BM'den sonra dünyanın en büyük uluslararası organizasyonu olan İslam İşbirliği Teşkilatı İİT'nin, kuruluşunun üzerinden yaklaşık yarım asır geçmesine rağmen, hala daha küresel siyasi ve ekonomi arenada güçlü bir etkisinin olmaması, İslam toplumu adına büyük bir eksiklik.
İİT'nin üye ülkelerinin çoğu ekonomik açıdan güçsüz olarak nitelendiriliyor. Oysa, bu ülkeler içerisinde zengin enerji kaynaklarına sahip olanlar var.
Ancak bu zenginliğin teşkilatın tamamına yansımadığı görülüyor. İİT'nin enerjiye sahip ülkelerden üyesi olduğu gibi, birçok üye ülkesi de enerjiye erişimde sorun yaşıyor. Yani, İİT enerji arz ve talep edenlerin birleştiği bir enerji piyasası gibi. Bu piyasanın etkin çalışmadığı ise ortada.
Diğer bir tezatlık ise, zengin enerji rezervleri olan ülkelerin gelirlerinin, yani sermayelerinin İİT ülkelerinde tutmamaları. Sermaye sahibi ülkeler, İİT platformunun gelişmesi ve güçlenmesi için sermayelerini bu topluluktaki ülkelerde değerlendirmek yerine, diğer ülkeleri tercih ediyorlar. Burada, İİT üye ülkelerinin her birinin kendi ajandasındaki
göre hareket ettiğini söylemek yanlış olmaz.
Belki de İİT'ni
dönüşememesinin sebebi, üye ülkelerin ortak bir ajandası
AB ülkeleri, öncelik olarak AB oluşumunu öncelerken, ne yazık ki İİT üyeleri bu yaklaşımdan oldukça uzak. Bu ülkelerin kendi aralarındaki ekonomik ve ticari ilişkileri zayıfken diğer ülkelerle farklı bir görüntünün çizilmesi, bu tespiti destekliyor.
İslam ülkeleri arasında
İİT üye
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Müslüman ülke ve toplumların ortak sesi olmasını engelleyen temel faktör de bu bence.
İİT üyesi olan veya olacak ülkelerin İİT şemsiyesi altında kalarak ortak ve güçlü bir profil oluşturmak yerine tercih edilen, İslam Kalkınma Bankası'nın sunduğu finansman fırsatlarını kullanmak. Bu da İİT'nin entegrasyon yapısına kavuşmasını önlüyor.
İİT ne yapar,
Aslında tüm bu soruların sorulması, İİT'nin yapısının ve hapsolduğu kısır döngünün sorgulanmaya başlandığının habercisi.
57 üyesi bulunan, birleştirici gücün İslam olduğu bu teşkilatın ekonomik ve siyasi arenada ne yazık ki etki düzeyi düşük. Ancak tüm bu sorunların çözümü için bir fırsat var önümüzde. 13. İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi İstanbul'da ve dönem başkanlığı 2 yıl için Türkiye'nin olacak.
Türkiye'nin liderliğinde İİT'den beklentiler yüksek. Çünkü son 14 yılda ekonomide gerçekleşen dönüşümle Türkiye örneği, önemli bir sembol. Ayrıca,
Suriye meselesinde Türkiye'nin ciddi bir sorumluluk alması ve İİT üyelerinin devre dışı kalması da, Türkiye örneğini güçlü kılıyor diğer ülkeler nezdinde.
Türkiye'den beklenen, İİT dönem başkanlığında teşkilatın sorunlarına yönelik çözüm geliştirmede öncülük ederken, İslam coğrafyasının sesinin güçlü çıkmasını sağlaması. Mevcut sorunlar için
sorusundan önce, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın yarım yüzyıla yaklaşan geçmişinde neden bir entegrasyona dönüşemediğinin cevabı aranmalı.
Küresel ekonomik güç dengesinin değiştiği, uluslararası kurumların sorgulandığı bu dönemde, İİT yeni bir motivasyonla küresel ekonomide prestijini yükseltmek zorundadır. Bunun için, birçok kurum ve kuruluşları bünyesinde barındıran İİT'nin yeniden düzenlenmesi gerekiyor.
belgesinin zirve sonunda açıklanarak, gelecek 10 yıl için bir yol haritasının çizilmesi, değişimin işareti.
İstanbul'da İİT Zirvesi öncesinde
tarafından organize edilen
konferansında da öne çıkan bu konuların somutlaştırılması, İslam toplumunun batı ülkeleri karşısındaki pozisyonunu güçlendirecektir.
İİT üye ülkeleri farklılıklarını bir kenara bırakarak, ortak payda olan İslam'ın merkezinde birleşmeleri ve ortak bir ajandayla hareket etmelidirler. Ancak bu şekilde İİT, kendisinden beklenen vizyonu ortaya koymuş olur.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.