İnternet gençleri sığlaştırıyor mu?

03:0015/05/2016, Pazar
G: 13/09/2019, Cuma
Erol Göka

Teknomedyatik dünya, kimlik alanında gençlerin önüne birçok fırsat çıkardığı gibi, hayatın gerçeklerini, sınayarak öğrenmeye vakit ve heves kalmadığından kimlik duygusunun yoksullaşmasına da neden olabilir. Buna dikkat etmemiz gerektiğini artık biliyoruz. İşin bir de mahremiyet, kişisel yakınlık boyutu var; gençlerimizin bu açıdan neler yaşadıklarına da bakmalıyız.



Artık aynı anda çok sayıda insana, mesafe tanımaksızın, çok kolayca ulaşabiliyoruz. Dijital medyanın hayatımızdaki en büyük getirisi bu ama bu arada geleneksel iletişim biçimlerimiz ve aile içi ilişkilerimiz başta olmak üzere sosyal ortamlarımız da değişiyor. Televizyon, evimize yabancıları getirdiğinde ev hayatımız allak bullak olmuş ama ailecek bir arada kalmayı başarmıştık. Ama şimdi aile üyeleri, çok nadiren bir arada olabiliyor ama herkes ellerindeki cihazlarıyla vakit geçiriyor. Çocukların ve gençlerin ise tüm ilişkileri dijital aygıtlardaki aplikasyonlara göre biçimleniyor, bizden giderek daha fazla biçimde farklılaşıyorlar. “App Kuşağı” yazarları, “Bu durum daha derin ve uzun ömürlü ilişkilere yol açabileceği gibi gençleri donuk, kopuk, yüzeysel ilişkilere de mahkûm edebilir” diyorlar. Haklılar. Gençlik döneminde sağlıklı, derinlemesine duygusal bağları olan, kalıcı ilişkiler kurulabilmesi, çok önemli. Aksi durumda kopukluk ve yalıtılmışlık ortaya çıkıyor ve bu da başarılı bir aile hayatı ve mesleki ve sosyal yaşamın önündeki en büyük engel…



Cep telefonu, çoğumuzun hayatının bir parçası, gençlerimizin ise adeta uzvu gibi… Önceleri daha çok mesajlaşıyorlardı, şimdi akıllı telefonlar ve aplikasyonlar sayesinde birçok yeni işlemden yararlanabiliyorlar. Araştırmalar, gençlerin daha iyi vakit geçirecek bir şey bulamadıklarında öylesine mesajlaştıklarını gösteriyor. Sadece gençler değil hepimiz randevularımızı, nerede, kimlerle görüşeceğimizi yeni medya teknolojilerine göre ayarlıyoruz. Gençlerin sosyal ağ sitelerine de katılımları ve bulundukları ortamlardan görüntüler paylaşmaları bizden daha fazla.



Amerikalıların birbirleriyle artık daha az konuştuklarını ve birbirlerine daha az güvendiklerini ve bu durumun artma eğiliminde olduğunu araştırmalardan net olarak görüyoruz. Gençler, bu eğilimden münezzeh olmadıkları gibi muhtemelen daha çok etkileniyorlar. Bu aygıtlarla ne kadar çok vakit geçirilirse o ölçüde sosyallikte azalma oluyor gibi görünüyor. İnsanların daha rahat ve kolay iletişim sağlayabilmeleri için geliştirilen teknolojiler, mevcut durumda ne yazık ki sosyal kopukluğu arttırıyor gibi… Sosyallik ihtiyacımızı, sanal ortamdan karşılayınca, sanki gerçek ilişkiye hevesimiz azalıyor. Bununla kalsa iyi; facebook gibi sosyal medya platformları, arkadaşlarının daha eğlenceli, heyecan verici meşguliyetleri olduğu, kendisinin banal kaldığı hissi uyandırarak gençlerde yabancılaştırıcı ve yalnızlaştırıcı bir etkiye sahip olabilir diye düşünülüyor. Kaldı ki, aplikasyonlarla saplanan iletişimin yüz yüze iletişim gibi derinlikli, aktif bir enformasyon sağlayamadığı, duygusal risk almadan sürdürülen ilişkilerin bağlantıları yalapşap bıraktığı görüşü de var.



Bir kötü haber de birbirimizi anlama (empati) alanından. Gençlerimizin giderek daha az empati gösterdiklerine ilişkin çok fazla kanıt birikiyor. Sanki “dünyayı aplikasyonlarımız aracılığıyla gözlemek, başkasının gözünden görme yetimizi köreltiyor.” Empati azaldıkça pek tabii olarak ayrımcılık ve nefret suçları da artıyor. Maalesef başkaların kimliklerinin farklı oluşunu çok daha rahat kabul edebilen gençler, kendilerini onların yerine koyma ve hoşgörü konusunda aynı olumlu tavrı gösteremiyorlar. Aynılar, aynılarla, aynı yerlerde bulunma eğiliminde oluyor.



Ama bu durumun yaygınlık kazanması ve giderek standart ilişki halini alması, selam vermeyi bile unutma ihtimalimizin tehlikesinin sinyalleri de var. Bu arada yeni teknolojilerin ayartıcı tuzakları da yok değil. Gerçek yakınlık duygusundan her geçen gün daha fazla uzaklaşıyoruz. Gençlerimiz ayrıca yaşadıkları dönemin de etkisiyle kullandıkları iğneleyici, alaycı, kaba bir dil ile bu uzaklaşmaya katkıda bulunuyorlar. Uzaklığa bir de yıkıcılık ilave oluyor. İnternette akran zorbalığı ve pornografinin yaygınlaştığı bildiriliyor.



Biraz da dikkat çekmek, tehlikeye işaret edebilmek amacıyla daha ziyade olumsuzlukları vurguluyorum. Ama durum hem o kadar vahim değil hem de faydadan arî değil. Özellikle utangaç, çekingen gençler internet sayesinde daha rahat hareket edebildiklerini söylüyorlar. Gençlerimiz, sosyal medya ortamlarının sahici ve tatmin edici olmadığının en az bizim kadar farkındalar, internet iletişimini yüz yüze iletişim yerine değil onu tamamlamak için kullanıyorlar. Yakınlaşma, aidiyet duyguları körelmiş, kendini ifade etme ve arkadaşlık istekleri bitmiş değil. Onlar bizim umudumuz, umutlarımız daha gürleşsin diye sızlanmamız…


#Teknomedyatik
#Dijital medya