Toplumsal cinsiyet eşitliği, bir eşcinsel felsefesidir. Eşcinselliğin her gün türeyen yeni biçimini meşrulaştıran bir ideoloji. Örtük bir dil kullanıyor. Gizemli, çok anlamlı, özgürlük ve insan haklarıyla bütünleşen, kadın şiddeti ve ayrımcılığına karşı gözüken bir dil. Bu örtük ve ikircikli dil nedeniyle altta gizli olan ve eşcinselliği savunan anlamlar gözükmüyor. Tam tersine bu örtük dil ile korunuyor, meşru oluyor. Hatta bununla da kalmıyor. Onu eleştiren doğruda kadına şiddeti ve ayırımcılığı savunmuş oluyor. Bundan dolayı da özgürlüğe karşı, kadına karşı, şiddet yandaşı ve eşitsizlik taraftarı algılanıyor. Bu durumda eşcinseller korosu bütün pozitif değerlerin eşliğinde gür sesleriyle dalga dalga yayılıyor.
Eşcinsel koro ve felsefesi elbette yine Batıdan geliyor. ABD ve Avrupa ve kadın ilişkilerinde, çocuk yetiştirme ve ahlak ilkelerinde mükemmeli yakalamışlar! Bundan dünya da nasiplensin istiyorlar! Oysa boşanma gırla, şiddet diz boyu, çocuklar ve ergenler hamilelik sorunlarıyla boğuşuyor, alkolizm yaygın, dost hayatı sıradanlaşmış, zina rutin. Mahremiyet, aile ve cinsiyet ilişkileri konusunda Batının bize söyleyeceği tek bir cümlesi yoktur. Peki o zaman neden eşcinsellik farklı adlar, felsefeler ve propagandalar altında bu kadar öne çıkıyor? Çünkü Batı egemen düzeni bu defa cinsellik gibi yumuşak gücü kullanıyor. Soft power dedikleri aracı gövde merkezli inşa ediyor. “Kıç siyaseti”! Muhalefeti bununla ateşe veriyor. Tüm nefislere hitap ediyorlar. Arzuyu, küresel bir emperyalist muhalefet aracı haline getiriyorlar. Arzu otellerde, plajlarda, meyhanelerde, belli gettolarda “yer altından” çıkarak topluma dahil olmaya başlıyor. Partilere, tüccar ve sanayici teşkilatlarına, futbol takımlarına, insan hakları örgütlerine nüksediyor. Hatta kilise ve din kuruluşlarına bulaşıyor.
Eşcinsel söylem özgürlük söylemi ve insan haklarına egemen oluyor. Libido, yeni isyanın merkezi. İçgüdüler, hiçbir sınırlama ve saklama ihtiyacı duymadan bütün arsızlığı ile meydanlara, televizyon aile programlarına, sanat galerilerine ve sivil toplum kuruluşlarının “hayır” faaliyetlerine sarkıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı bütün bunları örten bir dil olarak piyasada dolaşıma giriyor. Çocuklar, cinsellik alanında en ahlaksız biçimde uyarılıyor. Cinsellik dersleri adı altında Tarlabaşı Toplum Merkezinde propagandalar yapılıyor. Oğlancılık ve lezbiyenlik öğretiliyor onlara. Zinaya teşvik ediliyor. Türkiye’nin iş adamları ve iş hatunları bir araya gelerek ekonomi formu düzenliyor (TÜRKONFED). Türkiye’nin istihdam, üretim, ulaşım, pazar vs konularını konuşacaklar. Ama burada toplumsal cinsiyet eşitliği programını yeni ekonomi ve umut olarak araya sıkıştırılıyor.
“Kadın sanatçılar Esmalar-Hilyeler sergisi” adıyla toplumsal cinsiyet eşitliği faaliyeti diye lanse ediliyor. Ey utanmazlar! Peygamber gibi bir insanı da bu kavram etrafında neler yaptığı belli olan kimselerle anmaktan hayâ etmediniz mi? O peygamber ki eşcinselliği “habis” diyerek lanetleyen ayetleri getirmiştir. Şimdi bunları görmezlikten gelerek, Batı egemen düzenine yaranarak statükonuzu mu koruyacaksınız? En mutlak ve en büyük statüko sahibi Allah olduğunu bilmiyor musunuz? Kovit belası ve imtihanından hiç mi ibret almıyorsunuz? Allah’ın ayetlerini açıkça çiğnemekten ve onu özgürlük adı altında pazarlamaktan ar duymayanlarla nasıl ortak bir dil içinde yer alırsınız?
Eşcinsel felsefe, son aylarda Türkiye’de atağa geçmiş durumda. Futbolcular( son olarak Galatasaray eşcinsel propagandası yapan oyuncuyu desteklemesi) , popçular, tüccarlar ve sanayiciler, siyasi partiler el birliğiyle bu küresel emperyalist cinsellik korosuna eşlik ediyor. Özellikle CHP ve HDP bu konuda birbiriyle yarışıyorlar.
Bugün bu eşcinsel küresel koro, İstanbul Sözleşmesinin kalkması nedeniyle yine bağırıp çağıracak. Efendileri onlara eşlik edecek Batı medyalarında. Ama örgütçü, küresel güç sahibi ve her şeyi kendisini düşünerek hareket eden “grupsal egoizmleri” çok ses verecek. Oysa bu milletin büyük çoğunluğu sizden farklı. Londra, New York, Paris merkezlerinde üretilen arzu ve cinsellik ideolojiniz sizin olsun. Ama bunu bağırarak ve emperyalist güçlerin medya ve paralarını kullanarak bize dayatamayacaksınız. Bu millet kendi yatak odasını Batıya açmayacak! Aşk, sevgi, mahremiyet ve cinselliği Batıdan almayacağız. Efendimiz Batı olmayacak. Paraları da, fonları da, felsefeleri de bu milletin cinsel dünyasını yönlendirmeyecek. “Gavur” parası ile makine yapabiliriz, yol yapabiliriz, fabrika yapabiliriz. Ama ahlak, mahremiyet ve helal cinsel hayat yapamayız.
Ak Parti hükümeti, İstanbul Sözleşmesinden vazgeçerek bu milletin aile ve mahremiyet kültüründen yana tarihi bir karar almıştır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.