“Kur’an, Allah’ın birinci tekil şahıs (ben) formunda bir konuşması olarak Hz. Peygamber’in tebliğ ettiği, tebliğ esnasında tarihsel hadiseye dönüştürdüğü bir metindir. Bu yüzden o, belli bir tarihsel zaman ve mekânda yaşayan insanları sen formatında muhatap olarak kabul eden bir hitap, çağrı, söz-veriş, vaattir. Bu özellikleri sebebiyle Kur’an, ‘tarihsel ortam’ dediğimiz ve zaten açılagelmekte olan beşeri dünya ile bağlarını kurarak anlamını açığa çıkarmaya başlamıştır. Kur’an’ın anlamı, Kur’an ile kendisine yönelmeye başladığı beşeri dünya arasında kurulmakta olan tarihsel bağlardır. Burada ‘tarihsel’ kelimesi, hem Kur’an’ın anlamının yaşayan tarih içinde açığa çıkmakta oluşuna hem de tarihi sürece yön vermesine, onu etkilemesine, tarihi olaylar aracılığıyla tecrübe edilmekte, somutlaşmakta oluşuna işaret etmektedir. Kısacası Kur’an, anlamını asla boşlukta değil, her insanın içinde yer aldığı bu dünyada, dil içinde, tarihi olaylara etki ederek tezahür ettirmektedir.
Zaten tebliğin ilk anından itibaren Allah’ın birinci tekil şahıs formunda insanlara seslenmesi olarak Kur’an, bütün dünyadan soyutlanmış, izole edilmiş, kendi başına bir şey değil, aksine bu dünya içinde ve bu dünya için konuşan, yani bu dünyanın anlamını ve amacını ifşa etmeye çalışan bir metin olarak anlaşılmıştır. Bu yüzden Kur’an’ı dinleyen insanlar, Kur’an’ın anlamını daima bu dünyayı anlarken fark etmişlerdir. Kur’an’ın anlamı, bu dünyanın anlamıdır ve asla birbirlerinden ayrılamazlar.
Buna bağlı olarak Hz. Peygamber ve diğer insanlar, Kur’an’ı anladıklarında, herhangi bir şeyi değil, bu dünyada neyin olup bitmekte olduğunu ve daha sonra (öte dünyada) nelerin olabileceğini farklı bir göz ile fark etmeye başlamışlardır. Hz. Peygamber ve ashabı için Kur’an’ın anlamı, Kur’an metni ile bu dünya arasında açılmakta yani kurulmakta olan bir bağlantıdır. Bir başka deyişle Kur’an’ın anlamı, onlar için ne sadece Kur’an metnine ne de sadece bu dünyaya bakılarak kavranabilecek bir şeydir..... Hz. Peygamber ve diğer insanlar yani bizler arasında ortak olan husus, dil içinde açığa çıkmakta olan dünyadan hareketle Kur’an’a yönelmemizdir... Dilin bize taşımakta, getirmekte olduğu bu dünya ve onun anlamı olmaksızın Kur’an’ın insanlara bir hitap olarak anlamını açması söz konusu değildir.....
Anlamak, dil ile dünya arasındaki yaşayan bağlantılara (geleneğe) dayalı reflektif bir düşünme içinde yeni bağlantıları teşekkül ettirebilmektir. Bu yüzden Kur’an hermenötiği (anlaşılması-EG) asla dondurulmuş bir anlam modelinden hareket etmez. Aksine anlam, ancak yaşayan bir gelenek varsa mümkün olabildiğinden yaşayan gelenekten hareketle ciddi bir refleksiyon gerektirir.....
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.