İlk İslam tarihçisi İbn Hişam’ın ‘Hz. Peygamber’in Hayatı’ isimli kitabında Peygamberimiz Efendimizin Mekke’nin fethinden sonra mescitte otururken Hz. Ali’ye şöyle dediği aktarılır: “Size sizin insanlardan yardım göreceğiniz değil, insanların sizden yardım göreceği bir görevi veriyorum.” Kitabı tercüme eden Muhammed Yazıcı’nın dipnotu ise şöyledir: “Hacıların su ihtiyacını karşılamak, maddi ve manevi külfet gerektiren bir işti. Efendimiz, Ehl-i Beytinin şeref ve saygınlığından dolayı insanlardan
İlk İslam tarihçisi İbn Hişam’ın
‘Hz. Peygamber’in Hayatı’
isimli kitabında Peygamberimiz Efendimizin
Mekke’nin fethinden sonra
mescitte otururken Hz. Ali’ye şöyle dediği aktarılır:
“Size sizin insanlardan yardım göreceğiniz değil,
insanların sizden yardım göreceği
Kitabı tercüme eden Muhammed Yazıcı’nın dipnotu ise şöyledir:
“Hacıların su ihtiyacını karşılamak, maddi ve manevi külfet gerektiren bir işti. Efendimiz, Ehl-i Beytinin
şeref ve saygınlığından dolayı
taraf olmalarını istiyordu.” *
O Peygamber ki çok
hicret etmişti öz yurdu Mekke’den. Medine için yola çıkacağı gece kendisini öldürmek istemişlerdi. Doğduğu ve Peygamberlikle şereflendiği şehrine dönüşü ise İslam’ın
olmuştu. Müslüman kumandanların tarihteki fetihlerinde de
ölçü Efendimizin Mekke’ye girişidir
.
Eman dileyene dokunulmaması
ve İslam ahlakıyla donatılmış
adaletin hızlıca tesis edilmesi
tek önceliktir.
Yıllar önce kovuldukları, sürüldükleri Halep’e dönen Suriyeli muhaliflerden, o iki askerin sokaklardaki çocuklara çikolata dağıttıkları anları izlerken de aklıma Peygamber Efendimizin
Mekke’nin idaresi ve Kabe’nin anahtarını teslim aldığı anlatılar
geldi.
Siz bakmayın
türkülerin sultanı saydığımız
Sabahat Akkiraz’ın
“Halep’te bugün Alevileri katlediyorlar. Şehir cihatçıların pençesinde”
demesine. Türkmen Hareketi Başkanı Ziyad Hasan verdiği yanıtta saygısından “iftira ediyorsunuz” demediği gibi,
“bilgilerinizi çok yanlış kaynaklardan aldığınızı varsayıyorum
"
deme alicenaplığını da gösterdi.
Halepli yaşlı Hristiyan kadın ise
sözü senet sayılanlar adına
şu imzayı attı:
“Şehirde her şey bizim için eskisi gibi. İki gün sonra St. Barbara Günü ve 25'inde Noel var. Hazırlıklarımızı yapıyoruz. Allah sizi korusun.”
Ahrar el-Şam komutanlarından, Halepli Ahmed el-Dalati’nin Ravda Camii'nde yaptığı konuşma da
tüm insanlığın önüne konulmuş teminat oldu
:
“Allah’ın izni ve lütfuyla bugün Halep’teyiz. Biz sizin evlatlarınızız. Bu ülke sizin ülkenizdir bu insanlar sizin insanlarınızdır. Hiç kimseye zarar verilmeyecek, hiçbir kimsenin malına el uzatılmayacak. Bu sadece Müslümanları için değil Hristiyanlar, Ermeniler veya Halep’te yaşayan herhangi bir topluluk için de geçerlidir.”
Ancak şu da var ki; mezhepçiliğin coğrafyamızdaki gizli şifresi olan “cihatçılar” sakızını ağızlardan söküp atmak gerekiyor. Bu emperyalist yaftayı tüm Müslümanlara, özelde de Sünnilere yapıştırmak isteyenler
ni yapıyorlar. Önce bunun idrakinde olmalıyız.
Vatanları, evleri, aileleri, komşuları, haysiyetleri, onurları ve de Allah davası için; düşmanla çarpışan, canını, malını, aklını, fikrini ortaya herkes cihat ediyordur. Bakın
Gazze halkı 15 aydır cihatta.
Çanakkale’den İstanbul’a dayanan emperyalistler, ellerindeki üstün silahlara rağmen
yalın ayak baş açık vatan savunmasına geçenlerin
cihat ruhunu aşamamışlardı. Kıbrıs’a çıkarma yapan askerlerimiz de cihada koşmuşlardı.
PKK terörü karşısında canını ortaya koyan Mehmetçik cihat nöbetinde hala.
Bundan 12 yıl önce; katliamlar karşısında ayrıldıkları evlerine ve Halep şehrine bu kez
, vatanlarını zalimlerden, katillerden geri alanlar da cihattalar.
Aydın Ünal ağabey dün Halep’in fethine üzülenlerin tam listesini yayımladı. Yok yok! PKK’lılar, PYD’liler, bazı siyasiler. bazı ünlüler... Batı’nın Türkiye’deki uzantıları ve kadrolu İsrail aparatları. Hemen hepsi Siyonistlerle benzer cümleler kuruyorlar. İlginçtir ki ömrü iki saat süren, izleri ise asla silinmeyecek
Şii angajmanla atılan manşetler
de okuduk. Yine ilginçtir bu zamana dek,
“İran’ın Sünni İslam kenti Halep’te ne işi vardı?”
diye sormayanların, sorgulamayanların mezhep kaygılı panik ataklarını gördük.
Tekrar vurgulamakta fayda var: Elimizden bir şey gelmese de Gazze bizi kendimize getirmeli artık. Gazze bizi yeniden inşa etmeli. İşgalcilerle, soykırımcılarla ve sınırlarımıza dayanan terör yapılanmalarıyla mücadele edeceksek, bizleri sokmak istedikleri o irrite eden kalıpları kırmamız gerekiyor. Evet Halep, kovulduğu ve zorla sürüldüğü evine dönmek için “cihat edenlerin” idaresine geçti. O nedenle Halep’i ve Tel Rıfat’ı alanlar
’lılar değildir. Öyle olsa
İngiliz prodüksiyon aklıyla
kafa kese kese ilerlerdi. Zaten günlerdir aradıkları ve
çıkmasını istedikleri arzuladıkları görüntüler
bunlardı.
Vatanını savunan, işgallere direnen Müslümanlara biçilen DEAŞ görünümlü “cihatçı” kıyafetini Gazzeli Rim'in dedesi Halid Nebhan amca yırtıp atmıştı oysa. Ve
Halid Dede’nin milli mücadeleci ruhu
bu kez Halep’te vücut buldu.
Temennimiz şudur; Halep şen olsun, şenlik olsun ve Antep’ten iki saate gideceğimiz günler kapıda olsun.
#Halep
#Suriye
#İslam
#Cihat
#Ersin Çelik