizin o sahneleri sessizce izlemelerini hiç unutmayacağım.

Staj yapmak zorunda olduğumuz hastanelerin, yine dindar idarecilerinin, tesettür değil de, yarım yamalak örten bone takmamız için bize yaptıkları ısrarları da…

Hocam ben sağlıkçıyım, kendi çalışma alanımdaki gözlemlerimi paylaşmak istiyorum sizinle. Hoş diğer alanlar da farklı değildir diye düşünüyorum. Aynı ortamda çalışmak zorunda olduğumuz Müslüman erkekler, dindar diye tabir edilenleri de dâhil olmak üzere, özellikle şu “kadının yeri evidir, ne işi var bu ortamlarda” diye elini masaya vuran erkekler, evde oturmayı değil çalışmayı tercih etmiş Müslüman ve hatta dindar kadınlara karşı takınmış oldukları, kendi fikirleriyle çelişkili tutumların farkında değiller sanırım. Kendi eşlerine yapılmasına razı olmadıkları hal ve hareketleri çalışma arkadaşlarıyla yaşamaktan çekinir gözükmüyorlar. Laubali hareketler, espriler ve hatta muhabbetler. Onlara göre o kadın çalışmayı seçmekle zaten bu yapılanları hak etmiştir. Erkeğin herhangi bir sorumluluğu yok! Sanki Hz. Yusuf Züleyha’nın isteğini yerine getirmeyerek kendi imtihanını kendi kazanmadı! Gerçi onun isteğine karşılık vermiş olsaydı bütün sorumluluk yine Züleyha’nın olacaktı!

Erkekler yolun bu kapıya çıktığının ne kadar farkındadırlar bilmiyorum. Ama biz bundan ciddi anlamda rahatsız oluyoruz, dahası inciniyoruz. Elhamdülillah biz hal ve hareketlerimizle sınırlarımızı çizmeye çalışıyoruz. Tabii, tepkimizi çoğu zaman sözlü olarak da dile getirme gereği duymuyor değiliz. Ama onların örtülü olmayan bayan kardeşlerimizle olan laubali iletişimleri de şaşkınlık verici.

Şimdi size soruyorum; bu erkekler neyi niçin istediklerini veya savunduklarını mı bilmiyorlar, yoksa nefislerine çok çabuk yenik mi düşüyorlar. Hoş ikisi de olmaması gereken şeyler değil mi?

Mesela Müslüman idarecilerimiz birçok yetkiye sahip oldukları halde bayanların ne mahremiyetini ne güvenliğini düşünüyorlar. Kendi konforları için hiçbir harcamadan kaçınmazken, iş bizim mahremiyetimiz ve güvenliğimiz için gereken düzenlemelere gelince, parayı daha kıymetli görmelerine şahit olup, kahroluyoruz inanın.

Hiç duydunuz mu bilmiyorum hocam, dindar erkeklerimiz evlilik niyetiyle görüştükleri dindar kızlarımızdan, başı açık fotoğraf istiyorlar? Dindar diye, dindarlığının altını çizerek, görüştüğün birinin, başı açık halini de değerlendirmek istiyorsun! Biz mi yanlış biliyoruz yoksa onlar mı tesettür ayetinden habersizler!

Dünyanın mustarip olduğu şiddet mevzuunda neden biz farklı değiliz hocam? Kadına şiddet, çocuğa şiddet, zayıfa-engelliye şiddet, “neden yan baktın hoop”, buyurun size şiddet! Allah’ın verdiği fiziki gücü yanlış algılayıp, yanlış durumlarda kullanması Müslüman bir erkeğe ayıp olarak fazla değil mi? Zulüm değil mi bu? Mesela eli kalem tutan Müslümanların toplumdaki şiddetle ilgili kaç yazı yazdığı (yazmadığı) veya bu konuyu ne sıklıkla gündeme getirme gereği duyduğu (duymadığı) dikkatinizi çekti mi hiç?

Buna karşılık kadının konuşmasından, yemek yiyişine kadar sık aralıklarla yazılmış, yasaklama amaçlı yazıları toplasak kaç kitap olur? Kadınların nerede nasıl yemek yemesi gerektiğini bir an önce belirleyelim ama erkeklerin şiddet zaafının kendiliğinden geçmesini bekleyelim, sabredelim, öyle mi?

Bizim gördüğümüz tablo bu, yanlış mı görüyoruz acaba?’ AK.

Elbette yanlış değil, hatta eksiği var fazlası yok. Ama yine de bazı konularda erkeğin ya da kadının değil de işi iyi bilen tarafsız Müslüman insanın bakışına ihtiyacımız olabilir. Bakalım onları yazmayı becerebilir miyiz?

#Politika
#Sağlık