‘Oyuna’ gelmemek!

04:0219/09/2023, Salı
G: 19/09/2023, Salı
Ersin Çelik

En büyük silahları para, iyi örgütlenme, bilim ve medya. Film, dizi, reklam, eğitim ve tıp alanlarında çok büyük yatırımları var. Ciddi lobicilik faaliyetleri yapıyorlar. Kimden mi bahsediyorum? Eşcinselliği normalleştirmek için ve bu anormal yaşam biçimini gençlere dayatan LGBT lobisinden… Böyle bir lobi var mı peki? Olmadığını kimse iddia edemez. Varlığını ispat etmek için komplo teorilerine falan da gerek yok. LGBT lobisi tüm dünyada dört bir koldan faaliyet yürütüyor. Konusu, öznesi LGBT dayatması

En büyük silahları para, iyi örgütlenme, bilim ve medya. Film, dizi, reklam, eğitim ve tıp alanlarında çok büyük yatırımları var. Ciddi lobicilik faaliyetleri yapıyorlar.
Kimden mi bahsediyorum? Eşcinselliği normalleştirmek için ve bu anormal yaşam biçimini gençlere dayatan
LGBT lobisinden…
Böyle bir lobi var mı peki? Olmadığını kimse iddia edemez. Varlığını ispat etmek için komplo teorilerine falan da gerek yok. LGBT lobisi tüm dünyada dört bir koldan faaliyet yürütüyor.

Konusu, öznesi LGBT dayatması olan bu kaçıncı yazım saymadım. Bundan sonra daha kaç yazı yazacağımı da bilmiyorum.

Bu lobinin en çok korkutan ve etkileyen faaliyetleri ise
dayatmanın direkt çocukları hedef almış olması.

Aile kurumunun zayıflatılması ve anne-babanın rollerinin zayıflatılmasından sonraki aşamaya geçildi aslında. Üçüncü adım olan, ‘çocukların cinselleştirilmesi’, sözde cinsel haklarının olduğu ve bunun insan hakkı olarak değerlendirilmesi gerektiğini tüm dünyaya yedirmeye çalışıyorlar. Savunmasız ve etkisiz bırakılmış ailelerin çocukları bu şekilde çalınıyor, istismar ediliyor.

