Van’da yaşayan 10 yaşındaki Emir Mete Durna’nın arkadaşlarıyla top oynarken başıboş köpek saldırısında hayatını kaybetmesi sokak köpekleri sorununun geldiği boyutu bir kez daha gösterdi. Ortada büyük bir sorun ve artık “ihmal” denilebilecek toplumsal bir mesele var. Geçen yazıda da ifade etmiştim;sahipsiz ve başıboş köpeklerin sebep olduğu ölümler, yaralanmalar, trafik kazaları, travmalar sokaklarda bir kaos ortamı inşa ediyor.Köpek popülasyonu arttıkça vahşi saldırılar ve ölümler, yaralanmalar
Van’da yaşayan 10 yaşındaki Emir Mete Durna’nın arkadaşlarıyla top oynarken başıboş köpek saldırısında hayatını kaybetmesi sokak köpekleri sorununun geldiği boyutu bir kez daha gösterdi. Ortada büyük bir sorun ve artık “ihmal” denilebilecek toplumsal bir mesele var. Geçen yazıda da ifade etmiştim;
sahipsiz ve başıboş köpeklerin sebep olduğu ölümler, yaralanmalar, trafik kazaları, travmalar sokaklarda bir kaos ortamı inşa ediyor.
Köpek popülasyonu arttıkça vahşi saldırılar ve ölümler, yaralanmalar da aynı paralellikte seyrediyor. Sokakları mesken tutan, sokaklarda çoğalan
köpekleri barınaklarda toplamak, barındırmak ise bu saatten artık çok zor ve bir çözüm yolu değil.
Yazı arşivime baktım, geçtiğimiz yıldan beri konuya ilişkin beş yazı yayınlamışım, bu da altıncısı. Bir çözüm yolu üretmenin derdindeyim
. Zaman zaman sokak köpekleri üzerine çalışan, uzmanlarla, gönüllülerle ve yetkili isimlerle görüşüyorum.
Edindiğim izlenim şu; şehirlerdeki başıboş köpek kabusunu ancak topyekûn kısırlaştırma çalışması bitirebilir.
Eğer bu seferberlik bugün başlatılmazsa, yani belediyeler sokak köpeklerini kısırlaştırma sorumluluklarını yerine getirmezse Türkiye’nin hemen her şehrinden vahşi saldırılar sonucu acı haberler almaya devam edeceğiz.
Köpeklerin kısırlaştırılması üzerine çalışan ve görev yaptığı ilimizde bir yılda kalıcı çözümler üretilmesine öncülük eden
uzman bir hekimle konuştuk
. Adının ve görev yaptığı kurumu saklı tutmamı istedi. Kendisi, “İşime odaklandım. Hassas bir mesele. Üzerimden bir polemik çıkmasın. ‘Öne çıkmak istiyor’ denilmesin” derdinde olan biri.
Sözlerine şöyle başladı; “Terk edilmiş köpeklerin saldırılarını biz zaten gözlemliyorduk. Çünkü büyük şehirlerde kent merkezlerinde popülasyon çok arttı. Artık kontrol edilemez boyutlara erişti.”
Peki neler yapmak gerekiyor?
Uzmanımız ve kaynağıma göre ekranlardaki ve medyadaki tartışmaların sorunun çözümüne bir katkısı yokmuş. Şu eleştirisi çok doğru: “
Veteriner hekimler yok piyasada. Belediyeler inisiyatif almıyor. Avukatlar, sanatçılar, hayvan severler ve karşı fikirdekiler tartışıyorlar. Ortada ise bir sonuç yok.
Köpekler ölmeden, insanlara saldırılmadan çözümler üretilebilir.” Ancak çözümün adını artık koymak gerekiyor.
Yapılması gerekenleri uzmanımızdan okuyalım:
“Yerel yönetimler bu konuyu çok ciddi bir şekilde ele almalı. Kaynak ayrılmalı. Belediyeler de bu konuyu alt yapıyı takip eder gibi ele almalı. Yani
köpek saldırdığı an değil, mütemadiyen bir kısırlaştırma yapılmalı
. Belediyeler rutin bir görev haline getirmeli. Şu an ne yazık ki birçok yerde, köpek herhangi bir yere saldırmadıysa veyahut da köpekle ilgili bir şikayet gelmediyse herkes kulağının üstüne yatıyor. Köpekleri görmezden geliniyor.
Bütün yerel yönetimler eliyle kısırlaştırma seferberliği başlatılmalı.
Kısırlaştırma seferberliği birden fazla fayda getirir. En önemlisi bir popülasyon dengelenir. Köpek nüfusu kontrol altına alınır. Bugün değilse bile yarın bu sorun ortadan kalkmış olur.”
Peki her belediye üzerine düşeni yapsa ve kısırlaştırma seferberliğine dahil olsa sokaklardaki başıboş köpek sorunu ne kadar bir zamanda çözülür?
dedi uzmanımız ve metropollerde eğer yaygın bir şekilde agresif bir şekilde kısırlaştırma yapılırsa, bir yıl içerisinde bu sorunun artık tamamen otoritelerini eline bırakılacağının da altını çizdi. Yani toplumun gündeminden çıkmış olur.
Görev yaptığı şehirdeki tecrübesine dayandırıyor uzmanımız: “
Sokak köpeklerinin ortalama üç yıl ömürleri var. Kısırlaştırılan hayvan zaten ortalama altı ayla bir yaş arasında. Altı ayın altında kısırlaştırma yapılmaz. Kısırlaştırıldıktan sonra ortalama bir buçuk iki sene ömrü var zaten. Niye? Sokakta yaşam şartları zor.
Evde bakıldığı gibi değil. Enfeksiyon hastalıkları daha yoğun oluyor. Kendi aralarında bir rekabet oluyor. Ondan sonra yani birbirlerini öldürebiliyorlar. Bunu neye göre söylüyorum ben.
Biz her yıl kısırlaştırırken, köpeklerin kulağına bir küpe takıyoruz.
Onun üzerinde bazı seri numaraları var. Bir de renkler var. Renkler bize yılı ayırt ediyor. Yani her yıl ayrı renk küpe
takıyoruz. Biz üç sene önce taktığımız küpeleri artık sokakta görmüyoruz. Bu bize bu veriyi veriyor.
”
Görüldüğü gibi bir yılda kontrol altına alınacak üç yıl da sorun olmaktan çıkacak bir mesele büyük bir kaosa dönüştü. Evlatlar, ana kuzuları başıboş köpeklerin dişleri arasında can veriyor.
Bu durumda ortaya şu sonuç çıkıyor; eğer yaşadığınız bölgede köpek nüfusu artıyorsa belediyeniz ya “hiç” ya da yeterince kısırlaştırma yapmıyordur. Umarım yetkililer, yaşadığı şehirde sokak köpeklerini sorun olmaktan çıkaracak çalışmalar yapan bu uzmana kulak verirler.
#Başıboş Köpek Sorunu
#Köpek Saldırısı
#Yerel Yönetimler
#Veteriner Hekim
#Ersin Çelik