Türkiye’nin büyük açığı: Selin Ciğerci’nin büyüttüğü çocuk

04:0022/08/2024, Perşembe
G: 22/08/2024, Perşembe
Ersin Çelik

Türkiye yine, cinsiyet değiştirerek transseksüel olan ve evlat edindiğini söylediği bir kız bebeği ile yaptığı paylaşımlarla sık gündem olan Selin Ciğerci’yi tartışıyor. Herkesin aklında, yasal olmamasına rağmen ‘o çocuğu nasıl evlat edindiği’ sorusu var. Daha mühimi de aileyi temelden sarsacak ve “anormal aile tiplerini meşrulaştıracak” bu yaşam biçimine neden bir yaptırımda bulunulmadığı sorgulanıyor. Bu sorunun yanıtlarını Anayasa’nın 41. Maddesi’nin doğurduğu boşlukta bulabiliriz. Öncesinde

Türkiye yine, cinsiyet değiştirerek transseksüel olan ve evlat edindiğini söylediği bir kız bebeği ile yaptığı paylaşımlarla sık gündem olan Selin Ciğerci’yi tartışıyor. Herkesin aklında, yasal olmamasına rağmen ‘o çocuğu nasıl evlat edindiği’ sorusu var. Daha mühimi de aileyi temelden sarsacak ve “anormal aile tiplerini meşrulaştıracak” bu yaşam biçimine neden bir yaptırımda bulunulmadığı sorgulanıyor. Bu sorunun yanıtlarını Anayasa’nın 41. Maddesi’nin doğurduğu boşlukta bulabiliriz. Öncesinde iki yıl öncesinden benzer bir vaka örneğini hatırlatacağım.

Tam da iki yıl önce bu günlerde yayınlanan, “Sıra Eşcinsellerin Türkiye’de Çocuk Büyütmesine Geldi” başlıklı yazımda, Antalya’da yaşayan iki lezbiyenin bebek sahibi olma süreçlerini yazmıştım. Aslında kadınlar ilişkilerini, hamilelik ve çocuğun dünyaya gelme süreci dâhil sosyal medyada düzenli paylaşımlarla kamuoyu önünde yaşıyorlardı. ⁠Öncesinde yaptığımız haber üzerine ise eşcinsel evliliklerin yasak olduğu Türkiye’de iki lezbiyenin nasıl çocuk sahibi olduklarına dair hararetli bir tartışma çıkmıştı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yetkilileri de harekete geçmişti. Kadınlarla yapılan görüşme sonrası aldığımız yanıt ise şuydu: Lezbiyen ilişki yaşayan kadınlardan biri çocuğun öz annesi, diğeri de öz halasıydı. Çocuğun babası ise bu ilişkide ‘damızlık’ olarak kullanılmıştı.

Çocuk, annesi ile yaşadığı için de kimse karışamazdı ve her şey “görünürde” yasaldı. Çünkü Anayasa’nın 41. Maddesi şöyle diyor: “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.”

Aradan geçen süreçte, bu yeni tip aile örneğinde de görüldüğü gibi eşcinsel ilişki yaşayanların Türkiye’de çocuk sahibi olup, “aile” kabul edilmesinin önünü açan boşlukların doldurulması için Anayasa değişikliği gündeme geldi. Anayasa’nın 41. Maddesi’nin değişmesi gerektiğini bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan dile getirerek, “Kadının ve erkeğin birlikteliğinden oluşan aile kurumumuzu da güçlendirerek geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayacak ilave değişiklikler de yapalım” dedi. Önemli çalışmalar yapıldı, mesafe kat edildi ancak araya Mayıs 2023’deki seçimler girdi. Kısmi değişiklik rafa kalktı.

Lakin iki lezbiyen kadının keşfettiği yasal boşluk ya da aileyi hedef alan LGBT lobisinin hukuku arkadan dolanma yöntemi hâlâ işlevselliğini koruyor. Selin Ciğerci’nin evlat edinme biçimi de şimdilerde farklı bir yol olarak örnek teşkil ediyor.

Selin Ciğerci’nin özel hayatına hiç girmek istemiyorum lakin şu bilgiler önemli. Ameliyatla transseksüel olmadan önceki adı Okan Ünsal’dı. İsmini Selin Ciğerci olarak değiştirip, Gökhan Çıra ile resmi evlilik yaptı. Selin Ciğerci ile Gökhan Çıra sonrasında iki defa evlenip boşandı. Ancak bir süre sonra ortaya bir bebek çıktı. Ciğerci’nin bir çocuğu evlat edindiği yazıldı. Kendisini “Ben artık anneyim” şeklinde sundu. Haliyle cinsiyet değiştiren eski bir erkeğin nasıl evlat edindiği sorgulandı, lezbiyen kadınlar ilişkisinde olduğu gibi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının buna nasıl müsaade ettiği soruldu. Ciğerci bu arada çocuğu gizlemeye de başladı ve “Çocuğumu elimden alacaklar” söylemleriyle kamuoyu desteği buldu; “Annelik sana çok yakışıyor. Gerçek annesinden daha iyi bakacağından şüphemiz yok” minvalinde methiyelerle yüceltildi.