Amerika, Kanada, Almanya ve birçok Avrupa ülkesinde çocukları önce
cinsiyetsizleştirmek
ve
sonra da eşcinsel yapmak
için devreye sokulan eğitim-öğretim uygulamalarını hayretle izliyoruz. Lakin Türkiye özelinde konuşursak izleme ve eleştirmenin hiçbir faydası yok. Eğer bir eğitim uygulaması ABD’de deneniyor ve örneğin Almanya’da yürürlüğe giriyorsa (
Berlin’de açılan LGBT kreşi
), bu sapkınlığın Türkiye’ye taşınmak isteneceğinden şüphemiz olmasın.
CHP’li Feyza Altun’un “Trans çocuklar vardır” paylaşımını da öylesine yapılmış bir çıkış olarak ‘okumamak’ gerekiyor. Birçok koldan dalga dalga gelerek gençleri kuşatan, zihinleri işgal eden
bir dayatma söz konusu.
Toplumda tamiri zor ve geri dönüşü neredeyse imkansız bir tahribat
açacağını Amerika’daki bazı eyaletler üzerinden gözlemleyebileceğimiz LGBT dayatmasına karşı harekete geçmek, devletlerin, siyasilerin ve yasa yapıcıların kadar ailelerin de mecburiyeti artık.
Bana kalırsa ilk başta aileler harekete geçmeli.
Aileler güçlü bir irade ortaya koyarsa, devlet de hükümet de irade ortaya koyarlar.
Geçtiğimiz yıl İstanbul’da başlattığımız Büyük Aile Yürüyüşü böyle bir farkındalığa neden oldu. Toplumdaki tepkiyi, tedirginliği gören siyasetçiler harekete geçmeye başladılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan LGBT dayatmasına karşı net tavır alınacağını sık sık vurguluyor.
Yeni dönemde yasal düzenlemeler olmasını bekliyoruz. Çünkü yürütülen çalışmalar var.
Ancak
sadece yasa yetmez.
Çocukları LGBT dayatmasından kanunlar tek başına koruyamaz.
Bilinçli anne-babalar ve tehlikenin farkında olan öğretmenlere çok fazla ihtiyaç var.
Çocuğunu ve geleceğini düşünen, dert edinen herkes bu mücadelede mutlaka inisiyatif almalı.
Geçtiğimiz Pazar günü ‘
Büyük Aile Buluşması
’nın
ikincisini
yaptık. Yine Fatih’teki Saraçhane Parkı’nda buluştuk ve Beyazıt Meydanı’na
sessizce yürüdük
. Sadece duyurularla, kimseleri taşımadan binlerce aile katıldı. Görüp görülebilecek en medeni, en kreatif ve insan odaklı eylemlerden biriydi. Anne-babalar pusetlerinde bebeklerle geldiler. Ellerdeki pankartlarda çok anlamlı mesajlar yazılıydı.
Sessizce yürüyüp, sessizce dağıldık.
Gerçekten de büyük bir aile fotoğrafı verdik.
Yürüyüş öncesinde, bu buluşmayı ‘nefret söylemi’ diyerek kriminalize etmek isteyen LGBT lobileri bir kez daha boşa düştü.
En fazla istedikleri, bekledikleri malum provokasyonlar ya da taşkınlıklar yaşanmadı.
Bu sefer de yürüyüşe katılımın az olduğu ve sönük kaldığı yönünde haberler yapma yoluna gittiler.
Cumhuriyet
ve
Birgün
gazeteleri, muhabirlerinin alandan takip ettikleri yürüyüş hakkında tek kalemden çıkmışçasına “
miting sönük geçti” haberleri yayınladılar.
Miting sönük geçmedi oysa. Amacına ulaştı.
Eğer derdimiz yoğun kalabalık olsaydı bunu fazlasıyla sağlardık. Kalabalık ne Saraçhane Parkı’na sığardı ne de Beyazıt Meydanı’na. Sivil toplum kuruluşlarının geri planda olduğu, başkanlarının sahneye çıkmadığı Büyük Aile Platformu şemsiyesi altında aktörlerinin aileler olduğu bir yürüyüşten nefret söylemi üretmeye çalışanları, bir kez daha yanılttık aslında.
Karşımızda çok sinsi bir yapı olduğunun gayet farkındayız. ‘Nefret söylemi’ tutmadı. Türkiye’deki LGBT derneklerinin girdikleri çıkmazı çok iyi biliyoruz. Eşcinsel yaşamı tercih etmiş üyeleriyle,
LGBT alanında çalışan dernek adıyla yurt dışından fonlar alan yöneticiler arasında oluşan fay hattından da haberdarız
. O paraları almalarına rağmen, eşcinselliği seçerek geri dönülmez bir yola giren gençleri propaganda malzemesi yaptıklarının artık fark edildiği, rahatsızlıkların dile getirildiği zamanlardayız.
Tam olarak böyle bir krizin içindeler ve bu yürüyüş sürecinde ‘nefret söylemine’ maruz kalmak istemişlerdi.
Başaramadılar
. Çünkü sessiz yürüyüşü organize eden Büyük Aile Platformu, paydaşı STK’lar bu tehlikeyi öncesinden görmüştü.
Pazar günü de alanda çok sağduyulu ve bilinçli bir kitle vardı.
Buna ‘oyuna gelmemek’ denir işte.
LGBT dayatmasına karşı yürüyüşümüz
kararlılıkla devam edecek…
#Büyük Aile Yürüyüşü
#Toplum
#Aile
#LGBT
#Ersin Çelik