Nasıl mı bilirdik?

04:0022/10/2024, Salı
G: 22/10/2024, Salı
Ersin Çelik

İhanetin ne olduğunu gören ve 15 Temmuz gecesi memleketin nasıl bir badire atlattığının idrakine olan herkesin; “ Teröristbaşı Fetullah Gülen öldü! ” cümlesini okumak, yazmak veya söylemek gibi bir arzusu vardı. Ya da bu haberi duyduğunda, Şehit Halil Kantarcı’nın sosyal medya paylaşımlarını yeniden paylaşıp tekbirler getirmek gibi bir emelimiz varmış. Kutladık evet. Sevindik evet. Üzerimizdeki bir lanetin kalktığını, ülkemizin üzerindeki karabulutların dağıldığını hissederek hafifledik evet. Bir

İhanetin ne olduğunu gören ve 15 Temmuz gecesi memleketin nasıl bir badire atlattığının idrakine olan herkesin; “
Teröristbaşı Fetullah Gülen öldü!
” cümlesini okumak, yazmak veya söylemek gibi bir arzusu vardı. Ya da bu haberi duyduğunda, Şehit Halil Kantarcı’nın sosyal medya paylaşımlarını yeniden paylaşıp tekbirler getirmek gibi bir emelimiz varmış. Kutladık evet. Sevindik evet. Üzerimizdeki bir lanetin kalktığını, ülkemizin üzerindeki karabulutların dağıldığını hissederek hafifledik evet.
Bir arkadaşım Instagram’da “
nasıl bilirdiniz
” paylaşımı yapmış, bir başka arkadaşımız da “
Nasıl yani, bu da soru mu şimdi
” diye tepki göstermiş. Yorumlara baktım. Soruya kızanı kadar hak ettiği yanıtı bulamamaktan şikâyetçi olanlar da vardı.
Tabii ki “
kötünün de kötüsü
” olarak bilirdik. Dibin dibi!
Kur’an-ı Kerim’de, Tin Suresi’nin 5. ayetinde geçen, “
esfel-i safilin
” tanımı bana göre Fetullah Gülen’i de tarif ediyor. O dibin ise sonu yok. Bugün için Gazze’de bebekleri katleden İsrail askerleri ile başlarındaki Netanyahu, 15 Temmuz akşamı ise Gülen ve kendisine biat eden haşhaşiler idi dibin dibini bulanlar.
“Kime göre neye göre?”
diyenler olacaktır elbette. Tabii ki görünen ve bilinenlere göre…

Vakti zamanında bir yerlere not etmiştim. İhsan Fazlıoğlu Hoca, bir paylaşımında insanın ‘esfel-i safilin’ olmasının ne anlama geldiğini şöyle açıklıyor: “Yalanı doğrunun, gücü iyinin, görüntüyü gerçekliğin yerine ikâme eden; kimin insan olduğuna keyfî inançlarıyla karar veren bizâtihi insanlığa tahakküm ve tasallut eden utanma duygusundan arınmış yaratık.”

Beş başlıkta “
Fetullah Gülen nasıl kötü biriydi
” sıralaması yapacak olursak şöyle bir şecere dökülür ortaya: Yalancıydı. İftiracıydı. Gerçekleri örtbas edendi. Elde ettiği gücü kötüye kullanandı. Türkiye düşmanlarıyla işbirliği içindeydi.
Müslüman kimliği altında Hristiyanlık propagandası yapandı.
İhtirasının ve sapkınlıklarını İslam dininin önüne geçirendi. İnsanların aklını çelendi. Gençleri devşirerek ailelerinden koparandı.

Dileyen daha birçok eklemeler yapabilir…

Dün baktım da “
Öldü gitti, hesabını Allah’a verecek, arkasından konuşmak yakışık olmaz
” diyenler olmuş. O kadar kolay mı? “Öldü gitti” denilecek biri miydi Fetullah Gülen? Tabii ki hesabını Allah’a verecek. Kaldı ki
Hz. Peygamber Efendimizin kötülüklerinin zikredilmesini yasakladığı ölüler; kafir, münafık, günahları açıktan işlemeyen kişilerdi.
Fetullah Gülen ise geride kalanların ibret alacağı bir defter bıraktı. Mesela kurduğu yapı, soruları çalarak binlerce genci mağdur etti. Mesele bizzat kendisi, Allah’ın ayetini inkar ederek kızların başörtülerini açtırdı ve İslami camiada çözülmeye neden oldu. Hak ettikleri eğitimi alamayan, burstan mahrum bırakılan ya da iş imkânı ellerinden alınan insanlar adına kimler konuşmama kararı verebilir ki? Yine
Gülen’in kurduğu yapının iftiraları sonucu, hakkıyla geldiği mevkiden-makamdan indirilen, insan içine çıkılamaz hale getirilenler yok mu?
Bir değil, iki değil, üç değil binlerce, yüz binlerce FETÖ mağduru var. Öğretmenler, polisler, askerler, pilotlar, avukatlar, savcılar, akademisyenler, doktorlar… Evlatlarını FETÖ’ye kaptırmış anne-babaları ekleyecek olursak,
Fetullah Gülen’den alınacak ibretler aklı olan her Müslüman’a yeter.
Burada tartışmamız gereken mesele ölünün arkasından kötü konuşmak değil zaten.
Ölen Fetullah Gülen’in kendisi. Ya düşüncesi ne olacak?
Bıraktığı “sapkın miras” ortada. Terörist olduğu hukuken ispatlandı ama yolundan dönmeyenler hiç de az değil.
Gülen’e hala “Mehdi” nazarıyla bakanlar var.
Hala 15 Temmuz’u meşru gören ve de o gece katledilen 251 şehidin hak ettikleri cezayı bulduklarını savunanlar var.
Bu taban, bu sapkın düşünce; yarın imkan bulsa, eski gücüne kavuşsa; benzeri mağduriyetleri, siyasi suikastları, itibar cellatlıklarını, kumpasları, ihanetleri yapmaz
mı?
O halde, nasıl biliyorsak ve nasıl bilinmesi gerekiyorsa, bunları konuşmamız hem insanlık vazifesi hem de vatan borcudur.
Fetullah Gülen’in “ihanet defterini” kapatmamak, benzeri akıl tutulmalarının önüne geçebilecek musibet almanağını
açık tutacaktır. Bunun için de “nasıl bileceğimizi bilmenin” idrakinde olmamız gerekmez mi?
#fetö
#ölüm
#gündem
#Ersin Çelik