Toplumdaki LGBT dayatmasına değindiğim yazı ve sosyal medya paylaşımlarından sonra ailelerden çok fazla özel mesajlar alıyorum. Ekseriyetle “Çocuklarımızı bu dayatmadan nasıl koruruz, neler yapmalıyız?” soruları geliyor ve tavsiye istiyorlar. Bir iletişimci olarak ancak şunu söyleyebiliyorum: Çocuklarınızı Netflix ve türevi, LGBT’yi dayatan platformlardan uzak tutun, bu mecralardaki eşcinsel yaşam biçimini teşvik eden içerikleri asla izletmeyin. Günümüz gençliği, sadece “sosyal etkileşim” kaynaklı
Toplumdaki LGBT dayatmasına değindiğim yazı ve sosyal medya paylaşımlarından sonra ailelerden çok fazla özel mesajlar alıyorum. Ekseriyetle “Çocuklarımızı bu dayatmadan nasıl koruruz, neler yapmalıyız?” soruları geliyor ve tavsiye istiyorlar. Bir iletişimci olarak ancak şunu söyleyebiliyorum:
Çocuklarınızı Netflix ve türevi, LGBT’yi dayatan platformlardan uzak tutun, bu mecralardaki eşcinsel yaşam biçimini teşvik eden içerikleri asla izletmeyin.
Günümüz gençliği, sadece “sosyal etkileşim” kaynaklı bunalımlar yaşamıyor. Sosyal etkileşime sosyal medya kaynaklı sosyal bulaşıcılık da eklendi artık. İnternette başlayan akımlar, bir süre sonra gençlerin hayatının bir parçası oluyor. Örneğin bir diziyi izlemek, arkadaş çevresinde ve ortamlarda o dizinin bir parçası olmak statü sayılıyor. Bunlar bir tespit değil, herkesin kendi çevresinde gözlemleyebileceği gelişmeler.
Sosyal bulaşıcılığın günümüz sonuçlarından biri de
olarak karşımıza çıkıyor. Amerikan Psikiyatri Birliği bu hoşnutsuzluğa
diyor ve bunu bir kişinin cinsiyet kimliği ile doğduğu cinsiyet arasındaki uyumsuzluk olarak tanımlıyor. Amerika’da bazı eyaletlerde 18 yaşın altındaki çocuklar için hormon değişim tedavisi ve ameliyat yapılıyor ve bu uygulama çok tartışılıyor. LGBT ekosistemini devlet sistemine uyarlayan ülkelerin başında gelen Almanya, geçtiğimiz aylarda ‘
’ yasası çıkararak
14 yaşından büyüklerin cinsiyetlerini ve isimlerini değiştirmesinin önünü açtı.
Türkiye’de ise cinsiyet değiştirmek için Türk Medeni Kanunu’nun 40. maddesine göre 19 yaşında gün almak gerekiyor. Ancak geçtiğimiz hafta
internet servisi editörü
’nin haberleştirdiği bir makale,
Türkiye’de cinsiyet değiştirme tedavisi ve ameliyatlarının çok küçük yaşlarda yapıldığını gözler önüne serdi
. İstanbul Üniversitesi’nin akademik kadrosunda yer alan ‘doktorlar’ tarafından hazırlanan ve mart ayında yayınlanan makaleye göre, 15-16 yaşlarındaki çocuklar geri dönüşü zor olan ya da olmayan yola sokulmuşlar. Söz konusu çalışmaya göre,
22 çocukta ‘’ergenlik durdurucu hormonlar” kullanılmış
ve
7 çocuğa ise 18 yaşından önce cinsiyet değiştirme ameliyatları yapılmış.
Çocuklardan biri, yeni bedensel görünümünden memnun kalmadığını bildirerek ve tüm tedavileri keserek kararından vazgeçmiş. Kurulda yer alan 11 doktorun kararı ile 18 yaşın altındaki çocukların cinsiyet değiştirme ameliyatı, çeşitli fiziki müdahale ve hormonel müdahaleye uğraması
. Yani bu kurul açıkça suç işlemiş görünüyor.
Skandalın muhatabı olan İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, Odatv’ye verdiği demeçte 22 çocuğun operasyonlarını kendilerinin yapmadığını ileri sürüp, daha vahim ve önemli bir bilgi paylaştı: “
Yayında ifade edilen şeyler bize dışarıda yapılıp gelenler. Merdiven altında aileler götürüyor, çocuklarını ameliyat ettiriyorlar. Sonra pişman oluyorlar, ortada kalıyorlar, ne yapacağız dediklerinde bu kurula geliyorlar.
”
Yani bu ameliyatlar ve hormon tedavileri,
Türkiye’de merdiven altı denilen kliniklerde yapılmış.
Bu durumda kullanılan
ilaçlar da kaçak yollarla temin edilmiş oluyor.
Durum böyleyse, ülkemizde cinsiyet değiştirme sektörü oluşturulmuş durumda.
Eğer bu 22 çocuk, Prof. Tükek’in iddia ettiği gibi merdiven altı tedavi ve cerrahi operasyonların neticesinde kendilerine geldiyse ortada adli vaka da var.
Kaçak tedavi, kaçak ameliyat…
Bir değil, iki değil,
. İlgili makamlara ihbar edip, gerekli yerlere bildirilmesi gerekirken, akademisyenler tarafından tedavileri tamamlanıp üstüne de makale yazılmış.
O “merdiven altı” klinik, klinikler; hastane ya da hastaneler neresi mesela?
Sağlık Bakanlığı hem makaleyi hem de İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek’in açıklamasını ihbar kabul ederek inceleme başlattı mı bilmiyoruz. Çünkü kamuoyuna yansıyan bir açıklama olmadı.
Hormon tedavisi ve ameliyatları merdiven altı diye tabir edilen merkezlerde yapanlar, bu çocukların anne-babaları, yarım kalmış cinsiyet değiştirme işlemlerine devam eden profesörler, kurul üyeleri dâhil herkesin hukuk önünde hesap vermesi gerekiyor.
Bu skandal üzerine KADEM, Yedi Hilal Derneği ile İnsan ve Medeniyet Hareketi dışında açıklama yapan kurum olmadı
. Ancak 18 yaşın altında evlendi diye nikâhlı eşinden, çocuklarından koparılıp hapse atılan insanlar var bu ülkede. Bu ülkede 18 yaşından küçükler marketten sigara bile alamazken, küçücük çocukların cinsiyetleri değiştiriliyor, bedenleri, organları parçalanıyor.
Körpe zihinlere geri dönülemez kararlar aldırılıyor.
Buna nasıl sessiz kalınır,
bu nasıl görmezden gelinir?
Bu büyük sağlık skandalının, özellikle de merdiven altı sürecinin; toplumdaki LGBT dayatması, yurt dışından desteklenmesi belki de finanse edilmesi dâhil tüm boyutları mutlaka irdelenmeli.
#LGBT
#Etik
#Ahlak
#Hukuk
#Ersin Çelik