Yeni Şafak·Ersin Çelik - Alın size filmi çekilmiş nefret eylemi!Saraçhane Parkı’nda toplanan gençlerle sohbet ederken biri yanaştı ve “Ersin Bey,Abdülbaki abimiz burada. Sizinle de selamlaşmak ister”dedi. İşaret ettiği tarafa döndüm. En önde, tekerlekli sandalyesinde oturuyordu. Göz göze geldik. Yağmur da başlamıştı. O kalabalık içerisinde bir iki kelam ettik.Ankara’dan geldiğini söyleyince,hayretler içinde,“Yahu ne gerek vardı, bakın bu kadar insan gelmiş”desem de kararlı bir şekilde;“Benim bugün
Saraçhane Parkı’nda toplanan gençlerle sohbet ederken biri yanaştı ve “Ersin Bey,
Abdülbaki abimiz burada. Sizinle de selamlaşmak ister”
dedi. İşaret ettiği tarafa döndüm. En önde, tekerlekli sandalyesinde oturuyordu. Göz göze geldik. Yağmur da başlamıştı. O kalabalık içerisinde bir iki kelam ettik.
Ankara’dan geldiğini söyleyince,
hayretler içinde,
“Yahu ne gerek vardı, bakın bu kadar insan gelmiş”
desem de kararlı bir şekilde;
“Benim bugün burada olmam gerekiyordu”
dedi. Sarıldık. Fotoğraf çekildik. Elindeki dövizde, “Anne, Baba Evlatla Hep Mutlu Yarınlara” yazılıydı. Yanından ayrılırken arkamdan “Ersin Bey oğlum” diye seslendi.
Döndüm, cebinden çıkardığı tükenmez kalemi elime tutuşturdu.
Mesajımı almıştım.
Bu arada yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. O meydandan kimseler ayrılmadı. Büyük bir çoğunluğu sığınma ihtiyacı bile hissetmedi.
Geçtiğimiz hafta, kaç anneden çocukların ateşlenip nezle olduğuna dair mesajlar aldım
sayamadım. Anneler, babalar, çocuklar ve gençler… Herkes iliklerine kadar ıslandı. Abdülkadir amca da yerinden kıpırdamadı. Başının üstüne bir poşet geçirip, konuşmaları dinledi.
Merak ettim tabii. Kimdir diye sordum öğrendim. Tanıyanı, seveni çokmuş. 80 yaşındaymış Abdülbaki amca. Ankara’da yaşıyormuş. Memleket sevdalısı, kendisini
ilme, gençlere ve yayıncılığa adamış bir Allah dostu
diyelim. Verdiği bir röportajı okuyunca derinliğine de vakıf oldum. O haliyle, 80 yaşıyla ta Ankara’dan gelmişti. Mahcup etti bizleri.
Lakin
Abdülbaki amcaya öyle bir kötülük yaptılar ki yürüyüş haftası.
Hepimiz çok üzüldük. Öfkelendik. Sadece Abdülbaki amcaya değil Saraçhane’deki Büyük Aile Buluşması’na katılan herkese yapıldı aynı kötülük.
Ali Demirel diye bir yönetmen var. İşinde çok iyi. Birçok ünlü markaya reklam filmleri çekiyor. Coca Cola, Lipton, Sunsilk, Elidor, Vodafone ve Turkcell çalıştığı markalar… Ali Demirel
son filmini Saraçhane’ye toplanan ailelere çekti.
Yürüyüşten servis edilen fotoğrafları değiştirerek aileleri, anneleri, babaları ve gençleri LGBT aktivisti yapmış. Yani montaj tekniği ile
‘Büyük Aile Yürüyüşü’nü LGBT yürüyüşüne çevirmiş.
Abdülkadir amcanın elindeki dövizi LGBT renklerine boyayıp, “Yeryüzü Aşkın Yüzü Olana Dek” yazmış.
Kadınların ellerindeki aile temalı dövizlere, “Lezbiyenim Ayol” sloganını
montajlamış mesela.
Bir hanımefendi mesaj attı da öyle haberdar oldum. Yönetmen Ali Demirel’in, Saraçhane’deki insanlara duyduğu nefreti organize ve profesyonel kötülüğe dönüştürdüğünden.
“Elimdeki dövize LGBT’li sloganları yazmışlar. Bunlar sosyal medyada dolanıyor.
Bir başkası bunun montaj olduğunu anlamaz. Ne yapmam lazım?” diye soruyordu.
Açıkçası yapacak bir şey yok. Sosyal medyaya düşen bir görüntü montaj da olsa yayılır gider.
Ali Demirel kendi hesabından paylaştı ve LGBT örgütlerinin yönettiği çok sayıda hesap
üzerinden yayıldı o montajlı
kötülük. Adım gibi eminim ki bir süre sonra gerçekmiş gibi dolaşıma da sokulacaklar.
Başörtülü bir kadın, yanında çocuğu var ve elinde “Lezbiyenim Ayol” yazılı.
LGBT ideolojisinin, normal hayatlara dayattığı anormallik de tam da olarak böyle işte.
Doğala, fıtrata, biyolojik gerçekliğe ve yaşam tarzlarına gerçek hayatta da ideolojik montajlar yapıyorlar.
Ali Demirel
bu filmin siparişini kimden aldı bilmiyoruz? Ancak çok profesyonel bir çalışma yapıldığı ortada. Görüntüler yayıldıkça yayılıyor.
Mağdur olan insanlar davalar açacaklar. İstanbul Aile Vakfı da hukuki destek verecek. Bir sonuç alınır mı emin değilim? Mahkeme, “Burada sanatsal bir çalışma var. Kamuya açık, sosyal medyada yayınlanan
fotoğraflar üzerinden fikir ve düşünce özgürlüğü ifade edilmiş” de diyebilir?
Zaten Türkiye’de yalan haber üretmenin ve yaymanın henüz bir cezası yok.
Lakin ‘Büyük Aile Yürüyüşü’ne
“nefret söylemi” iftirası atan gazetecilere, yorumculara, köşe yazarlarına, yürüyüşün amacını anlamayan ya da anlamak istemeyen siyasetçilere
Ali Demirel’in düşmanca duygularla hazırladığı filmi izlemelerini tavsiye ediyorum. İzlesinler de görsünler
tahammülsüzlüğün, nefretin, hedef almanın, kişilik hakkı ihlalinin ne olduğunu.
Günlerdir “nefret söylemi” sakızını çiğneyenler önce Ali Demirel’in yaptığı montajları izlesinler sonra da Saraçhane’de buluşan ailelerin, ellerindeki dövizler “Lezbiyenim Ayol” diye değiştirilip
fotoğrafları sosyal medyaya servis edilen kadınların onurlarını, haysiyetlerini savunsunlar da görelim.
Çocukları için, gelecek için, doğal olanı ve fıtratı korumak için kendi istekleriyle sessizce yürüyen insanlar, sizler onları doğru anlayın diye başka ne yapsınlar?
Yenikapı Meydanı’nda daha büyük, daha kreatif, şenlikli, piknikli yeni bir aile buluşması sizleri ikna eder mi acaba?
#LGBT
#Büyük Aile Yürüyüşü
#Ali Demirel