Ankara’da jetlerin alçak uçuşları, helikopterlerin binalar üzerinde turlaması ve İstanbul’da tankların konuşlandığı köprülerin trafiğe kapatıldığının ilk bilgileri, vatandaşların kaydettiği görüntüler eşliğinde önce sosyal medyaya düşmüştü. Kalkışma sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde yaşanan olaylara ilişkin iddianameye göre, darbeci askerler köprüye 21.52’de ulaşmışlardı. Bir hareketlilik vardı. Sosyal medyada herkes ‘ne oluyor’ sorusuna yanıt arıyordu. Dolaşıma sokulan ‘ kaynağı belirsiz
Ankara’da jetlerin alçak uçuşları,
helikopterlerin binalar üzerinde turlaması
ve İstanbul’da tankların konuşlandığı köprülerin trafiğe kapatıldığının ilk bilgileri, vatandaşların kaydettiği görüntüler eşliğinde önce sosyal medyaya düşmüştü.
Kalkışma sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde yaşanan olaylara ilişkin iddianameye göre, darbeci askerler köprüye 21.52’de ulaşmışlardı.
Bir hareketlilik vardı. Sosyal medyada herkes ‘ne oluyor’ sorusuna yanıt arıyordu.
Dolaşıma sokulan ‘
kaynağı belirsiz
’ ilk bilgi; DEAŞ’ın bombalı saldırı yapma ihbarı üzerine jandarma birliklerinin köprülerde güvenlik önlemleri aldığı yönündeydi.
Geriye dönük incelediğimde televizyon kanalları da ilk son dakikalarını saat 22.30’dan itibaren vermeye başlamışlar.
DHA ve İHA’nın servis ettiği, Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçişin durduğu görüntülerde
hareket halindeki tanklar
da görülüyor.
Ben de Yeni Şafak’ın haber merkezindeydim ve Yönetim Kurulu Başkanımız Ahmet Albayrak ile telefonda görüşüyorduk. Ahmet Bey, “Bu bir darbe girişimi.
Fetullahçı subaylar devleti ele geçirmek istiyorlar
. Acil son dakika olarak duyuralım” dediğinde saatler 22.35’ti. İki dakika içinde
tüm Türkiye’nin anlam veremediği
o hareketliliğin nedeninin ne olduğunu Yeni Şafak’ın web sitesi ile sosyal medya hesaplarından duyurmuştuk.
Üniformalı ihanet şebekesi deşifre olmuştu. Bizi halkı askere karşı kışkırtmakla suçlayıp, birkaç dakika içinde linç ettirenlerle, “Askerler DEAŞ’a karşı güvenlik önlemleri aldılar” yalanını servis edenler aynı odaklardı. Yani
dolaşıma sokulan o ilk bilgi de darbe girişiminin aşamalarındandı.
Yeni Şafak’ın son dakika haberi Twitter ve Facebook üzerinden çok kısa sürede milyonlarca kişiye ulaşmıştı. Bu esnada
TVNET
de
darbe girişimini duyuran ilk televizyon kanalı
olarak kesintisiz canlı yayına geçmişti.
Toparlayacak olursak. Saatler 23.00’ü gösterdiğinde; savaş uçakları ile helikopterlerin alçak uçuşlarının, tankların caddelerde yürümesinin ve
askerlerin köprüleri kapatmasının
FETÖ’cülerin kalkışması olduğu netleşmişti. Zaten dönemin Başbakanı Binali Yıldırım da 23.02’de NTV kanalına bağlanarak, “Bir kalkışma ihtimali üzerinde duruyoruz. Asker içerisindeki bazı kişilerin kanunsuz eylemi söz konusu” demiş ve darbe girişimini resmen doğrulamıştı.
Memleketin kaderini değiştiren ve darbeyi durduran o büyük irade
, işte tam olarak bu dakikalarda ortaya konuldu.
Saat 23.21’de Yeni Şafak’ın Twitter hesabından yapılan şu çağrı darbe girişimini duyurmak kadar önemliydi:
“TÜRK HALKINA ÇAĞRI: Türkiye Cumhuriyet Devleti, Fetullah Gülen’in kurduğu paralel yapı mensubu subaylar tarafından ele geçirilmek isteniyor. Kahraman Türk halkını, bu darbe girişimi karşısında sessiz kalmamaya ve darbeye teşebbüs edenlere karşı tavrını ortaya koymaya çağırıyoruz.”
Hainlerin WhatsApp yazışmalarından da anlaşılıyor ki, vatandaşların
canları pahasına karşılarına dikileceğini
asla öngörmemişlerdi. Tankları görünce perdenin arkasından darbeci askerlere alkış tutan, biraz cesaret bulunca kutlamalar yapan ve hatta komşularını fişleyecek bir toplum bekliyorlardı belli ki. Birkaç cılız alkış videosunu ciddiye alıp
bankamatiklere ve marketlere koşanlar
dışında, Pensilvanya’da yapılan hesaplar sokağa uymadı.
Kapı tamircisi, ev hanımı, reklamcı, çaycı, polis, profesör, gazeteci, emekli, liseli, CEO, öğretmen, sucu, kokoreççi ve niceleri… Arafat’a çıkan hacılar gibi; rütbenin, mevkiin, makamın ve kim olduğunun önemsizliği ile sokaklara dökülerek canlarını ortaya koyanların
direniş hattı nasıl kuruldu
sahi? Emri kimden aldılar? Kim, kimi yönlendirdi? Bir gazimiz anlatmıştı: “Bir kafede çay içiyorduk. ‘Darbe oluyormuş’ dediler. Koştuk. Herkes koşuyordu. Öndekilerden vurulanlar oldu. Tam önümde bir genç göğsünden mermi yedi. Düştü. Yerine geçtim hemen. Beni da ayağımdan vurdu. Sonra yerime geçeni…”
Ortaya konulan cesaretin asla tarifi yok.
Bu bağlamda AREDA’nın geçtiğimiz günlerde sonuçlandırdığı “15 Temmuz Darbe Araştırması” dikkat çekici sonuçlar veriyor. Türkiye genelinde 1204 kişi ile yapılan kapsamlı anketten iki veriyi aktaracağım.
1- “Darbe haberini duyduğunuzda ilk tepkiniz ne oldu?”
- Başta inanmadım, doğruluğunu teyit etmeye çalıştım: %58,6
- Öfkelendim: %25,1
- Korktum-tedirgin oldum: %11,2
- Ne yapacağımı bilemedim: %5,1
Öfke! Kime ve neye karşı? 27 Mayıs’tan beri toplumda birikmiş bir duygu patlamasının adı öfke olmuştu.
2- “Tekrar bir darbe girişimi olsa tepki göstermek için sokağa çıkar mısınız?”
- Çıkarım: %73,4
- Çıkmam: %26,6
AREDA’nın verilerine baktım, bu sorunun oranları
aradan geçen yıllarda neredeyse değişmemiş
. O gece sokağa çıkan “yine çıkarım” derken, çıkmayanlar da “bu sefer evde durmam” duruşunu gösteriyorlar. Varsa ya da kaldıysa, darbe heveslileri bilsinler ki,
memleketteki 4 kişiden 3’ü
karşılarına dikilmeye hazır bekliyor. Geçmiş tecrübeleriyle hem de. 15 Temmuz gecesi gibi insaflı, vicdanlı ve şaşkın olmayacakları da kesin.
#15 Temmuz
#darbe girişimi
#FETÖ
#Ankara
#İstanbul
