Kolektif fanatizm, "bizimkiler" taassubu

00:002/01/2014, Perşembe
G: 10/09/2019, Salı
Erol Göka

Hepimiz insan tekiyiz ama aynı zamanda sudaki balık misali bir toplumun içinde yaşıyoruz. Her birimizin kişiliği farklı ama içine doğduğumuz, aynı dili paylaştığımız, aynı çocuk yetiştirme pratiklerinden geçtiğimiz toplumla ve kimliğimizle bütünleşmiş topluluklardaki (cemaat, camia) insanlarla benzer davranışlar gösteriyoruz. Bu süreç, bilinçli katılımımızla gerçekleşmiyor, balık nasıl suyunu seçmiyorsa biz de kendimizi toplumun içinde kulaç atarken buluyoruz ama bazen bile isteye bir gruba ait

Hepimiz insan tekiyiz ama aynı zamanda sudaki balık misali bir toplumun içinde yaşıyoruz. Her birimizin kişiliği farklı ama içine doğduğumuz, aynı dili paylaştığımız, aynı çocuk yetiştirme pratiklerinden geçtiğimiz toplumla ve kimliğimizle bütünleşmiş topluluklardaki (cemaat, camia) insanlarla benzer davranışlar gösteriyoruz. Bu süreç, bilinçli katılımımızla gerçekleşmiyor, balık nasıl suyunu seçmiyorsa biz de kendimizi toplumun içinde kulaç atarken buluyoruz ama bazen bile isteye bir gruba ait oluyoruz, onlar gibi olmaya özen gösteriyoruz.

İnsan ve toplum öyle iç içe yapılar ki, tıpkı psikolojik gelişim sorunlarının neticesinde fanatik olabilen bir insan gibi toplumsal yapılar da fanatizme yönelebiliyor, düşebiliyor. Tek tek insanlar gibi gruplar, toplumlar da değişik alanlarda ve değişik biçimlerde bağnazlık gösterebiliyor. Bireysel olarak oldukça sağlıklı, hoşgörülü birisi, grup içinde tanınmayacak hale gelebiliyor, kendisini ait hissettiği grubun fanatizmini yansıtan bir dışbükey ayna halini alabiliyor. Olağan insan ilişkilerinde munis bir kimse, grubun görüşlerini tartışmadan savunan ateşli bir taraftarlık, körü körüne bağlılık sergileyebiliyor, muarızlarına düşmanlığı çok ileri noktalara vardırabiliyor.

Özellikle yaşanan ortak zorluklar sırasında, toplumsal kimliğin bireysel olanın önüne geçtiği zamanlarda, kolektif fanatizme en uygun koşullar ortaya çıkıyor. Toplumsal kimliğin bireysel kimliğin önüne geçtiği zamanlar, hayatın doğal akıp gidişi esnasında gündeme gelebilir. Mesela bayramlar, ortak kutlamalar ya da matemler gibi toplumların övünç ve dayanışma veya acı ve utanç hislerinin ön plana çıktığı zamanlar böyledir. Elbette kolektif fanatizmin bu kısa, gelip geçici zamanlarla bir ilgisi bulunmaz. Fanatizmin toplum psikolojisinde yeşerip gelişmesi için başımıza gelen felaketlerin onarılması epey emek ve zaman alacak büyüklükte hasar yapması, kronik bir krize neden olması gerekir. Bu koşullar ortaya çıktığında gruplar, topluluklar da tıpkı fanatik bireyler gibi tepkiler vermeye başlar. Bu tepkiler öylesine uzun etkili, alışıldık hale gelir ki, adeta grubun yapısal özellikleri halini almış nitelikler gösterir.

Böyle bakıldığında her toplumun uygun koşullar altında fanatikleşebileceği söylenebilir ama sağlıklı işleyen toplum ve grup yapılarının kolayca fanatizme sürüklenmeyeceğini belirtmeliyiz.

Bir de fanatik olmaya meyyal, adeta doğuştan fanatik grup yapıları var. Her toplumda nasıl fanatik kişiler oluyorsa böyle fanatik gruplar da bulunuyor. Mesela müzik, spor vs. her türden modern fan grupları, tuhaf spritüel oluşumlar, new age dini akımlar, ırkçılık ve başkalarına nefret üzerine bir araya gelmiş ideolojik-siyasi görünümlü örgütlenmeler bunlardan. Bireysel olarak zaten fanatizme meyyal kişiler adeta ortak bir çağrı almışçasına hep birlikte bu tür gruplar içinde toplaşırlar ve onların bireysel fanatizmlerinin toplamından çok güçlü bir kolektif fanatizm ortaya çıkar. Bu türden gruplara katılan kimselerin, kişilikleri kaygan, kırılgandır. Kişisel zayıflıkları belli olmasın diye fanatik bir grup kimliğinin zırhına sığınmışlardır.

Grup, bir biçimde fanatik hale geldiğinde, ne gibi tepkiler verir, onları hangi belirtilerinden tanırız? Asıl ilgilenmemiz gereken soru budur. Fanatikleşen topluluklarda grup üyeleri bireyselliklerini yitirirler. Grup üyeliği ve grup kimliği, bireysel kimlik değerlerinden daha önemli hale gelir. Bireysel fikirler ve farklılıklar aşınırken, grup kimliğine ait genellemeler ve önyargılar, daha önemli ve yaygın bir konuma yükselir. "Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ Ve bir orman gibi kardeşçesine" güzelliğine ulaşmasa da buna benzer lakırdılar duyulur fanatik gruplarda, sanki herkes özgür iradesiyle bir araya gelmiş, kenetlenmiş gibi sunulur ama ortada ne gerçek bir ağaç ne sahici bir orman kardeşliği vardır. Bir arada bulunuşa dair güzellemeleri çıkardığınızda, geriye örgüt yapısının ve ideolojisinin buz gibi çelik çekirdeğinden başka bir şey kalmaz.

Grup, bütün olarak gözü kapalı bir biçimde liderin çevresinde toplanır. Liderle grup arasındaki bağımlılık artar ve liderin gücü kanıksanır, sorgulanmaz hale gelir, inanılmaz atıflar yapılır. Liderin gücü, küçük liderciklere aktarılan çok sert bir hiyerarşik yapıyla her yerden hissedilir. Grubun zihniyeti, ak ya da kara şeklinde işler; onlara yakın olduğunuz ölçüde iyi, uzaklaştığınız miktarda kötüsünüzdür. Grup içindeki farklı görüşler, hemen "hain"likle damgalanır, grup, kendi içindeki hainleri bulmakla fazlaca meşgul hale gelir. Dışarıdaki gruplar da kolayca düşman olarak damgalanır. Grup, kendi kimliğiyle düşman grup kimliği arasında keskin ayrımlar yapar. İki tarafın birbirine benzer olduğu tarafları göz ardı ederken, farklılıkları abartır.

Topluluk, ahlaki değerler açısından daha mutlaklaştırıcı ve cezalandırıcı bir moda geçer. Kurallar katılaşır, uymayanlar sert biçimde cezalandırılır. Fanatizm şiddete ve saldırganlığa çanak tutar, fanatik bir grup, kötülüklerin boca edildiği ötekine zarar verme potansiyelini hep içinde taşır. Hayatın karmaşıklığını fark edemeyen, at gözlüğüyle olaylara bakan fanatik gruplar, çok kolay yönlendirilip hareketlendirilebildiklerinden, enerjilerini kötü niyetliler sömürebilir.