Başlık biraz ağır olabilir ama hiç kızmasınlar. Esenyurt Belediyesi’ne yapılan PKK operasyonu CHP’nin içinden çıkamayacağı “dolaylı ilişkiler sarmalına” dönüşebilir. Cumhuriyet’i kurmakla övünen, devleti kodlama yetkisini hala kendisinde gören CHP’nin diğer yandan; yıllara sâri çelişkileri, yeni söylemleri, açılımları, makas değişiklikleri ve genel başkanın tıynetine göre siyaset üretme biçimleri parti kurumsallığını aşan sonuçlar doğuruyor. Esenyurt Belediyesi’ne yapılan şafak baskını ve Belediye
Başlık biraz ağır olabilir ama hiç kızmasınlar. Esenyurt Belediyesi’ne yapılan PKK operasyonu CHP’nin içinden çıkamayacağı “dolaylı ilişkiler sarmalına” dönüşebilir.
Cumhuriyet’i kurmakla övünen, devleti kodlama yetkisini hala kendisinde gören CHP’nin diğer yandan; yıllara sâri çelişkileri, yeni söylemleri, açılımları, makas değişiklikleri ve genel başkanın tıynetine göre siyaset üretme biçimleri parti kurumsallığını aşan sonuçlar doğuruyor.
Esenyurt Belediyesi’ne yapılan şafak baskını ve Belediye Başkanı Ahmet Özer’in terör örgütü PKK bağlantıları nedeniyle gözaltına alınması sadece CHP’yi bağlamaz.
Şunun altını çizelim: Halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanına siyasi düşüncelerinden dolayı operasyon yapmayı, onu görevinden uzaklaştırmayı kimse asla savunamaz.
Ancak dün savcılığın açıkladığı detaylar şunu gösteriyor ki; Esenyurt Belediyesinde siyaset dışı, kanun dışı bir işleyiş söz konusuymuş.
Mevcut fotoğrafı dört maddede netleştirecek olursak:
- Ahmet Özer sosyolog kişiliği ile yerel yönetimlerde özerkliği net bir şekilde savunuyor.
- Ahmet Özer, CHP ile DEM’in 31 Mart öncesinde ‘Kent Uzlaşısı’ ittifakı sonucu CHP’nin daha önce gösterdiği aday geri çekilerek Esenyurt’tan aday gösteriliyor.
- Özer, adayı ve akabinde başkanı olduğu Esenyurt’un referandumla il yapılarak İstanbul’dan koparılabileceğini ifade ediyor.
- Hakkında yürütülen soruşturmaya göre PKK tarafından özerklik projesinde görevlendirildiği ortaya çıkıyor.
Tüm bunlar tesadüflerin sıraya girmesi ve aynı isimde buluşması olarak değerlendirilemez herhalde.
Ahmet Özer’in 31 Mart seçimleri sürecinde son anda, CHP adayının geri çekilerek, “HDP Milletvekili Adayı” sıfatıyla Esenyurt’tan aday gösterilmesi, CHP’nin bir ilçe belediyesini yeniden kazanma hamlesi olarak görülebilir. Lakin Ahmet Özer’in sicili, gelinen noktadan bakılınca “farklı bir amaca” da işaret ediyor ve ortaya CHP eliyle organize edilmiş bir milli güvenlik sorunu çıkıyor.
Peki CHP böylesi bir girift ilişkiye ve sicile neden bulaştı? Kürt seçmenin etkisiyle İstanbul’u kaybetmemek, eldeki belediyeleri tutmak ve yeni ilçeler kazanmak için İstanbul’da Esenyurt, Mersin’de Akdeniz belediyelerini örtülü olarak DEM’e vermek, seçim başarısı olarak sandığa yansıdı. CHP kazanan parti oldu. CHP böyle bir zaferi öngörseydi, örneğin AK Parti seçmeninin sandığa gitmeyeceğini hesap edebilseydi DEM ile örtülü ittifak yapar mıydı peki?
Öyle görülüyor ki CHP bir kez daha yanıldı. Devlet, DEM’i ve Kürt seçmenleri PKK baskısından kurtarmaya, sivil siyaset alanına çekmeye çalışırken, devleti kurmakla övünen CHP şimdi, PKK’nın Türkiye’yi bölme amacına ev sahipliği yapmakla suçlanacak. Detaylarını önümüzdeki günlerde çok konuşacağız elbette ama PKK’ya silah bıraktırmaya çalışan Devlet’in önünde bir de CHP sorunu var artık.
Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu ağız birliği yaparak Ahmet Özer için “bilim insanı” vurgusu yapsalar da CHP’nin kurtulması gereken bir PKK iltisakı var. Şu soruyla bitireyim: CHP, DEM ile ittifak bir yana olası tüm sonuçlarına mecbur mu bırakıldı acaba?