Fiilen 2009’da başlayan ve adına
‘Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’
türlü provokasyonların, göz yummaların, ihmallerin ve nihayetinde
PKK’nın 2015’teki Ceylanpınar saldırısı ile akamete uğratıldı.
PKK çatışmasızlığı sona erdirdi. Devlet de PKK ile görüşmelerin aracısı konumundaki HDP ile yeniden masaya oturmadı. Fakat HDP, bu süreçte kendisini yeni masalarda buldu. Başta
CHP olmak üzere asla bir araya gelmezler denilecek partilerle ittifaklar yaptı. Öncesinde FETÖ ile HDP olağanüstü yakınlaştı.
HDP bu yeni siyasi zeminde PKK ile bağını alenileştirdi, boyunduruğu daha da güçlendirdi. Çözüm sürecinde terör örgütüne yönelik eleştiri ve özeleştiriler yapılırken, sonrasında vekiller Demirtaş’ın talimatı ile terörist cenazelerinde boy gösterme yarışına girdi.
Devletin masaya oturduğu HDP, terörle arasına mesafe koymayı önceleyen ve PKK’nın silah bırakması için aracılık eden anlayıştaydı.
En azından bu görüntüyü veriyordu. CHP'nin direkt, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin dolaylı ittifak yaptığı HDP ise; sivilleri, savunmasız insanları, bebekleri dahi katleden PKK’ya, bırakın “terör örgütü” diyememeyi katliamları bile kınayamadı. Hatta
ittifak partileri de “PKK” diyemez hale geldi.
HDP ile masaya oturmak, muhatap almak kim ne derse desin bu ülkeye bedeller ödetti. Bakalım HDP’nin yeni ortaklarını daha neler bekliyor?