“Çocuğun babası kim ve biyolojik annesi nerede?” sorularının peşine düşüldü, yanıtını da Ciğerci verdi. Çocuğun babası, iki kez boşandığı Gökhan Çıra’ydı. Eski futbolcu, bebeği Türkiye’de yasal olmayan taşıyıcı anne yöntemiyle dünyaya getirtmişti. Bunu da 2023 yılının Ocak ayında, boşanmış oldukları dönemde Selin Ciğerci ilân etti ve “Evlat edinmek için başvurularımız kabul edildi” diyerek Aile Bakanlığını kendi yanlarındaymış gibi gösterdi. Türkiye’de eşcinsel birinin evlat edinmesi yine ve maalesef yasal boşluklardan dolayı mümkündü ama taşıyıcı annelikle çocuk sahibi olmak yasaktı. Zaten Bakanlık da açıklama yayınlayarak Ciğerci’yi yalanladı ve Cumhuriyet Başsavcılığına haberlere konu iddiaların araştırılması için başvurulduğunu duyurdu. Selin Ciğerci zaman zaman farklı nedenlerle de gündeme geliyordu. Mesela Dilan Polat gibi, satışını yaptığı kozmetik malzemeleri üzerinden kara para akladığı iddiasıyla MASAK tarafından incelemeye alındı. Ancak en son, Gökhan Çıra’nın biyolojik babası olduğu çocukla çekildiği fotoğrafların Ciğerci tarafından sosyal medyada paylaşılmasıyla yeni bir tartışma çıktı. Yatakta yarı çıplak haldeki Çıra, kucağındaki çocukla görülüyordu. Çok sayıda kişi böyle bir pozun paylaşılmasının pedagojik olarak doğru olmadığını dile getirdi, tepkiler yağdı. Beraberinde yine eşcinselliği seçen birinin nasıl evlat edindiği sorularına yanıt arandı.

Bana da onlarca, yüzlerce mesaj geldi. Aile Bakanlığı bir kez daha şu açıklamayı yaptı: “Ciğerci’nin, Bakanlığa evlat edinme konusunda herhangi bir resmi başvurusu bulunmamaktadır. İddia tamamen gerçek dışıdır.” Aynı açıklamada çok önemli bir de detay yer alıyordu. Çıra ve Ciğerci hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca çocuğun soy bağını değiştirmek, 18 yaşından küçük bireylerin insan ticareti ve bir kısım suçlar iddiası ile başlatılan soruşturmanın devam ettiği vurgulanıyordu.


Nedir diye arka planına bakınca Gökhan Çıra’nın nasıl bebek sahibi olduğunu görmüş oldum.

Çıra’nın Gürcistan uyruklu bir kadından çocuk sahibi olduğu söyleniyordu. Lakin öğrendim ki taşıyıcı anne Gürcistanlı değil, Türkmenistan uyrukluymuş. Biyolojik anne ile baba Kıbrıs’ta ‘tanışmışlar’ ve doğum Gürcistan’da gerçekleşmiş. İkilinin çevrelerine, kadının doğumdan sonra çocuğunu babasına verdiğini ve Çıra’nın da bakmak için Türkiye’ye getirdiğini söyledikleri de konuşuluyor. Doğal ilişki görünümlü evlat edinme yönteminde, taşıyıcı anneliğin yasal olduğu Kıbrıs ve Gürcistan ülkelerinin seçilmesi bile başlı başına soru işareti.

Çıra ve Ciğerci şimdi arka planda çocuk kaçırma, insan ticareti yapma ve soybağını değiştirme suçlarından yargılanıyorlar. Bir yandan da kara para aklama incelemesi geçiriyorlar. Ancak bu ikili hem eşcinsel yaşam biçimleri hem de baktıkları çocuk üzerinden konuşuluyorlar. Aslında, toplumun sinir uçlarına dokunarak hedef oluyor ve buradan da mağduriyet üretiyorlar. Bir yandan da devam eden davalar sürecinde, “cinsel tercihlerini” bir güç olarak arkalarına alarak karşı kamuoyu oluşturuyorlar.


Tüm bu kısır döngü ve Türk aile yapısını sarsan gelişmelerin kaynağı ise başta da vurguladığım gibi 12 Eylül’den kalma Anayasamız. Şuna özellikle dikkat çekmek istiyorum, 41. Madde’de geçen aileye ilişkin cümlede; taraflar “eşler” kelimesi ile cinsiyetsiz olarak ifade ediliyor. Cinsiyetin biyolojik olarak tanımlanması, ailenin kadın ve erkeğin evlenmesi yolu ile oluşturulduğunun çok net ifade edilmesi gerekiyor. Örnek olarak Macaristan 2020 yılında yaptığı bir değişiklikle anayasasında annenin kadın, babanın erkek olduğunu açıkça ifade etti.

LGBT lobisi ve eşcinsel yaşam dayatması herkesin kapısına dayanmışken ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her fırsatta bu tehlikeye dikkat çekmesine rağmen 41. Madde’nin öylece durması benzeri çocuk sahibi olmanın yollarını açacaktır. Magazinleştirilerek meşrulaştırılan büyük sorunu bir kez daha dile getirmek istedim.

#LGBT
#Selin Ciğerci
#Toplum
#Ahlak
#Ersin Çelik