Adaletin hukuki, ahlaki, siyasi, felsefi pek çok yönü vardır. Adalet evrensel bir değerdir. Olmasa da olur diyen bir akıllı çıkmaz. O halde adalet duygusu fıtridir, yani ilahidir. Ahlakın evrensel değerleri de böyledir. Sözünde durmanın bir değer olduğunu kabul etmeyen bir millet yoktur. O halde bunlar insanın hamuruna yaradılıştan konmuş değerlerdir. Ve adalet deyince herkes ondan bir şeyler anlar. Ama sıra adaletin gerçekleştirilmesine gelince görüşler ve uygulamalar değişir. O halde bunun temel esasları da o değeri insanın içine koyandan alınması, O’ndan öğrenilmesi gerekmez mi?
Adaletin çeşitlerinden önce felsefi yönüyle ilgili birkaç kelam daha edelim.
İslam düşünürleri de bunu ondan alıp açarlar ve şöyle derler:
Bunlara bu üç yeteneğin yan dallarını da ekleyebiliriz ama neticede hepsi gider bu üç ana yeteneğe dayanır. Üzüntü, sevinç, hasetlik gibi duygular, ya da güçler de böyledir. Bunlar da insanın fıtratına, mayasına belli fonksiyonlar görmeleri için yaratıcısı tarafından konmuş programlardır. Hep kötü sanılan hasetlik duygusu bile insanda olmasa insan hiçbir değer üretemez. Yeter ki, bu duyguları orta noktada, dengede yani adalet çizgisinde tutmayı başarabilsin. Bunun için İslam düşünürleri de bu açıklamayı Sokrat’tan alarak ve geliştirerek kullanmışlardır. Bunu en güzel açıklayanlardan biri de Bediuzzaman’dır.
Buraya kadar bu söylenenleri kabul etmeyen bir akıllı çıkmaz. Çünkü bu ontolojik, yani insanın varoluşuyla alakalı bir meseledir. Varsa vardır. Mesele bundan sonrasıdır, zor olan da budur. Bu güçlerin makul ve makbul orta çizgisini kim belirleyecektir? Belirledikten sonra insanları bu çizgide durmaya zorlayacak güç nedir? Durmazlarsa ne yapılacaktır? Felsefi anlamda bunlara adalet der geçeriz. Bu sadece zihnimizdeki ve hayalimizdeki bir adalet olur ama bunun ayaklarını yere nasıl bastıracağız? İdari, siyasi, ekonomik ve sosyal adaleti nasıl sağlayacağız? Zor olan budur ve bu noktada hep insandaki işte o güçlerin aşırı uçları devreye girer. İnsan kendi aklıyla adaleti nereye kadar sağlayabilir?
İslam ümmeti Allah tarafından vasat bir ümmet olarak tanımlanmıştır. Vasat olma ifrat ve tefrit gibi iki aşırı ucun olmasını gerektirir. Hemen bütün eylem ve düşüncelerin aşırı iki ucu yani ifratı ve tefriti bulunursa, orta çizgi yani adalet de bulunmuş olur. Bendeniz Arşimet’in kaldıraç örneğinden ödünç alarak şöyle demiştim: Siz bana her hangi bir düşüncenin iki karşıt ucunu gösterin ben size bu konuda İslamî olanı söyleyeyim. Çünkü tam orta çizgi olacaktır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.