Beşiktaş yönetiminin Fernando Santos ile yollarını ayırması isabetli oldu. Ne takıma ne bireysel olarak oyunculara dokunamayan Portekizli, teknik adamlık konusunda çoktan ununu eleyip eleğini asmış ama bundan kendisinin haberi yok! Santos geldiği günden beri işler kötü gidiyordu ancak yeni yönetim, kendi hamlesi olduğu için, bir umutla süreci uzattı. Yönetimler için en tehlikelisi; oluruna bırakmak, idare etmek ve net karar alamamaktır. Daha sonra iş işten geçiyor ve tamiri zor hasarlar kalıyor.
Beşiktaş yönetiminin Fernando Santos ile yollarını ayırması isabetli oldu. Ne takıma ne bireysel olarak oyunculara dokunamayan Portekizli, teknik adamlık konusunda çoktan ununu eleyip eleğini asmış ama bundan kendisinin haberi yok! Santos geldiği günden beri işler kötü gidiyordu ancak yeni yönetim, kendi hamlesi olduğu için, bir umutla süreci uzattı. Yönetimler için en tehlikelisi; oluruna bırakmak, idare etmek ve net karar alamamaktır. Daha sonra iş işten geçiyor ve tamiri zor hasarlar kalıyor. Beşiktaş'ın bu konuda son yıllarda ağzı çok yandı. Yan sahada koşup çuvalla para alanlar mı dersin, kadro dışı kalıp bir süre sonra daha kötü dönenler mi dersin... Özetle; Sergen Yalçın ile alınan şampiyonluktan 1 hafta sonra başlayan futbol şubesi sıkıntısı hala aşılmış değil. Devre arasında çok ciddi bir bütçe kullanıldı ve henüz bu transferlerden de oyun anlamında bir geri dönüş alınamadı. Beşiktaş'ın artık tek kurşun bile karavana atma lüksü yok. Kolay iş değil elbette ancak bu görevler de zor yerlerdir ve Beşiktaş'ı yönetmek, bu zorlukların üstesinden gelmeyi gerektirir.
Fernando Santos tercihi düşünülmüş ve planlanmış bir hamle değildi. Giovanni van Bronckhorst’un yardımcısında problem çıkınca “Beşiktaş teknik direktör mü bulamıyor?” eleştirileri yükseldi ve yönetim, “Oyun felsefesi Beşiktaş ile uyar mı?” sorusunu sormadan, apar topar Santos’u getirdi. Nitekim bir tercihtir, tutmadı, ayrı... Elbette eksi yazar. Ama asıl mesele böyle acı tecrübelerden yola çıkarak bundan sonra ne yapmaman gerektiğini öğrenmiş olmandır. Çünkü hem Samet Aybaba hem de Hasan Arat, “Beşiktaş hücum oynar” cümlelerini slogan haline getirmişken, Futbol Koordinatörü’nden bağımsız olarak Santos’u getirmek birbirine tezat işlerdir.
Serdar Topraktepe’nin elbette ligin ve kupanın geri kalanında bu takıma teknik adamlık etme yetkinliği vardır. Bu süreç yönetime nefes alma ve alan açma imkanı sunacak. Şimdi ince eleyip sık dokuyarak bir teknik direktör tercihinde bulunacaklar. Yönetim, geleneksel medya ve sosyal medya baskısına yenilmeden, rüzgara kapılmadan, popülistlikten uzak, Süper Lig gerçeklerini göz önünde bulundurarak gerçekçi bir tercih yapmak zorunda. Çünkü henüz yönetimin ilk yılında 2 yanlış teknik adam tercihini camia kaldırmaz. Zaten yıllardır kötü yönetilen futbol şubesinden dolayı yılgın ve yorgun bir Beşiktaş camiası var.
Beşiktaş’ın futbol kurmayları, şayet iş kendilerine bırakılır ve rahat hareket etme olanağı sağlanırsa en doğru kararı alacaklardır. Sosyal medyadan anketler açarak, açtırarak Beşiktaş’a hoca aranmaz. Farklı farklı gruplar oluşturup futbolu yönetmeye çalışmak işin sonunda kargaşaya ve kaosa neden olur. Beşiktaş’ta futbolun görev tanımları bellidir ve Sayın Başkan Hasan Arat’ın bu çizgileri net bir şekilde çekmesi gerekir. 10 kişilik transfer komitesi olmaz. Birbirinden bağımsız, farklı farklı kişilerce yürütülen scoutluk sistemi olmaz. Çok başlılık her zaman işi kaosa götürür, istifaları getirir. Biz, dost olarak acı söyleyelim; testi kırılmadan bunları dile getirelim. Yarın testi kırılırsa herkes yol gösterir ama iş işten geçtikten sonra ne fayda!