Han’ın “dikkat eksikliği ve hiperaktivite” hakkındaki gözlem ve tespitleri müthiş, tartışmasız bir deha ürünü. Sanıyorum tıbbın ve psikiyatrinin içinde olsaydı onun parlak kavrayış ve zekasından öğreneceğimiz çok şey olurdu. Mesela tıpta “hiper” tamlaması, aşırılık hallerinden kaynaklanan hastalık ve belirti tabloları için de (hipertirodi, hiperaldosteronizm, hiperrefleksi vs.) kullanılır. Bunların en meşhuru ve en sık görüleni, tansiyon yüksekliği demek olan hipertansiyondur. Han, günümüzde hipertansiyonun (ki kelime anlamı tam olarak “aşırı gerginlik” demek) yetişkin nüfusun yaklaşık üçte birinde görüldüğünü ve modern yaşama tarzıyla ilgili olduğunu bilseydi kim bilir neler söylerdi!... Müsaade ederse onun eksik bıraktığını biz tamamlamaya, hipertansiyon ve modern yaşam tarzı üzerinde durmaya çalışalım.
Elimde Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi’nin 51. sayısı var. Şimdi söyleyeceklerim, Prof. Dr. Aydın Ünal’ın bu sayıdaki kaliteli makalesine dayanıyor. Hipertansiyon ülkemizde ve dünyada ölüm nedenlerinin en baş nedeni olan kalp damar hastalıklarına ve ülkelerin sağlık bütçelerinde büyük bir yer kaplayan kronik böbrek hastalığına zemin hazırlayan en önemli risk etkenlerinden. Yetişkin nüfusunun 1/4 ile 1/3 arası hipertansiyondan mustarip. Kadınlarda sorun, nispeten daha fazla.
Hipertansiyonun birçok nedeni var ama herhangi bir nedene bağlanamayan “primer hipertansiyon” denilen rahatsızlığın ortaya çıkışıyla bazı faktörler yakından ilişkili. Yaşlanma, hipertansiyon görülme sıklığını bir miktar artırıyor ama yaş arttıkça insanın tansiyonu da artar şeklindeki inanç doğru değil. Bu rahatsızlık siyah ırkta daha sık görülüyor. Aile öyküsü, kilo artışı ve fiziksel aktivite azlığı, tuz tüketiminde artış, alkol ve nikotin kullanımı hipertansiyon için en önemli risk faktörleri. Tüm bunlar, doğrudan doğruya modern yaşama tarzıyla bağlantılı görünüyor.
İki Güney Amerika kabilesinde yapılan bir çalışma, hipertansiyonun modern yaşama tarzıyla bağlantısını iyice netleştirmiş. Amazon Yağmur Ormanları’nda yaşayan ve modern dünyaya kapalı bir toplum olan Yanomami yerlilerinde, yaşlılar dahil hipertansiyonu olan ve şişman tek bir kimseye bile rastlanmamış. Bu kabilede tuz tüketimi sıfıra yakınken, alkollü içki diye bir kavramları yokmuş. Brezilya-Venezuela sınırına yakın Yekwana kabilesinin yaşadığı bölgenin ortasına 1969’da küçük bir havaalanı inşa edilmiş ve kabile bu sayede batılılar gibi tuz ve fast food ağırlıklı beslenmeye ve yaşam tarzı değişikliklerine (sigara ve alkol) maruz kalmaya başlamış. Sonuçta ilk olarak yaşla birlikte kan basınçlarında yükselmeler görülmüş. Bu çalışma, hipertansiyonun yaşlanmanın bizzat kendisinden ziyade batılı yaşama ve beslenme tarzıyla ilişkili olacağını açıkça ortaya koymuş.
Modern yaşama tarzı ve hipertansiyon ilişkisiyle ilgili olarak ayrıca psikolojik gerilimi de ilave etmek lazım. Bazı öfke ve gerginlik halleri için dilimize çoktandır yerleşmiş olan “tansiyonumu çıkardı!” sözü, benim gözlemlerime göre tamamen doğru. Modern gündelik yaşam ve ilişkiler, sık sık tansiyonumuzu çıkarıyor. Bu hallerin neler olduğunu tansiyon hastaları çok iyi biliyor. Geleneksel yaşantının sulh ve sükununu hayatımızda sağlayabilseydik hipertansiyon belasından büyük ölçüde kurtulabilirdik yani…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.